Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 4.08.2025
Güncelleme Tarihi : 4.08.2025
Okunma Sayısı : 321
Yorum Sayısı : 8
Domuzlar  Ve  Esmer  Tenliler-4. Bölüm

BESLE  KARGAYI  OYSUN GÖZÜNÜ

Dona  Grasia,  İstanbul’a  geldikten  sonra  doğruca  Kanuni’nin  huzuruna  çıktı  yeğeni  Yasef  Nasi  ile birlikte.

Padişah,  Dona  Grasia’ya  ‘’ Benden  arzunuz  nedir? ‘’  Diye  sordu.  Bir yerde  ona ‘’Dile  benden  ne dilersen ‘’ diyordu  ama  o ‘’ Bize gösterdiğiniz yakınlıkları asla unutmayacağız. Size olan güzel duygularla hizmetinizde olduğumuzu takdirlerinize sunmak için geldik" dedi.

Daha  sonra Padişahın  huzurundan  ayrıldıklarında  yeğeni  Yasef  Nasi  sordu’’Halacığım,  padişah ne  istersek  verecek  durumdayken  neden isteyebileceğimiz  her  şeyi istemedik?’’

Halası  kurnazca  sırıttı.

‘’  Josef, bazen acele etmemek gerekir. Sultan Süleyman sıra dışı bir hükümdar. Gördüğüm şu: Şehzade Selim ile ilişkilerini iyi tutmaya devam et. En büyük kozumuz o olacak.
*****
Az  zamanda  Dona  Grasia, Hürrem  Sultan’ın  ve  Sadrazam  Rüstem  Paşa’nın en  yakın  dostu  olurken,  Josef ( Yasef ) Nasi  de Şehzade  Selim’in ( II.  Selim ) en  yakın  dostu  oldu.

Kanuni  ve  Sadrazam  Rüstem  Paşa,  Avrupa  saraylarında  kuş uçsa  bütün bu  saraylarla  sıkı  ilişkileri  olan  Yasef  Nasi  ve  halası  Dona  Grasia’dan  haberini  alıyordu. Yani  hala da   yeğeni de  Osmanlı  Sarayının casuslarıydılar ama  unutmamak gerekir:  Yahudi,  ırzına  geçmeyeceği  atın  önüne  ot  koymaz. 

Dona  Grasia ilk  kazığı  kendisinin  İstanbul’a  gelmesi  ve  Osmanlı  Padişahının  kanatları  altına  girmesinde  çok  büyük  rolü  olan  hekim  Moşe  Harmon’a  attı.

Moşe  Harmon,  yaptığı iyiliklerin  karşılığı  olarak  Dona Grasia’dan,  kızı  Reyna’yı,  oğlu  için  istedi. Böylece  oldukça  yüklü bir  drahomaya  konmayı hayal  ediyordu ama  Dona Grasia  ani  bir  kararla kızını,  yeğeni  Josef  Nasi  ile  evlendirerek  servetin  aile  dışına  çıkmasını  engelledi. Böylece  de  Moşe  Harmon’a  kazığı  atmış oldu.

Sonra?

Sonra,  taaa  II.  Abdülhamit  zamanında  Teodor  Herzl’in  ideali  olacak  olan  Yahudileri  Filistin’e  yerleştirme  idealinin  peşinde  koşmaya  başladı yeğeni Yasef ile  birlikte. ( Yani  adı  konmamış  olmasa da  Siyonizmin  öncüleri  bu  hala  yeğendi. ) 

1561  Yılında  Kanuni  Sultan  Süleyman’ın  huzuruna  çıktığında  kalbi küt  küt  atıyordu  zira  ondan Filistin’de  toprak  isteyecekti  ama çok  iyi  biliyordu  ki  taaa  Hz.  Ömer  zamanında  üzerinde  bir  tek  sinagok  olmayan  Filistin  topraklarından olan  Kudüs’e  Yahudilerin  girmesi  yasaklanmıştı.  Bu  yasak  da  Kudüs  Patriğinin  ricası  ile  gerçekleşmişti,.  Asırlar  sonra  Yahudiler  az da  olsa  Kudüs  toprakları  çevresinde  mahalleler  oluşturmuş  olsalar da direk  Kudüs’e  girmeleri  yasaktı.
Olsun,  şimdilik  Taberiye ve  çevresindeki  sekiz  köy alınırsa  gerisi  gelirdi  nasılsa. 

Kanunî  Sultan Süleyman,  tamamen harabe  durumda olan  bir  yerleşim yeri  için  teklif  edilen 1000  Altın  kira  ücretine  şaşırsa da neticede  kadın  milletinin  saçı uzun,  aklı  kısaydı(!)  ‘’ Tamam ‘’ Dedi. 

Bundan  böyle  kuşun uçmadığı,  kervanın  geçmediği  Taberiye  Gölü  çevresindeki  sekiz köyün  yönetimi  ‘’Frenk  Bey Oğlu’’ unvanı  verdiği  Yasef  Nasi’ye  ait  olacaktı.

Yasef  Nasi,  kolları  sıvadı.  Taberiye  Gölü  ve  çevresini tarıma  elverişli  topraklar  haline getirip  Yahudileri  bu  topraklara  yerleştirmek  için  çok  uğraştı  ama Yahudiler  ‘’  Ne  işimiz  var  o  Tanrı’nın  terk  ettiği topraklarda ‘’Diyorlar,  yaşadıkları  ülkelerden  kıpırdamıyorlardı.
Osmanlı’nın  beslediği  karga, besleyen  sahibinin  gözünü oymaya  başlamıştı ve  işin  ilginci  dünyanın,  önünde  titrediği  Kanuni,  bunun  farkında  değildi. 

1566’da  Kanuni  Zigetvar  Seferinde  savaş  meydanında  öldü. Yerine  ise – tahta  geçebilecek başka  veliahtı  kalmadığından-  mecburen  II. Selim  geçti. 

II. Selim,  tahta  geçişinde  çok  büyük  rolü  olan  Dona  Grasia  ve  yeğeni  Yasef’i  daha  da bir  el  üstünde  tutmaya  başladı  ve Ege Denizi’ndeki ‘Naksos ve Kiklad Adaları’nın Dükü  (‘Kiklad Adaları’ Andros, Paris, Antiaros, Milo, Sira ve Santorini’den oluşuyordu) ilan etti ancak  dük  hazretleri (!)  bu  adaları  İstanbul-Kuruçeşme’deki  konağından  yönetiyordu.

1569’da Dona  Grasia  öldü.   Yasef  Nasi’nin  kolu  kanadı  kırılmıştı çünkü en büyük  destekçisi oydu.

1570’de  Osmanlı  Devleti Kıbrıs  Adasını  feth  edince Yasef  Nasi bu  sefer  de  Yahudileri  Kıbrıs  Adasına  yerleştirmek  gibi  bir  planın peşine  düştü. Önce Kıbrıs, sonra  Kudüs… { İlginçtir  ki  Yahudiler  1946  Yılında  da  önce  Kıbrıs’taki  kamplara  yerleştirilmişler,  daha sonra  1948-1949  Yıllarında  Kudüs’e  yerleştirilmişlerdi.} 

Yasef  Nasi’nin  Kıbrıs planı da  olmadı.  Çünkü  Venedikliler 1571’de Osmanlı  Donanmasını  İnebahtı’da  yakınca  onlarla  ilişkiler  iyice  gerildi. Bu arada  Yasef  Nasi’in  Venedik  düşmanı  olması ama  II. Selim’in  eşi  Cecilia  Baffo yani  Nurbanu  Sultan’ın  Venedikli olması ve  Osmanlı  ile  Venedik  arasında  iyi  ilişkiler  kurulmasını istemesi  sebebiyle  araları  açıldı. 

1573’de  Venedik  ile  yapılan  barış  sonrasında  iyice  gözden  düşen  Yasef  Nasi,  II. Selim’in  1574’de  ölümünden  sonra Kuruçeşme’deki köşkünden  çıkmaz  oldu ve  1579’da  o  da öldü.

Yasef  Nasi’nin  ölümünden  tam  bir  yıl  sonra yani  1580  Yılında  öyle  bir  şey  oldu  ki akıllara zarar:

Osmanlı  Devleti’nin  ve  Dünyanın  en  büyük,  en  önemli  rasathanesi  olan  Dar-ü'r Rasad-ül Cedid( Yani  bizim  bildiğimiz  adıyla  Takiyüddin  Rasathanesi ),  Şeyhülislam  Kadızade Ahmed Şemseddin  Efendi’nin  fetvası,  Padişah  III.  Murat’ın  emri  ile  Kaptan-ı  Derya  Kılıç  Ali  Paşa  tarafından  denizden  top  atışlarıyla  yıkıldı.

Peki  bunun konumuzla  ne  alakası  var?  

Bu  sorunun  ve  daha  nice  sorunun  cevabını  yazmakla  yazmamak  arasında  bayağı  tereddütteyim.

Fotoğraflar:

SOLDAKİ:  1946  Yılına  Kıbrıs’ta  kurulan Yahudi  kampları. (Sadece  iki  yıl  sonra  Yahudiler  bağımsız  İsrail  Devletini  kurdular.  
SAĞDAKİ:  Taberiye Gölünden  bir  manzara
( Domuzlar Ve Esmer Tenliler-4. Bölüm başlıklı yazı Sami Biber tarafından 4.08.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu