Toprağa Bir Nefes Düşümü Mesafede

Sahi 
Neden bazıları ,
bir daha asla girmeyeceklerini bildiğimiz odalarına, 
eskisinden daha fazla siniyorlar? 
Neden hala “onlara” gidiyor oluyoruz? 
Neden arkada bıraktıkları bir yığın ayrıntının, 
kendilerinden daha uzun ömürlü oluşu
o sırra bir çırpıda kapılıyoruz ? 

Sahi 
neden ?
Çini mavisi lambalarını, ceviz oymalı sehpalarını, 
bordo çizgili porselen çay fincanlarını 
ilk gördüğümüz günleri kadar
tekrar hatırlıyoruz. 
Teker teker hatırlıyoruz 
bütün gülücüklerini
annemizin

Sahi 
neden ?
bir zamanlar küçücük bir çocukken 
bize armağan edilmiş. 
biz eski zaman kokulu serin bir taş mutfakta, 
tahta bir masanın başında sunulan 
bir dilim çilekli pasta örneğin, 
ya da fanusunda incecik bir balerinin 
döndüğü porselen bir saati 
tecessüsle seyretmenin öğretisini
Neden hala hatırlıyoruz.
Nasıl birdenbire ve bunca yıl 
üzerine anlamını kaybetmiş tüm limanların 
yerini tutuyor.

Sahi ,
bu kadar çok ve çabuk mu gidiyorlar, 
yoksa biz mi terk ediyoruz 
kendimizi dalgaların hüznüne?
Deniz büyüdükçe gemiler ne denli küçülüyor, 
limanlar ne denli anlamsızlaşıyor.
Neden yokluklarında bıraktıkları boşluk, 
varlıklarıyla doldurdukları yerden bunca geniş? 
Her defasında 
kendimizi de çoğaltarak ilave ettiğimizden mi?

Sahi ,
Neden bazı kimselerin ölümü, 
ölümü güzelleştiriyor içimizde?
Onlarda yangın yok, 
bize tevekkülü öğretecek kadar güzelleşerek gidiyorlar
bir sevilenin ölümü mü 
güzelleştiriyor ölümü bunca
bunca dünyayı boşalttığı gibi.

Sahi 
ılık bahar yağmurlarına denk geldiğinden mi 
Bazı kimselerin gidişi
munisleşmiş bir sevdaya benziyor? 
Ve ansızın hatırlıyoruz, 
o bahar ilk gördüğümüz kelebeğin rengini

Sahi,
çocuk gönlünden başka verecek şeyi kalmayanların, 
bir gülücükle oluşan sevgi ortamının anlamını 
birden getiriveriyoruz aklımıza
Onları güzele götürecek 
yüklerinin çokluğunu bildiğimizden mi 
hafifliyor yüreğimizde 
çok ağır olması gereken vedaları?

Sahi 
neden ?
Ve nasıl olup da geriye bırakıyorlar, 
bir gün mutlaka, 
onların vedalarının bizde bıraktığı boşluğu 
onlarla konuşabilecek olma umudunu. 
Hani siz gittiğiniz gün, diye 
başlayan cümlelerle. 
Dahası, hani ben gittiğim gün.

Sahi 
neden ?
bu denli ılık yağmurlarla uyanıyoruz 
zamanı ve mekanı geri saran düşlerimizden. 
Yeniden çocukmuşuz, 
yeniden bütün boşluklarımızı doldurmuşuz. 
Baharmışız yeniden. 
Hayat törpülememiş bizi, 
mazur ve masummuşuz. 
gelecek yıl aynı günden umutluymuşuz
gibi

Sahi 
Neden ? 
bu denli içimiz sızlıyor 
oysa bir yangınmışız, anlamsızmışız, yokmuşuz.
Neden bazı kimselerin yokluğu, 
varlıklarında ummadığımız kadar 
büyük bir boşluk bırakıyor
yüreğimizde

Sahi 
hayatımızda sevdiklerimizin 
ölüm haberiyle başlayan süreçlerin
geri alınması imkanı mı olacak 
bir başka zamanda 
mesela cennette
bir kez kaybetmiş olmanın 
bilinciyle

Sahi 
neden ?
Erken baharda, bahçeler önce yeşildir
Kapı üzerinde salkımlar, leylaklar, 
toprağa bir nefes düşümü mesafede menekşeler. 
Sümbüller, çuha çiçekleri, yıldızlar. 
Sonrası sarının tonlarında
Üşüten parklarda vapur dumanları. 
Evvel gözümüzün önünden geçer
kırmızının saltanatı ahiren gelir.
Hele kır menekşesi. 
Bu boynu büküklüğün anlamı ne peki? 
daha mı utangaçtır onlar 

Sahi 
Ya sümbül hep yas içre, 
ondan mı boynu eğri? 
Ya da ağlayanlara yas yakışmıyor mu?
Ya hangi romanlar, hangi roman kahramanları, 
hangi türküler ve şarkılar
hangileri daha çok 
gönlümüze dokunuyor

Sahi
menekşe kokuyla ovduğu mendili 
katibin o kokuyu düşürdüğü zamandan bu yana 
menekşe kokusu mudur sokaklar 
Dahası leylak, hanımeli, akasya
bütün vahşiliğine rağmen 
güzelinin aynasının derinliğinde bestelenmiş 
ve uykusuz mudur 

Sahi
Neden
Suyun kıyısına renkli bir nakış kolay düşmüyor.
Üç sap gülü suya düşürmek kadar zor mudur ? 
Hayat ve ölüm 
Durulan yerde durmuyor işte
Kendimize ait hissettiklerimiz
hayal ve masumiyetimiz

Ya hangisiyiz biz
Yaşıyor mu ?
Ölü müyüz ?

redfer

( Toprağa Bir Nefes Düşümü Mesafede başlıklı yazı redfer tarafından 9.08.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu