HAZİNEDAR ZADE
AİLESİ
Konumuzun
başından itibaren anlaşıldığı üzere Osmanlı toplumunda başta Padişahlar ve
hanedan üyeleri başta olmak üzere yüksek ekonomik seviyedeki hemen hemen herkes
vakıf işine girmiştir. Padişahlar ve yüksek kademe yöneticilerin vakıfları
verdikleri hizmetin büyüklüğüyle orantılı olarak hem gelir hem gider yönünden
zengin olmasına rağmen mütevazi vakıflar sayıca az sayılmaz. Zaten vakfın
özelliği de budur. Vakfedilen akar ve ya paranın önemi yoktur. Önemli olan
vakfetmektir. Allah-ü Teala’nın rızasını vakfettiğimiz mal-mülk değil iyi
niyetimizle biz kazanacağımız gibi verilen hizmetin karşılığı olarak dua’yı da
vakıf binaları değil Vakıf kişiler alacaktır. Vakıflarından kısaca bahsetmeye
çalıştığımız kişi ve ailelerinin özellikleri dikkatinizi çekmiş olmalıdır.
Zengin vakıf kuranların çoğu devlet kademesinde üst düzey görevliler veya bir
şekilde devlet imkanıyla servet elde eden kişiler. Osmanlı toplumunun her
kesiminden kişiler ekonomik güçlerine göre vakıf hizmetine katılmışlar, bu
kişiler arasında Müslümanlar, gayri müslimler, Askeriye mensupları, devlet
adamları, azatlı köleler ve kul sınıfından insanlar mevcut.
Osmanlı Devleti’nde Hazinedar tabiri
devlet görevi veya kapu halkı görevi için kullanılmıştır. Benim anladığım
kadarıyla orta ve üst düzey devlet memurlarının görevleri ilgili memurun
gelirlerini takip etmek olan Hazinedarları vardı. Osmanlı Devleti iltizam
sistemine geçince (iltizam sistemi bir
bölgenin bir kişiye satılmasıdır.) Mültezim ücreti peşin olarak hazineye
öder, topladığı vergiyi kendisine alır. Bu günkü anlamıyla verginin
özelleştirilmesidir.) Bu şekilde mültezim ailelere Hazinedar adı verilmektedir.
Örneğin, Manisa ileri gelenlerinden Hazinedarzâde ailesinin kurucusu
Karaosmanoğullarının hazinedarlarından Elhac Ali Ağa idi.
Atatürk Üniversitesinden Abdullah
BAY’ın araştırmasına göre Canik yöresinde yaşayan Hazinedar zade ailesi
evlatlık vakıflar kurarak hayır işlerine katılmışlardır.
Her ne sebeple olursa olsun vakıf faaliyetlerine katılan aileler servetlerini
yaşadıkları bölge insanının faydası için harcamışlardır. Bu ailelerden birisi
bilinen ilk ataları Canikli Ali Paşa’nın hazinedarı Behram Bey olan
Hazinedarzade ailesidir. Behram Bey aslen Orduludur. Başka bir çalışmaya göre
ise Hazinedarzade Süleyman Bey’in babası Canikli Süleyman Paşa’nın oğlu Mehmed
Bey’dir. Uzak geçmişleri hakkında ayrıntılı bilgi bulunmayan Hazinedarzade
ailesinin faaliyetleri hakkında Süleyman Bey zamanından yeterli bilgi
bulunmaktadır. Bu bilgilere göre aile Çarşamba yöresinin nüfuzlu
ailelerindendi. Süleyman Bey’in önce Canik muhassılı ardından Trabzon Valisi
olmasıyla aile bölgede yarım yüzyıllık bir nüfuz tesis etmiştir.
Atatürk Üniversitesinden Abdullah Bay
Hazinedarzadelerin Vakıf Faaliyetleri isimli çalışmasında aile fertlerinin
etkin oldukları yaklaşık yarım yüz yıllık zaman içinde çeşitli sayıda medrese, cami, sıbyan mektebi,
kütüphane, çeşme ve suyolu yaptırarak, bölgeye eğitim, din ve kamu kamu tesisi
kazandırdıklarını belgeleriyle yazmıştır. Abdullah Bay’ın tespitine göre
Hazinedarzade aile fertlerinin 12 tanesi vakıf toplam 18 çiftlikleri bulunmakta
olup eğitim, dini ve çeşme olmak üzere 21 adet bina vakfiyelerine kayıtlıdır.
