Armageddon Savaşı Ya Da Melheme-i Kübra Yahut Nablus Savaşı-4.bölüm-

Enver Paşa’da
maalesef gram ileri
görüşlülük yoktu. Çanakkale Savaşlarında
5. Ordunun başına getirip
bu cephede resmi kayıtlara
göre 58.000, gayrı resmi
kayıtlara göre 253.000 Mehmetçiği şehit vermemizin baş müsebbibi
olan Otto Limon Won
Sanders’i, General Falkenhayn’ın
yerine Yıldırım Orduları
komutanı olarak tayin
etmişti.
Çanakkale’de bozuk para
gibi Mehmetçik harcayan
bu 1855 Doğumlu
Polonya Yahudisinden şimdi de
Bağdat’ı ve Kudüs’ü
İngilizlerden geri almasını
bekliyordu. Üstelik de
eldeki mevcut kuvvetler,
İngilizlerin neredeyse üçte
biri iken.
***
27
Şubat’ta görevinin başına
gelen Limon von
Sanders çok kısa sürede
bu cephede, bu kuvvetlerle
ve özellikle de bu imkanlarla
bir zafer kazanmanın
imkansız olduğunu anladı zira sadece Türklere karşı
isyan etmiş olan
Arapların imha ettiği
köprü sayısı 25 idi
ve Yıldırım Orduları
bırakın silah ve
malzeme takviyesini, yiyecek-
içecek sıkıntısı yaşıyordu ve Medine
müdafii Fahrettin Ömer Paşa
gibi çekirge yemeye
hiç niyeti yoktu.
Nasıra’daki karargahından Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisliğine yani Genal
Kurmay Başkanlığına, yani
Enver Paşa’ya bir
telgraf çekti: 20 Haziran 1918’de
‘’ Gardaş kusıra
galmayasan ben istifa
ediyem. ‘’ [ Telgrafın
meali böyleydi ama
tabii ki bu
cümleler yoktu ]
Enver Paşa, Alman
İmparatoruna ‘’ Ya
Hacım bak senin
adam su koyuverdi. ‘’
mealinde bir şeyler
söylemiş olmalı ki
İmparator Wilhelm araya
girdi. ‘’Ottooo. Ottoooo. Sakın
öyle bir şey yapma.
İstifa da ne oğlum?
Bi daha duymayayım,
ağzına biber sürerim. ‘’ Gibi
bir şeyler söyleyince
Limon Von Sanders
limon gibi sarardı
ve mecburen ordunun
başında kaldı ama artık
tek hedefi kalmıştı: ‘’ Zaman kötü,
kolla kotu. ‘’ Yani
Kendisinin ve Alman
askerlerinin canını korumaktan
başka bir amacı
olmayacaktı.
Eveeet şimdi gelelim
aynı günlerde İstanbul’da
neler olduğuna. Mesela
Mustafa Kemal Paşa neler
yapıyordu?
Mustafa Kemal Paşa bu
sırada Viyana’da böbrek tedavisi
oluyordu. 30 Haziran’da
ise Karslbad kaplıcalarına geçmişti
yine tedavi için ve 28
Temmuz’a kadar orada
kalacaktı.
3 Temmuz
1918’de Padişah V.
Mehmed Reşad ölmüş, 4
Temmuz 1918’de yerine
VI.Mehmed Vahdeddin geçmişti.
Şimdi yine savaş
cephesine dönelim:
Limon von Sanders ‘’
Battı balık yan gider ‘’
Hesabı 14 Temmuz 1918’de
7.Orduyla Şeria Nehri batısından Vadi Avca istikametinde, 4.Orduyla da Şeria
Nehri doğusundan batı istikametinde taarruza geçmişti ama doğal
olarak bir başarı
elde edememişti.
Ancak…
Ancak Enver Paşa,
çok acilen bu cepheyi takviye
etmesi gerekirken- Rusya’da 1917’de
darbe çıkıp artık bizim
için tehlike olmaktan
çıkmasına rağmen – 1918’de hâlâ
Kafkas cephesine asker
sevkiyatı yapıyordu.
****
1918 Yılı Ağustos
Ayı başında İstanbul’da
olan ve bu
arada tüm dünyada
etkili olduğu gibi
Osmanlı Devletini de
etkileyen İspanyol Gribi
pandemisinden yeni kurtulmuş
olan Mustafa Kemal Paşa,
5 Ağustos 1918’de
doğrudan doğruya Padişah
Vahdettin tarafından saraya çağrıldı.
Padişah, saraydaki Alman
subaylarına ‘’ Çok
takdir ettiğim ve
güvendiğim bir komutanımdır’’ Diye
takdim ettikten sonra-
sonradan yazılı hale
getirerek tebliğ edeceği
emrini patlattı:
‘’ Sizi Suriye’ye komutan atadım. Oradaki durum önem kazanmış, oraya gitmeniz
gerek, sizden istediğim şudur: O tarafları düşman eline geçirtmeyeceksiniz!
Verdiğim görevi başarıyla yapacağınıza inanıyorum. Hemen o kıt’aya hareket
etmelisiniz!” [ Kaynak: Cemal Kutay, Ardında Kalanlar,Falih Atay, Çankaya, Falih Rıfkı Atay ve Mahmut Soydan, Atatürk’ün
Anıları,]
Mustafa Kemal Paşa
hemen cevap verdi: ‘’Padişah Hazretleri!.. Bana öyle bir
görev veriyorsunuz ki,o görevi yapmak buyruğunu almış komutanlar yerlerindedir. Beni onların
üstünde bir başkomutanlığa mı atamaktasınız?..Eğer böyleyse,iftiharla
buyruğunuzu kabul edeceğim...Bir zamanlar istifa ederek, haklı sebeplerle
bıraktığım bir orduyu-ki o ordu bugün yenilmiştir,orada bulunan bütün ordular
gibi-beni,onun başına gönderiyorsunuz. o halde, bütün bu irade buyrulan görevleri yapmaya nasıl güç
bulabilirim? [ Kaynak: Atatürk’ün anıları:
Falih Rıfkı Atay,
Tek Adam: Şevket
Süreyya Aydemir.]
Yani kısaca dedi ki:
‘’Beni Yıldırım Ordularının
başına getir ki bir şeyler
yapayım. Yenilmiş bir
ordunun başında olarak ne yapabilirim ki?’’
Dedi, ama padişah
onu Yıldırım Ordularının
başına getirmedi.
Üzgün bir şekilde
huzurdan çıktığında Enver
Paşa ve onun alaycı
bakışları ile karşılaştı
ve iyice küplere
binerek ona şöyle
dedi:
‘’Azizim, hiç olmazsa, biraz esaslı önlemler üzerinde konuşalım. Benim
bildiğime ve anladığıma göre, artık Suriye’de ordu;kuvvet, durum, isimden
ibarettir:Beni oraya göndermekle, güzel bir intikam alıyorsunuz. Sonra
alışılmışın dışında bir iş yaptınız; Padişah’ın kendisinden bana buyruk
çıkarttınız!”[ Kaynak: Yukarıda verdiğim
kaynaklar ve daha
o kadar çok
var ki. Kaynağa
boğmak istemediğim için
yazmadım.]
Emir, demiri kesti
ve 5 Ağustos
1918’de ikinci kez
7. Ordunun başına
getirilen Mustafa Kemal Paşa, Fevzi
Paşa’nın 1 Ağustos’tan
itibaren izne ayrılması
sebebiyle vekaleten Nihat
Paşa’nın komutasında olan
7.Ordunun başına geçti
7 Ağustos 1918’de
***
Bu bölümü asla
anlam veremediğim bir
durum hakkında sizin görüşleriniz
nelerdir sorusu ile
bitiriyorum.
Tam savaşın ortasında
bir ordu kumandanı
istifa ediyor (
Mustafa Kemal ), Bir
ordu komutanı izne
ayrılıyor. ( Fevzi Paşa )
Bu bana oldukça
acayip geliyor. Sizce
de öyle mi
yoksa normal midir savaşın
en kızıştığı zamanlarda
istifa etmek ya da
izne ayrılmak?
(
Armageddon Savaşı Ya Da Melheme-i Kübra Yahut Nablus Savaşı-4.bölüm- başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
8/20/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.