Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 8/20/2025
Okunma Sayısı : 429
Yorum Sayısı : 6
Armageddon Savaşı  Ya  Da Melheme-i  Kübra  Yahut  Nablus  Savaşı-4.bölüm-



Enver  Paşa’da  maalesef  gram  ileri  görüşlülük  yoktu. Çanakkale  Savaşlarında  5.  Ordunun başına  getirip  bu  cephede resmi  kayıtlara  göre  58.000,  gayrı resmi  kayıtlara  göre  253.000 Mehmetçiği şehit  vermemizin baş  müsebbibi  olan Otto  Limon  Won  Sanders’i,  General  Falkenhayn’ın  yerine  Yıldırım  Orduları  komutanı  olarak  tayin  etmişti.


Çanakkale’de  bozuk  para  gibi  Mehmetçik  harcayan  bu  1855  Doğumlu  Polonya  Yahudisinden şimdi  de  Bağdat’ı  ve  Kudüs’ü  İngilizlerden  geri  almasını  bekliyordu. Üstelik de  eldeki  mevcut  kuvvetler,  İngilizlerin  neredeyse  üçte  biri  iken.

***

27  Şubat’ta  görevinin  başına  gelen  Limon  von  Sanders çok  kısa  sürede  bu  cephede, bu  kuvvetlerle  ve  özellikle  de  bu  imkanlarla  bir  zafer  kazanmanın  imkansız  olduğunu  anladı zira sadece Türklere  karşı  isyan  etmiş  olan  Arapların  imha  ettiği  köprü  sayısı  25 idi  ve  Yıldırım  Orduları  bırakın  silah  ve  malzeme  takviyesini,  yiyecek-  içecek  sıkıntısı  yaşıyordu ve   Medine  müdafii Fahrettin  Ömer  Paşa  gibi  çekirge  yemeye  hiç  niyeti  yoktu.

Nasıra’daki  karargahından Erkan-ı  Harbiye-i Umumiye  Reisliğine yani  Genal  Kurmay  Başkanlığına,  yani  Enver  Paşa’ya  bir  telgraf çekti: 20  Haziran  1918’de  ‘’  Gardaş  kusıra  galmayasan  ben  istifa  ediyem.  ‘’  [ Telgrafın  meali  böyleydi  ama  tabii  ki  bu  cümleler  yoktu ]

Enver  Paşa,  Alman  İmparatoruna  ‘’  Ya  Hacım  bak  senin  adam  su  koyuverdi. ‘’  mealinde  bir  şeyler  söylemiş  olmalı  ki  İmparator  Wilhelm  araya  girdi. ‘’Ottooo.  Ottoooo.  Sakın  öyle  bir şey  yapma.  İstifa da  ne  oğlum?  Bi  daha  duymayayım,  ağzına  biber sürerim. ‘’  Gibi  bir  şeyler  söyleyince  Limon  Von  Sanders    limon  gibi  sarardı  ve  mecburen  ordunun  başında  kaldı  ama artık  tek  hedefi  kalmıştı: ‘’ Zaman  kötü,  kolla  kotu. ‘’ Yani Kendisinin  ve  Alman  askerlerinin  canını  korumaktan  başka  bir  amacı  olmayacaktı.

Eveeet  şimdi  gelelim  aynı  günlerde  İstanbul’da  neler  olduğuna.  Mesela  Mustafa Kemal  Paşa  neler  yapıyordu?

Mustafa Kemal  Paşa  bu  sırada  Viyana’da böbrek  tedavisi  oluyordu.  30  Haziran’da  ise  Karslbad kaplıcalarına  geçmişti  yine  tedavi  için  ve  28 Temmuz’a  kadar  orada  kalacaktı.

3  Temmuz  1918’de  Padişah  V.  Mehmed  Reşad ölmüş,  4  Temmuz  1918’de  yerine  VI.Mehmed  Vahdeddin  geçmişti.

Şimdi  yine  savaş  cephesine dönelim: 

Limon  von  Sanders ‘’  Battı balık  yan  gider ‘’  Hesabı  14 Temmuz 1918’de 7.Orduyla Şeria Nehri batısından Vadi Avca istikametinde, 4.Orduyla da Şeria Nehri doğusundan batı istikametinde taarruza geçmişti  ama doğal  olarak  bir  başarı  elde  edememişti.

 Ancak…

Ancak  Enver  Paşa,  çok acilen  bu cepheyi  takviye  etmesi  gerekirken- Rusya’da  1917’de  darbe çıkıp  artık  bizim  için  tehlike  olmaktan  çıkmasına  rağmen – 1918’de hâlâ Kafkas  cephesine  asker  sevkiyatı  yapıyordu.

