Armageddon Savaşı Ya Da Melheme-i Kübra Yahut Nablus Savaşı-1.bölüm-

Yoğun istek üzerine
Nablus Savaşını yazmaya
karar verdim. Rabbim
gerçeği, sadece gerçeği
yazmayı nasip etsin
inşallah.
******
TANRININ ÖFKESİ VE
YEDİ TAS ( YEDİ BELA )
1-Sonra tapınaktan
yükselen gür bir sesin yedi meleğe, “Gidin, Tanrı'nın öfkesiyle dolu yedi tası
yeryüzüne boşaltın!” dediğini işittim.
2-Birinci melek gidip tasını yeryüzüne boşalttı…. ( ….. dan
sonra devamı var
ama gereksiz yere
uzatmamak için yazmadım ve
bu arada bazı
ayetleri atladım. )
3-İkinci melek tasını denize boşalttı. Deniz ölü kanına benzer kana dönüştü,
içindeki bütün canlılar öldü.
4- Üçüncü melek tasını ırmaklara,
su pınarlarına boşalttı; bunlar da kana dönüştü.
8- Dördüncü
melek tasını güneşe boşalttı. Bununla güneşe insanları yakma gücü verildi……..
9-İnsanlar korkunç bir ısıyla kavruldular. Tövbe edip bu belalara egemen olan
Tanrı'yı yücelteceklerine, O'nun adına küfrettiler.
10-Beşinci melek tasını canavarın tahtına boşalttı……..
12- Altıncı melek tasını büyük FIRAT Irmağı'na boşalttı……….
16. Üç kötü
ruh, kralları İbranice ARMAGEDDON denilen yere topladılar.
17. Yedinci melek tasını havaya boşalttı. Tapınaktaki tahttan yükselen gür
bir ses, “Tamam!” dedi.
18. O anda şimşekler çaktı, uğultular, gök gürlemeleri işitildi. Öyle büyük bir
deprem oldu ki, yeryüzünde insan oldu olalı bu kadar büyük bir deprem
olmamıştı.
19. Büyük kent üçe bölündü. Ulusların kentleri yerle bir oldu. Tanrı büyük
Babil’i anımsadı, ona ateşli gazabının şarabını içeren kâseyi verdi.
20. Bütün adalar ortadan kalktı, dağlar yok oldu.
21. Üzerine gökten tanesi kırk
talent ( yaklaşık 21.7 Kilo ) ağırlığında
iri dolu yağdı. Dolu belası öyle korkunçtu ki, insanlar bu yüzden Tanrı’ya
küfrettiler.
Kitab-ı Mukaddes - Vahiy
Bölümü 1- 21. Ayetler
{ Böylece ‘’Yedi Bela’’ tabirinin
nereden çıktığını da
öğrenmiş oldunuz ama
konumuz bu değil.}
*****
19-21 Eylül 1918
Tarihi itibariyle Türk
kuvvetleri Kudüs’ün 63
Kilometre Kuzeyindeki Nablus’a
çekilmişlerdi ve Yıldırım
Orduları Grup Komutanlığının baş
komutanı olan Limon
von Sanders, karargahını
bu şehirde kurmuştu.
Şehre Türkler her ne
kadar Nablus deseler
de Hıristiyanlar ve
Yahudiler Megiddo ( Armegeddon ) diyorlardı
ve inançlarına göre
bu şehirdeki Megiddo
Dağı eteklerinde Mesih
önderliğindeki iyilerle kötüler
arasında yapılacak çok
büyük bir savaş
sonrasında kıyamet kopacak, kendileri
iyilerin tarafında oldukları
için ebedi hayatlarında
cennette olacaklardı.
Her ne
kadar Hıristiyanlar Mesih
olarak Hz. İsa’yı,
Yahudiler tamamen farklı
bir Mesihi bekliyor
olsalar da işte
o çok büyük
savaşın yapılacağı yer aslında
bir dağ değil hatta
tepe bile olmayan
Megiddo’ydu ve yeryüzündeki
bütün kötülüklerin ve
kötülerin baş temsilcisi(!)
Türkler ve onların yardımcısı hainler ( Hıristiyan oldukları
halde Almanlar ) işte bu
dağın(!) eteklerinde
sıkıştırılmıştı.
Her şey İncil’in Vahiy
Kitabında ya da Tevrat’ın Hezeikel
bölümünde yazıldığı gibi
olmalıydı. Yani Müslümanların
üzerine ağırlığı yaklaşık
22 kiloyu bulan dolular
( bombalar ) yağdırılmalıydı ( O
günlerde yağdırdılar,
bugünlerde devam ediyorlar
yağdırmaya )
İşin ilginç tarafı
Müslümanların kutsal Kitabı
Kur’an-ı Kerimde böyle bir
olaydan haber verilmese bile
ve hatta en
büyük hadis kitaplarında ( Buhari
ve Müslim gibi )
yer almasa da başka hadis
kitaplarında da vardı Megiddoo Savaşı ama
savaşın adı Melheme-i Kübra idi. ( Etlerin her
tarafa saçılacağı büyük
ve kanlı savaş ) Savaşın yapılacağı
yer Nablus değil
Amik Ovasıydı ve dahi
zafer Müslümanların olacaktı.
