Osman
Gazi Devri Vakıfları
Osman/Ataman Bey olarak anılan Osman Gazi (1258-1324),
Osmanlı Beyliği ve hanedanının kurucusudur. 27 Temmuz 1302 tarihinde
Bizanslılarla yapılan Bapheus Savaşı sonucu Osman Bey'in tüm Anadolu'da şöhreti
artmış, bir yıl sonra yapılan Tekfurlar Savaşı sonucunda beyliğini fiili olarak
kurmuştu. Moğol istilalarından kaçan Müslümanların, Osmanlı Beyliğine sığınması
İle siyasi ve askeri gücü arttı. Çöküş döneminde bulunan Doğu Roma
İmparatorluğundaki karışıklıkların da etkisiyle kısa sürede Anadolu ve Doğu
Roma'nın hakimi durumuna geldi. Öldüğü zaman beylik; Eskişehir ile Bursa
arasındaki topraklarda hüküm sürmekte, İznik ve Bursa'yı ise abluka altında
tutmaktaydı. Osman Gazi devrinde oldukça az vakıf kurulduğu gözlenmiştir.
(Osman Gazi döneminde sayıca az vakıf kurulmuş olsa da aşırı derecede cömert
bir kişilik olan Osman Gazi vakıf şahsiyet özelliğini vefatına kadar devam
ettirdi. Osman Gazi’nin cömertliği hakkında Aşık Paşazade şunları yazmaktadır.
Osmanlı sultanları ve üst rütbeli görevlilerinin cömertlikleri Aşık
Paşazade’nin de elbette dikkatinden kaçmamıştır, kendisine bu soruyu sorar:
SORU- Ey derviş! Bu Osmanoğlu'nun büyük medreseler ve
imaretler yapmalarından muratları memleketi mi yoksa ahiretlerini mi mamur
etmektir?
CEVAP- Ahiretlerini mamur etmektir. Hem vezirlerin imaretlerinden
de anlanan odur ki bunların da niyetleri padişahlarının niyetlerine tabidir.
Eğer bu yaptıkları imaretlerde bu niyetlerinin eseri bazen görünür bazen
görünmez, sebebi nedir, dersen ...
CEVAP.-
Bunların hayır veya
şerrine alimlerle dervişler sebep olur. Zira vezirler alimlerle
dervişlere tabidirler. Şimdi, bu Osmanoğlu kerametleri zahir olan insanlardır.
Bu padişahlardan zahir olan
her şey bunların vezirlerinde
de zuhur
eder. Bu padişahların yanında
olan bu vezirler bunların mahremleridir ve bu vezirlerin de kendilerine mahrem
birer kethüdası vardır. Bu kethüdalar alimler, dervişler,sıradan insanlar ve
cahillerin sohbetlerinde bulunur ve her ne işitirlerse gelirler vezirlere
naklederler. Bu kethüdaların bazısı yanlışı doğru sanırlar, gelirler paşalara
haber verirler. Yanlışın doğru
olduğu üzerinde ısrar ederler. Bu sebepten de alemde nizam
bozulur. Yine bu sebepten Osmanoğulları'nın imaretlerinde kavga ve çekişme
eksik olmaz. Aslında bu imaretleri
yapanın muradı, ahret hayrını, yani
iyilik ve güzelliğini
elde etmektir. Bu niyetle bir emin kişiye imaretin işlerine
bakma vazifesini verir. O da kalkar kendi gönlünce iş işler, gelen misafirin
bazısına yemek verir,bazısına vermez, bazısını da bu imaretlere almazlar. Buna sebep de senin işin
gücün vardır veya bu şehirde başka bir imarette kalıyormuşsun derler. Kısacası,
bu imaretlerin hizmetkarları bunların
kalmasına izin vermezler. Böyle olunca da hayır sahiplerinin
hayrına engel olmuş olurlar. Kısacası,bu
hale vezirler muttali olunca padişahın
emriyle hayır sahibinin hayrının
devamı için bir
müfettiş gönderirler. O da gelip
misafirin yemeklerini keser, ocağın külünü satar, imaretin ekmeğini
küçültür, hizmet edenlerin nafakasını keser ve halktan alması gerekenden
fazlasını alır. Bu şekilde gelirleri artırır, gelir padişahın hazinesine koyar.
Halbuki padişahlar bu hayratları ahiret için etmişlerdir. Aşık Paşazade))
Yukarıda
belirttiğimiz gibi Osmanlı sultanları cömert insanlardı. Ama aralarında elbette
ki Osman Gazi’nin yeri başkadır. Belki de evlatlarına para cinsinden miras bırakmayan
tek o Osmanlı sultanıdır: (Ancak altın akçe ve hazine falan
bulunmadığına şahit oldular. Fakat sırtak tegele denen kumaşı, at zırhı,
tuzlası, kaşıklığı, bir giyim ayakkabısı, koşum atları, bir sürü koyunu vardı.
Bu koyunların aslı şimdiki zamanda Bursa civarında bulunan beylik
koyunundandır. Bundan başka birkaç at sürüsüyle Sultanönü'nde depingi denen ve
eyer arkasına konulan pek çok çift bellernesi bulunuyordu. Bu sayılanlardan
başka bir şeyi yoktu.(Aşık Paşazade) Bunun sebebi elbette ki Osman Bey’in
cömertliğidir.
Her ne
kadar kuruluş döneminde (Osman Gazi döneminde) devlet organları oluşturulmadığı
için hukuki olarak vakıf müessesesi faal değilse de Osman Gazi cömertliğiyle
haleflerine vakıf işlerine girmeleri için örnek olmuştu.
Aşık
Paşazade’nin anlattığına göre: (Osman-ı Gazi Han'un [hasleti] her ayda
bir kerre ta'am bişirüp fakirlere
yidürmek ve giyesiler giydürmek idi. Ve tul(dul) hatun kişilere sadaka itmekdi.)
Aşık Paşazade’nin beyanına göre halka toplu yedirmek
Osman Gazi’den sonra Osmanlı sultanlarında gelenek haline gelmiştir. Orhan Bey
ve halefi sultanlar I. Murad Hüdavendigar,Yıldırım Bayezid, I. Mehmed (Çelebi
Mehmed) ve oğlu II. Murad Osman Gazinin geleneğini devam ettirmek için imaret
ve zaviyeler yaptırmışlar, bulundukları şehirlerde bol bol sadaka
dağıtmışlardır. Orhan Bey’in muhabbet ettiği Geyikli Baba ve dervişler için
zaviyeler yapması zaviyelerde kalanların yemeklerini vermesi daha sonraki
sultanlar tarafından gelenek olarak devam ettirildi. I. Murad ve Yıldırım Bayezid’in
bulundukları şehirlerde Cuma günleri sadaka dağıtmak adetleriydi. I. Mehmet (Çelebi Mehmed) Han’dan itibaren de
Kudüs ile Mekke ve Medine’ye hediye olarak altın göndermek adet oldu. Bu adet
Osmanlı’nın son zamanlarına kadar devam etti. Yavuz Sultan Selim’den itibaren
ise Anadolu’da Medine vakıfları bulunuyordu ve vergi gelirleri Medine’ye
gönderiliyordu. Konya’nın Ereğli ilçesi de Medine vakıflarından biriydi. İmdi, bu al-i 'Osman' un hasleti eyüdür ve hem olıgelmişdür. Aşık
Paşazade)
R.Kaplanoğlu,N. Topçu,H.
Delil’in tespitlerinden öğrendiğimize göre Osman Gazi’nin adına kurulmuş bir
vakıf bulunmamaktadır. Ancak Osman Gazi başka vakıflara çok sayıda mülk
bağışlamıştır.
Söğüt Kazası
Vakf-ı Osman Han'dan" Ede
Şeyh" Zaviyesi Vakfı'na 1 köy, 4 mezra,1 Bağ, 1 Zemin, bir çiftlik
vakfedilmişti.(Toplam Hasıl:23.059 akçe.
Yenişehir Kazası
Amme vakıfları
Osman Han"dan Mevlana
Osman Fakih Zaviyesi vakfına mezra:560
akçe)
Vakf-ı Zaviye-i Şeyh İshak
için Gökçesu köyü.(1038 akçe)
Mevlana Mehmed Fakih'e Çamurluca
civarında Çamurluca mezrası.(230 akçe)
Ermeni Pazarı (Pazaryeri)
Kazası
Amme Vakfı
Zekeriya Baba Zaviyesi için
Zekeriya Baba köyü.(360 akçe)
İznik Kazası
Gündüz Bey'in oğluna ait
vakfın Boynueğri Nusret çiftliği.(950 akçe)
Beypazarı Kazası
Amme Vakfı
Ahi Evren Zaviyesi Vakfı'na
ait dükkanlar, kervansaray ile iki bahçe yeri.(10.200 akçe)