Vakfiyelerde Kaydedilen Eğitim ve Kamu Tesisleri
Vakfın
Adı (Bina)
Adedi Yapılan Yer
Hazinedarzâde
Osman Paşa Cami
1 Hacı Kasım Camii/Trabzon
Hazinedarzâde
Esseyid Ahmed Bey Cami
1 Canik Arim Çamalan karyesi
Hazinedarzâde
Süleyman Paşa Cami
1 Canik / Çarşamba
Hazinedarzâde
Abdullah Paşa Cami
1 Canik/Çarşamba(Sungurlu mah.)
Hazinedarzâde
Seyyid Süleyman Paşa Cami 1
Canik/Çarşamba Han Çayırı mah
Hazinedarzâde
Süleyman Ağa, Cami 1 Çarşı
Camii/Nefs-i Samsun
Hazinedarzâde Süleyman Ağa. 1 Samsun / Büyük Hamam civarı
Medrese/cami
Hazinedarzâde
Süleyman Ağa. Cami 1
Pazar Camii / Samsun
Hazinedarzâde
Süleyman Ağa. Medrese 1
Yeni cami Medresesi /Samsun
Hazinedarzâde
Süleyman Ağa. Cami 1
Çarşamba /Çay Mahallesi
Hazinedarzâde
Süleyman Ağa. Medrese 1 Çarşamba /Çay Mahallesi
Hazinedarzâde
Süleyman Ağa. Medrese 1
Çarşamba/Hassabahçe Mah
Hazinedarzâde
Hacı Ahmed Paşa. Cami 1
Bafra/Nuri tbrahimiye Cami
Hazinedarzâde
Süleyman Ağa. Medrese 1
Samsun /Hamam-ı Kebir kurbu
Hazinedarzâde
Süleyman Ağa. Mektep 1
Samsun Kalesi
Hazinedarzâde
Süleyman Ağa. Kütüphane 1
Samsun
Hazinedarzâde
Süleyman Ağa. Mektep 1
Samsun/Cami-Şerif yanında
Hazinedarzâde
Osman Paşa. Medrese 1
Samsun
Abdullah
Paşa. Çeşme 1
Samsun
Abdullah
Paşa. Çeşme 1
Trabzon
Abdullah
Paşa. Kütüphane I
Ortahisar Cami/Kütüphanesi
Uluslararası Karadeniz İncelemeleri Dergisi 113 Abdullah BAY
KARAOSMANOĞULLARI
XVIII. yüzyılda Batı Anadolu bölgesinde etkili olan âyan ailesi. Adını,
Manisa’nın Akhisar ilçesine bağlı Yaya köyü (bugün Zeytinliova) halkından Kara
Osman Ağa adlı bir sipahi emeklisinden alır. Kara Osman Ağa, 1666’da III. Murad
Camii evkafından Bahadırlı mukātaası, 1676’da beytülmâl-i âmme ve hâssa
mukātaası eminliğini aldı. 1687’de Aydın’da deftere kaydedilmemiş hıristiyan
halkın cizyesini tesbitle görevlendirildi. Bu işler sayesinde servet ve güç
sahibi haline geldi ve adı Manisa âyanı arasında geçmeye başladı. 1706’da
öldüğünde arkasında bölgenin idaresinde önemli bir rol üstlenecek ve
Karaosmanoğulları (Karaosmanzâdeler) diye anılacak güçlü bir aile bıraktı.
Ailenin tekrar güç kazanması 1768 Osmanlı-Rus savaşından sonra oldu.
150 yıl kadar Manisa ve yöresinde etkili olan aile, bölgenin gelişmesinde
rol oynadığı gibi aile fertleri birçok hayır eseri inşa ettirmiştir. Aileye ait
on cami, sekiz medrese, bir tekke, yirmi sekiz han, üç hamam, bir sıbyan
mektebi, üç kütüphane, yirmi dört konak ve ev, yirmi dört çeşme, beş sebil, bir
hastahanenin mevcut olduğu tesbit edilmiştir. Bunlar arasında Hacı Mustafa
Ağa’nın Zeytinliova’da cami ve medresesi, İzmir, Manisa ve Turgutlu’da hanları,
Manisa’da sıbyan mektebi; Abdullah Ağa’nın Kırkağaç’ta cami ve hanları; Hacı
Mehmed Ağa’nın Manisa’daki Mütesellim Camii ve Medresesi; Hacı Osman Ağa’nın
medrese, han, kütüphanesi; Hacı Pulat Mehmed Ağa’nın Manisa’da hanları, konağı,
çeşme ve çeşitli köprüleri; Hacı Hüseyin Ağa’nın Manisa’da medresesi, İzmir’de
Fevzipaşa caddesi üzerinde, Zeytinliova ve Kırkağaç’ta hanları, Manisa’da
Murâdiye Camii avlusunda kütüphanesi, Kırkağaç’ta çeşmeleri; Nazif Ağa’nın
Bergama’da Yenicami ve Medresesi, Süleymanlı köyünde camisi; Yetim Ahmed’in
Manisa’da camisi; Mehmed Ağa’nın Kayacık’ta camisi, Kırkağaç, Gelenbe’de
medresesi, çeşmeleri, köprüleri; Hacı Eyüp Ağa’nın Manisa’daki kütüphanesi
sayılabilir.
Karamanoğulları
ailesinden 108 yapıdan günümüze ancak 14 tanesi gelmiştir, geçmiş yıllarda
kurdukları 17 vakıftan ancak Hacı Mustafa Ağa ve Hacı Osman Ağa
vakıfları günümüze gelebilmiştir. www.manisadenge.comhttps://www.manisadenge.com/manisada-ayanlik-ve-karaosmanogullari--makale,1621.htmlYUZO NAGATA
Bir efsaneye göre
Cihanzâde sülalesinin hikâyesi, 1522 yılında Aydın’ın Amazon bölgesinde
başlamıştır. Bu efsane, bize Cihanzâde ailesinin Kanuni Sultan Süleyman tarafından
Koçarlı ovasının kendilerine yurtluk olarak verilmesiyle güç kazandığını, tarım
ve ticaretle uğraşarak bölgenin en güçlü ailelerİnden biri olduğunu söylemektedir.
Menderes Türklerinden oldukları
anlaşılani Cihanzâdeler, arşiv kayıtlarında kendilerinden Aydın Güzelhisarı ve
Sobuca âyanları olarak bahsetmektedir. Cİhanzâdeler; “voyvoda”, “âyan”, “muhassıl vekili”,
“dergâh-ı âli ser-bevvabı (kapıcıbaşısı)”,“kâtiplik” ve “kadılık” gibi önemli
devlet görevlerini uhdelerinde bulundurmaları, bölgedeki âyan aileleriyle
akrabalık kurmaları ve bu ailelerin bölgenin ileri gelen zengin ve soylu
aileleri olmasından dolayı bölgesel bir siyasi aktör olma imkânına da
kavuşmuşlardır.
XIX. yüzyıl sonlarında
ise aile arşiv belgelerine göre mal ve mülklerini iyi yönetememesi sebebiyle
borçlandığı anlaşılmaktadır. Bütün bunların sonucunda aile; Osmanlı’nın son
döneminde ekonomik gücünü zamanla kaybetmiş, sahip olduğu mülk ve topraklarını
zengin vakıflar kurarak koruma yoluna gitmiştir.
İlker
Gümüş’ün Cihanzade Ailesinin vakıfları hakkındaki çalışmasına göre; Aile
1522-1923 yılları arasında varlığını sürdürdüğünü, 1736 yılında İlk vakıflarını, 1882 yılında da son
vakıfları olmak üzere 14 vakıf kurduğunu öğreniyoruz.
Efsaneye göre Kanuni Sultan Süleyman Han Rodos
seferine(1522) giderken Mazın bölgesinde konaklamış, bu sırada Türkistan’dan
gelip Mazın bölgesini yurt tutan Türk aşiretlerinin reisi Mehmet Bey 250
adamıyla Rodos Seferi’ne katılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman, Rodos’un
fethinden geri dönerken Mazın bölgesinde mola verdiğinde, Mehmet Bey’in yeni
doğan oğluna Cihan ismini vermiş ve Beşparmak Dağları’ndan Çine Sarı Çayı ile
Koçarlı Ovası’na kadar olan yerlere kendisine yurtluk vererek, aşiretin
Sobuca’ya yerleşmesini istemiştir. Sonrasında ise muhtemelen anılan bölge
Mehmet Bey’e temlik edilmiş olmalıdır. İlker Gümüş’ün belirttiğine göre Mazın
bölgesi Kanuni’nin sefer güzergahında değildir. İlker Gümüş’e göre Cihanzadeler
Aydın bölgesinde tarım ve deniz aşırı ticaretle zengin olan, zamanla Osmanlı hanedanıyla
akrabalık bağları kuran İstanbullu bir ayan ailesidir.
Cihanzâde
Mehmed Ağa Vakfı
Arşiv kayıtlarında
Cihanzâde Mehmet Ağa Vakfı olarak geçen bu vakıf Nisan 1737 tarihinde
kurulmuştur. Hacı Mehmet Ağa Kuşadası-Mendice kazasına tabi bölgede Koçarlı,
Sobuca, Tığlı, Cincin, Bahçeköy, Timinciler, Taşköy ve Çakmar’da akaratları
bulunan bir vakıf kurmuştur. Vakıf hayratı Dedeköy’de cami ve medrese,
Güzelhisar-Ramazan Paşa mahallesinde medrese ve kütüphüne, Cemaledden
mahallesinde inşa edilen sıbyan mektebidir.
Cihanzâde
Abdülaziz Efendi Vakfı
Hacı Müderris Abdülaziz
Efendi, vakfını Mayıs 1755 tarihinde Güzelhisar (Aydın)’da kurmuş ve Müderris
Cihanzâde Hacı Abdülaziz Efendi Vakfı olarak tescil ettirmiştir. Abdülaziz
Efendi vakfına akar olarak Güzelhisar, Sobuca Kasımlar köyü, Tekeli köyü, Halilbeyli köyü, Cincin
köyü, Tatar köyü, Haydarlı köyü, Arpacı köyü, Güdüşlü köyü ve Şahinciler
köylerindeki mülklerini yazdırmıştı. Vakıf hayratı olarak Aydın-Köprülü
Mahallesi’nde 1756-57 yılında tamamlanan, cami, medrese, sebil ve çeşmeden
müteşekkil Cihanzâde Abdülaziz Efendi Külliyesi yazılmıştır. Vakfiye şartına
göre Cüzhan, cuma günü Kur’an okuyacak, nasih İse cuma namazından sonra cemaate
tefsir ve hadislerle nasihat edecektir, vakıf hizmetlisi 40 kandili yakacak,
bal mumu ve zeytin yağı gibi ihtiyaçları alacak, Ramazan ayı boyunca minarenin
kandillerini yakacak bir görevli de olacaktır.
Ümmühan
Hanım Vakfı
Cihanzâde Hacı Müderris
Abdülaziz Efendi’nin eşleri Ümmühani ve Hâce Atike Hanım da vakıf kurmuştur.
Ümmühan Hanım 25 Şubat 1786 yılında kurduğu vakfı için Güzelhisar ve Bardakçı
köylerindeki mülklerini akar yazdırmıştı ve gelirlerini Abdülaziz Efendi
külliyesinin yakınında bulunan sebil çeşmesine tahsis etmiştir. Ümmühan
Hanım’ın vakıf şartı ise bu sebilden yaz aylarında her gün kar ile soğutulmuş
su ve bal şerbeti servis edilmesidir.
Ümmühan
Hanım Para Vakfı
Abdülaziz Efendi’nin diğer eşi
Ümmühan Hanım ise Evail-i Muharrem 1215 Hicri tarihinde 2000 kuruş ana
sermayeli bir para vakfı kurmuş, vakıf gelirinden Çuksort Mahallesi’nde bulunan
su yollarının tamir edilmesini ve bu yolları tamir eden su yolcusuna aylık 5
kuruş ücret ödenmesini şart koymuştu. Ayrıca Cihanzâde Abdülaziz Efendi, cami
şadırvanının yaz ve kış aylarında suyunun akmasının sağlanması ve tamirini
istemiştir. Masraftan artan para ana paraya eklenecekti.
Atike
Hanım Vakfı
Cihanzâde Hacı Müderris
Abdülaziz Efendi’nin diğer eşi Hacı Atike Hanım da
iki vakıf kurmuştu.
Birinci vakfını Aydın Güzelhisar’da 2 Nisan 1788 tarihinde Cihanzâde Abdülaziz Efendi
Halilesi El-Hace Atike Hanım Binti Abdullah adıyla tescil ettirmişti. Vakfiyesine göre Atike Hanım Güzelhisar At
Pazarı Loncasında cami ve çeşme, Tire Kapısı’nda çeşme ve sebil, Kubbe-i Ala
Mahallesi’nde çeşme, Cincin köyünde cami ve medrese, Çakmar köyündeki namazgah
ve sebil için Güzelhisar,
Karacaotlar köyü, Sobuca Afikar köyü, Cincin köyü, Milas kasabasında
mülkiyetinde bulunan çok sayıda akar vakfetmiş, akarların kiraya verilerek
vakıf için harcanmasını istemişti.
Atike
Hanım Para Vakfı
Atike Hanım, ikinci
vakfını 3 Muharrem 1205/12 Eylül 1790 tarihinde Şam’da para vakfı olarak
kurmuştur.
Zeynep
Kadın Vakfı
Cihanzade Abdülaziz
Efendi kızı Zeynep Kadın adıyla Aralık 1793 tarihinde kendi adını taşıyan vakfı
Muğla sancağı, Dalama kazası, Karahayıt köyünde kurmuştur. Vakfiyeye göre
vakfın hayratları; Karahayıt köyünde 2 çeşme, sebilhane, lonca ve ikiz Deresi
köyünde çeşme olup, vakfın akaratı ise Dalaman, Mesudlu ve Karahayıt köyündeki
dükkanlar, asma bahçeleri ve zeytinliktir. Vakıf şartı ise akarların geliri ile
hayratların bakım ve onarımı şart koşulurken gelir fazlasının sağlığında
kendisine, vefatından sonra ise evlatlarından erkeğe 2, kıza 1 taksim şeklinde
paylaştırılmasıdır.
Emetullah
Hanım Vakfı
Abdülaziz Efendi’nin
diğer kızı Emetullah Hanım, vakfını 1807 tarihinde Güzelhisar’da kurmuştur.
Emetullah Hanım yaptımış olduğu sebil (Güzelhisar Atpazarında) çeşme ve Koca
avlu olarak adlandırılan yerde çeşmeden oluşan hayratı için Güzelhisar
İymirdoğan Hasan Efendi Mahallesi, Mesudlu köyü, Karahayıt köyü, Dalama’da
akarlar vakfetmişti. Müülklerinin kira geliriyle hayratlarının bakımlarının
yapılmasını şart koşmuştu. Emetullah Hanım vakıf gelirlerinden Atike Hanım’ın
hayratı caminin müderrisine yıllık 48 kuruş, imama yıllık 10 kuruş, hatibe yıllık
5 kuruş, caminin kürsü şeyhine yıllık 5 kuruş, müezzenene yıllık 5 kuruş, came
kayyumuna yıllık 5 kuruş, mektep muallimine yıllık 20 kuruş, At Pazarı’nda
bulunan sebile yaz aylarında kar ve şerbete ve sebilciye yıllık 20 kuruş, çeşme
su yolcusuna yıllık 15 kuruş, Koca Avlu’daki çeşmenin su yolcusuna yıllık 20
kuruş, Mekke-i Mükerreme’de zemzem suyunun sakisi, Mehmet Ragıp Bey ve Ahmet
Bey adına 1 adet zer-i mahbûb tahsisatı yapmıştı.
Ümmügülsüm
Vakfı
Müderris Hacı Abdülaziz
Efendi’nin Ümmügülsüm adındaki bir diğer kızı H 1176 yılında
Aydın-Güzelhisar’da kendi adıyla bir vakıf kurmuştu. Ümmügülsüm Hanım Aydın Paşa Mahallesi,
Gerenkova köyü, Topyatağı mevkisinde, Sobuca kazası Cincin köyü ve Ahur
köyündeki mülklerini, Güzelhisar’da
yahtırdığı çeşme ve sebil için vakfetmişti. Vakıf şartı ise Aydın Hükümet
Caddesi’ndeki yapıların kar ve bakım, onarımının yapılmasıydı.
Şerife
Fatma Hanım Vakfı
Cihanzâde Mustafa
Ağa’nın eşi Şerife Fatma Hanım 23 Mayıs 1787 tarihinde Güzelhisar Balyanbolu’da
kendi adını taşıyan vakfını kurmuştu. Şerife Fatma Hanım vakıfının akarları
Güzelhİsar
Buğday Loncası, Köprülü Mahallesi, Sobuca Kızılhisar köyünde bulunuyordu.
Şerife Fatma Hanım mülklerini kuraya verilerek gerliriyle Balyanbolu kazasında
3 çeşme ile eşinin Güzelhisar Lonca’da inşa ettirdiği Cihanzâde Mustafa Ağa
Cami, Han, Çeşme ve Yarbaşı’ndaki çeşme hayratlarının bakım ve onarımlarına
harcanmasını istiyordu. Şerife Fatma Hanım’ın vakfettiği mülkleri arasında
kagir odalar, mahzen, kahvehane iki han’da 75 oda bulunuyordu.
Şerife
Fatma Hanım vakıf gelirlerinden Buğday Loncası’nda bulunan Cihanzâde Mustafa
Ağa Camisi’ndeki imama yıllık 30 kuruş, vaize yıllık 30 kuruş, cuma ve bayram
günlerinde hitabet görevlisine yıllık 18 kuruş, vakıf kayyumuna yıllık 12
kuruş, hafızlık yapan kişiye yıllık 12 kuruş, Kur’an okuyan ve hatim İndiren kişiye yıllık 20 kuruş,
Ramazan Paşa Camisi’ndeki vaize yıllık 24 kuruş, müezzinlere yıllık 12 kuruş,
bevvaba yıllık 12 kuruş, Hacı Salİh Camisi’nin imamına 12 kuruş, Yarbaşı mevkisinde
bulunan sebilin ihtiyaç ve bakımına 6 kuruş, Lonca mevkiinde bulunan camiye
iftar vaktinde kar verilmesi, Mandıra köyü yakınlarında bulunan çeşmelerin
bakım ve onarımına yıllık 10 kuruş, her Ramazan Ayı’nda cami bal mumu ve
kandilleri için zeytin yağı alınması, camiye hasır ve kilim alınması,
şeyhü’l-ferraşa yıllık 15 kuruş, Mekke’de Harem-i Şerif görevlilerine yıllık 15
kuruş tahsisat yapmıştı.
Cihanzâde
Mehmed Bey Vakfı
Cihanzade ailesinden
vakıf kuran bi diğer hayırsever ise Mehmed Bey’dir. Mehmed Bey 23 Ramazan 1223
tarihinde Aydın Güzelhisar’da kendi adını taşıyan bir vakıf kurmuştu. Mehmed
Bey Güzelhisar Köprülü Mahallesi, Kemer köyü, Mandıra köyü, Sobuca Tekeli köyü,
Dibekönü mevkisinde, İmam köyü, Doğan köyü ve Sobuca yakınlarında
bulunmaktaydı. Mehmed Bey’in hayratı ise Kemer köyünde, İmam köyünde, İmam köy
ve Mandıra köylerinde yaptırdığı 4 adet çeşmeden oluşuyordu. Vakfiyeye göre
gelirlerden çeşmelerin su yollarının bakım ve onarımının yapılmasının yanında
Abacızade Cami’nde ders verecek hocaya yıllık 60 kuruş, vefatından sonra
kendisi için her Ramazan’da hatm-i şerif okuyacak hafıza yıllık 40 kuruş, annesİ Şerife Fatma Hanım İçin hatm-i şerif okuyan kişiye
yıllık 30 kuruş, Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere görevlilerine yıllık
25 kuruş, ayrıca Köprülü Mahallesi avarızı için yıllık 20 kuruş tahsisat
yapılmıştı.
Cihanzâde
Hüseyin Bey Vakfı
Cihanzâde Hüseyin Bey
Osmanbükü köyünde cami, muallimhane ve sebil, Yeniköy’de ise hayrat olarak bir
çeşme yaptırmıştı. Hayratları için 22 Mart 1787 tarihinde kendi adına kurduğu
vakfına Güzelhİsar Saray içi mevki, Yarbaşı mevki, Penbe Pazarı
mevki, Buğday Loncası mevki, Yahudiler mevki, Hurşit Tımarı, Eymir köyü,
Osmanbükü köyü, Tepecik köyü, Yeniköy ve Köşk’te ki mülklerini bağışlamıştı.
Cihanzade Hüseyin Bey
vakıf gelirinden Osmanbükü köy camiindeki müderrise yıllık 80 kuruş, vaize
yıllık 40 kuruş, hatibine yıllık 40 kuruş, imama yıllık 80 kuruş, aşırhana
yıllık 18 kuruş, müezzine yıllık 30 kuruş, caminin ihtiyaçlarını görülmesine,
babası Mustafa Ağa’nın Lonca’da yaptırdığı camide Kur’an öğretilmesi için
Şeyhü’l-Kurra’ya günlük 18 akçe, camide üç aylarda tefsir öğreten kişiye yıllık
30 kuruş, babası Mustafa Ağa’ya hatİm İndirecek iki kişiye yıllık 30 kuruş, Seyit Hacı Salih
Camisi imamına yıllık 12 kuruş, Aydın Ulu Camiinin kandillerine Ramazan Ayı’nda
zeytin yağı alınması, Hasan Çelebi Camisi mİnaresinde yakılması için zeytİn yağı alınması, Cuma Mahallesi’nde
Hacı İvazoğlu sebiline yaz aylarında kar alınması, vakfın kendi sebiline yaz
aylarında 2 yük kar ve bal şerbeti alınması için ve sebilde servis yapan
görevliye yıllık 20 kuruş, Yeniköy’de bulunan çeşme bakım ve onarımına yıllık
20 kuruş, sebil yanındaki çeşmenin su yolcusuna yıllık 20 kuruş, Ravza-i
Mutahhara görevlisine her yıl 50 kuruş ve Mekke-i Mükerreme görevlilerine
yıllık 120 kuruş tahsis etmişti.
Rabia
Hanım ve İbrahim Bey Vakfı
Rabia Hanım “Merhum
Cihanzade Mustafa Bey kızı Rabia hanım ve eşi El-Hac İbrahim Bey vakfı (El-Hac
İbrahim Bey ve zevcesi Cihanzâde Kerimesi Rabia Hanım İbneti’l-Merhum Mustafa
Bey Vakfı) adıyla 1299 yılında Aydın
Güzelhisar’da vakıf kurmuştu. Rabia Hanım Güzelhisar-Söke kazası, Sobuca kazası
Çulhular köyü, Caferler köyü, Cincin köyü, Çakmar köyü, Kızılcahisar köyü,
Akpınar köyü, Taşköy, Aydın Kavaklı Kahve, İmam köylerinde toplam 111 adet
mülkünü vakfına akar yazdırmıştı. Akarların içinde Söke ve Kara Kapı isimli ik
de gemi bulunuyordu. Vakfın hayratları ise Köprülü Mahallesi’nde inşa edilen
sebil, Çakmar köyü yakınlarında yaptırılan (muhtemelen Menderes Nehri üzerinde)
Tahta Köprü, kardeşi Cihanzâde Hüseyin Bey vakfının Osmanbükü’nde yaptırmış
olduğu cami ve sıbyan mektebidir.
Cihanzâde
Mustafa Ağa Vakfı
Es-Seyyid El-Hac
Cihanzâde Mustafa Bey, bin İbrahim Bey adıyla Aydın’da
Cemaziyelevvel 1259 tarihinde vakıf
kurmuştur. Mustafa Ağa Güzelhisar Köprülü Mahallesi, Kemer köyü, Mandıra köyü,
Sobuca Tekeli köyü, Göllüce, Güzelhisar Dibekönü, Güzelhisar Yarbaşı mevki,
İmam köyü, Doğan köyü ve Serçe köyündeki mülklerini vakfına akar yazdırmıştı.
Vakıf hayratı ise kendi yaptırdığı Koçarlı’daki cami ve şadırvandı. Ayrıca hayır
şartları olarak camilerin onarımı ve diğer ihtiyaçları için yıllık 200’er kuruş
ödenmesini istemişti. Yine ayrıca vakıf gelirinden Müderris, Vaiz, 3 İmam, 3
Hatip, Müezzin, kayyım, devirhan ve Muallim’e aylık ücret tahsis etmişti.
Ayça Apak’ın araştırmasına göre
Cihanzâde ailesinin tapu kayıtlı 71 adet daha vakfı vardı.
Özetlememiz gerekirse,
araştırmalara göre Cihanzade aile fertleri 1736 ile 1882 yılları arasında
yaptırdıkları 68 hayrat için 14 vakıf kurmuşlardı.