Oysa 19 Eylül 1918
Tarihi itibariyle Müslümanlar
için bir zafer hayalden de
öteydi. Her şeyden önce Kimi
Müslümanlar Türklerin tarafındayken
kimi Müslümanlar Hıristiyanlarla bir
olup Türkleri vuruyorlardı. Ayrıca Türklerin
silah ve askeri
gücü, karşılarındaki İngilizlerin
yarısı kadar bile
yoktu.
Yahu tamam da
daha iki sene
önce biz bu İngilizleri Kut’el
Amare’de 29 Nisan
1916’da perişan etmemiş
miydik? Kumandanları Townshend’i
ve 18.000 askerini
esir etmemiş miydik?
Şimdi ne olmuştu
da böyle sefil
ve perişan hallere
düşmüştük?
Şimdi yukarıdaki soruyu
sokaktaki vatandaşa sorun eminim
bazıları ‘’ Böyle
perişan hallere düştük
çünkü Mustafa Kemal
Paşa ordusunu terk
edip savaş meydanından
kaçtı.’’ Diyecektir. Ne
kadar salakça, ne kadar
aptalca, ne kadar
tarihi gerçeklerden uzak
bir yorum.
Neden salakça, aptalca,
tarihi gerçeklerden uzak
bir yorum kısaca
izah edip bu bölümü
kapatayım. Gelecek bölümde
daha geniş izah
edeceğim.
Evet 29 Nisan 1916’da Kut el Amare’de İngilizlere karşı
büyük bir zafer
kazandık ama o tarihten sonra
köprünün altından nice
sular aktı. Mesela İngilizler
Haziran 1916’da Medine’yi
kuşattılar ve o esnada Mustafa Kemal
Paşa, Yıldırım Ordularında
değil Kafkas Cephesindeydi.
11 Mart
1917’de Bağdat’ı kaybettik. Bağdat’ı kaybettiğimizde Mustafa
Kemal Paşa daha Yıldırım
Ordularına dahil olmamıştı, yine Kafkas Cephesindeydi.
Evet dünya tarihinde
İngilizleri hem denizde
( Çanakkale ) hem karada (
Kut el Amare ) yenen ilk
devlet bizdik ama bizim
iki zaferimize karşılık
İngilizler bizi yirmi
beş kez yenmişlerdi Mustafa Kemal
henüz Filistin Cephesine
yani görev alacağı
7. Orduya vasıl
olmadan.
Osmanlı Genelkurmayı Yıldırım
Orduları Grup Komutanlığını
kurma aşamasındayken İngilizler,
Tikrit’e kadar olan
Irak topraklarını ele
geçirmişlerdi bile.
Peki şu
dillerde pelesenk olan
‘’ Mustafa Kemal ordusunu bırakıp
kaçtı? ‘’ olayı nedir?
Böyle bir kaçma
olayı var mıdır?
Varsa yenilgimiz üzerinde bir
etkisi var mıdır?
Masal değil de
Tarih okumak istiyorsanız
gelecek bölüme de
beklerim. Ama bugüne
kadarki bazı ezberlerin
tarafımdan da teyid
edilmesini bekliyorsanız bu
yazıyı okumayı bırakın.
Bu arada bir soru da
ben sorayım. İnşallah
cevaplayan olur.
Bağdat’ın -Türklere geri verilmek üzere- İngilizlerden kurtarılması gibi
bir amaç, İngiliz
Kraliçesi Victoria’nın en
büyük torunu olan
Alman İmparatoru Wilhelm’in
ne kadar umurunda
olabilirdi sizce?
‘’Bu sorunun konuyla
ne alakası var?’’
demeyin. Çok alakası
var.
Ha unuttum. Gerek Hıristiyan
inancında gerek Yahudi
inancında beklenen bir Mesih olduğuna
göre 1918’de Megiddo ya
da Nablus Savaşında
beklenen Mesih gelmiş
miydi?
Evet gelmişti. Hatta bazı
Müslümanlar bile onu Mesih
( Kurtarıcı ) hatta nebi( peygamber) olarak kutsamışlardı.
Kim miydi o?
Gelecek bölümde inşallah.
FOTOĞRAF:
1- Yıldırım Orduları Grup
Komutanlığının ilk baş komutanı
General Eric Von
Falkenhayn
2-Meşhur Megiddo Dağı (!)
işte burası
(
Armageddon Savaşı Ya Da Melheme-i Kübra Yahut Nablus Savaşı-1.bölüm- başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
8/17/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.