****

1918  Yılı  Ağustos  Ayı  başında  İstanbul’da  olan  ve  bu  arada  tüm  dünyada  etkili  olduğu  gibi  Osmanlı  Devletini  de  etkileyen  İspanyol  Gribi  pandemisinden  yeni  kurtulmuş  olan  Mustafa  Kemal Paşa,  5  Ağustos  1918’de  doğrudan  doğruya  Padişah  Vahdettin  tarafından saraya  çağrıldı.  Padişah,  saraydaki  Alman  subaylarına  ‘’  Çok  takdir  ettiğim  ve  güvendiğim  bir  komutanımdır’’  Diye  takdim  ettikten  sonra-  sonradan  yazılı  hale  getirerek  tebliğ  edeceği  emrini  patlattı:

‘’ Sizi Suriye’ye komutan atadım. Oradaki durum önem kazanmış, oraya gitmeniz gerek, sizden istediğim şudur: O tarafları düşman eline geçirtmeyeceksiniz! Verdiğim görevi başarıyla yapacağınıza inanıyorum. Hemen o kıt’aya hareket etmelisiniz!” [ Kaynak: Cemal Kutay, Ardında Kalanlar,Falih  Atay, Çankaya,  Falih Rıfkı Atay ve Mahmut Soydan, Atatürk’ün Anıları,]

Mustafa  Kemal  Paşa  hemen  cevap  verdi: ‘’Padişah Hazretleri!.. Bana öyle bir görev veriyorsunuz ki,o görevi yapmak buyruğunu  almış komutanlar yerlerindedir. Beni onların üstünde bir başkomutanlığa mı atamaktasınız?..Eğer böyleyse,iftiharla buyruğunuzu kabul edeceğim...Bir zamanlar istifa ederek, haklı sebeplerle bıraktığım bir orduyu-ki o ordu bugün yenilmiştir,orada bulunan bütün ordular gibi-beni,onun başına gönderiyorsunuz. o halde, bütün bu irade  buyrulan görevleri yapmaya nasıl güç bulabilirim? [ Kaynak:  Atatürk’ün  anıları:  Falih  Rıfkı  Atay,  Tek  Adam:  Şevket  Süreyya  Aydemir.]

Yani  kısaca dedi  ki:  ‘’Beni  Yıldırım  Ordularının  başına  getir  ki  bir  şeyler  yapayım.  Yenilmiş  bir  ordunun başında  olarak  ne  yapabilirim  ki?’’

Dedi,  ama  padişah  onu  Yıldırım  Ordularının  başına  getirmedi.

Üzgün  bir  şekilde  huzurdan  çıktığında  Enver  Paşa  ve  onun  alaycı  bakışları  ile  karşılaştı  ve  iyice  küplere  binerek  ona  şöyle  dedi: 

‘’Azizim, hiç olmazsa, biraz esaslı önlemler üzerinde konuşalım. Benim bildiğime ve anladığıma göre, artık Suriye’de ordu;kuvvet, durum, isimden ibarettir:Beni oraya göndermekle, güzel bir intikam alıyorsunuz. Sonra alışılmışın dışında bir iş yaptınız; Padişah’ın kendisinden bana buyruk çıkarttınız!”[ Kaynak:  Yukarıda  verdiğim  kaynaklar  ve  daha  o  kadar  çok  var  ki.  Kaynağa  boğmak  istemediğim  için  yazmadım.]


Emir,  demiri  kesti  ve  5  Ağustos  1918’de  ikinci  kez  7.  Ordunun  başına  getirilen  Mustafa Kemal  Paşa, Fevzi  Paşa’nın  1  Ağustos’tan  itibaren  izne  ayrılması  sebebiyle  vekaleten  Nihat  Paşa’nın  komutasında  olan  7.Ordunun  başına  geçti  7  Ağustos  1918’de    

***

Bu  bölümü  asla  anlam  veremediğim  bir  durum hakkında  sizin  görüşleriniz  nelerdir  sorusu  ile  bitiriyorum. 

Tam  savaşın  ortasında  bir  ordu  kumandanı  istifa  ediyor  (  Mustafa  Kemal ),  Bir  ordu  komutanı  izne  ayrılıyor. (  Fevzi  Paşa )  Bu  bana  oldukça  acayip  geliyor.  Sizce  de  öyle  mi  yoksa  normal  midir savaşın  en  kızıştığı  zamanlarda  istifa  etmek ya  da  izne ayrılmak?

( Armageddon Savaşı Ya Da Melheme-i Kübra Yahut Nablus Savaşı-4.bölüm- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 8/20/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu