Deneme / Sevgi ve Aşk Denemeleri
Eklenme Tarihi : 9.09.2025Saklı tutulası bir sihri vardı
gecenin, saklı mahcubiyeti ile ölüme davetiye çıkaran bir mürit gibi pervane
aşka; yaralı zihninde de bir kor hece saklı iken davudi sesine neşreden her
cümleyi bir şiir titizliği ile dizelere sevk eden.
Yanık teni ve de matemin. Görgüsüz
bir izlek tutulası aşkın tutuklu gölgesinde tutkun yüreğin bohem varlığında bir
göl kadar huzurlu ve sakin olmaya meyleden kabrin davetine de sessiz kalamayan.
Patavatsız cümleler şairin
parmaklarından dökülen elem gibi ve hicreti sevgini adeta mağdur bir düş’ün
kıvılcımları tutuşan sihrin de devasa rahmeti ne de olsa teyakkuzda sırlar ve
delişmen yüreğin de korunaklı çeperinde yalın ayak düşler endamlı bir
mağduriyet ile mazlumun yürek sesini hicveden o tanrısal dokunuş.
Kayıpların bir kıstas olduğu;
yaraların açık ara farkla kanadığı ve hüznün coşkusuna sirayet eden ağdalı bir
kelam yüzü suyuna hürmeten aşkın kıtalarında kaybolan ve sancağında kan izi ne
de olsa sandukasında hüviyeti olmayan sırlar ve sır kâtipleri bir bir işledi
tenine ölümün tüm hâkimiyeti ile duyguların yayıldı kelam ve hüzün titrek bir
gölge kadar kayıtsız kalamamanın verdiği sıkıntıyı neşreden.
Hücuma geçen bir edim tüm hikmeti
yüreğinde saklı.
Korunaklı dünyaların da vesvese yüklü
olduğu bir sanrı cumhuriyeti belki de kıvılcımların sıçradığı her rüyayı gerçek
kılan ve gerçekleri yalan hele ki yalanlar geçerken tutanaklara aşkı resmeden
ve bir dingin kelamı dizginleyip de hafif meşrep bir sükûnu yaygaraya
dönüştüren o alametifarika.
Sırların serildiği revnak izbeler.
Sehven yenik düşen bir notanın
sessizliğine binaen tıklım tıklım yüreğin pervazına konan Anka kuşu elbette
ihbar ettiği düş öncesi hüviyeti ile gerçeklerin bam teline basıp da saklı
kaldığı uzay boşluğunda bir parantez açıp tüm ömrünü iki parantez arasına sığdırmak
adına canhıraş mücadele veren.
Kibar bir imge ve devasa bir cümle
kundaklarken geceyi, şiirin öznesi olmaya aday her yıldız aslında şahinlerin
keskin gözünde bir bulut olmanın hayali ile güneşi bile kundaklayıp heyecanlı
bir ışığı da evrene yaymak adına muteber bir dilde ölümü çağıran güncesi ile
hayat denen düzenekte sek sek oynayan bir çocuk gibi acının da ritmine yenik
düşmüş.
Feri sönen her endamlı düş.
Sakıncalarını gömen bir ölümlü öyle
ki lahit benzeri o lenduhada kibirli bir veryansın sunup da aşkın rahmine düşen
ölümlü bir nota gibi dizginlenemeyen coşkunun muhtırası ile saklı bir sevinci
beyitlere bölen ve hicvine tanık hecelerin bir ölümlü kuşun asla yere
konmayacakmışçasına uçmasının hayaller kadar yakınında eşlik etmesi hayata ve
huzurun tınısında kaybolan sistematik bir çarpım tablosunu ezberlemekten aciz
tembel öğrencinin beyaz yakasındaki o uğur böceği.
Tema’sı aşkı olan bir resimde.
Yankısı duyulmayan bir çığlığın da
muhatabı iken sessizlik.
Her dokunuşu tehir eden görünmezliğin
tecellisi iken gece yüklü sırlar ve sır yüklü gölgeler belki de gölge olmanın
çok ötesinde bir ölü olmak adına hayatını eskiciye satan…
Zuhur eden her sunum.
Sunumu ertelenen her coşku.
Coşkunun fısıltısı ümit; aşkın
ç/ağrısı da özlem iken…
Detone olmuş tüm notalardan alırken
hırsını sol anahtarı belki de içinde saklı tüm müziğin aslında aşka dair ve
aşktan ibaret olduğunu dile getirip de huzurunda Tanrının. Vazgeçilmezliğine
binaen yeniden doğuşu müjdeleyen o çağrı.
Şimdi özendiğimiz kelaynak
kuşlarından çaldığımız yalnızlığa esir düşmenin hikmeti ile çoğalan sevincimizi
saklı tutup da erişelim arşı alaya ve denk düştüğümüz tüm denklemleri tehir
edip yeni baştan vasıflara bürünelim bir asal sayı olmanın verdiği ayrıcalıkla
asil bir notayı da ıslıkla çalalım ve Hakkın rahmetine kavuşan her hükmü farazi
bir hüzünle salalım gökyüzüne.
Hani olur da şansımız yaver gider ve
yeniden birleşir ellerimiz ve mühürlü dudaklar çözülür de aşkı ve huzuru
dillendiririz meleklerin kanatlarına serildiğimiz her satır gibi dinginliğe de
bir çağrıda bulunuruz.
Mutluluğun bir engel olmadığı.
Aşkın ise en asil duygu olduğu
gerçeği ile…
Ve de sırasını savar tüm ölümlü
üzünçler payidar kılmaksa hayatı revnak bir gölgeyi de yetim düşmüşlüğün hüznü
ile sahipleniriz ve sahiplendiğimiz her ayracı da saklı tutarız çevirdiğimiz
sayfalarda parmak izimiz iken sevginin çağrısı…
Hani, hani olur da…