Bir Çay Demliyorum
Bir ses var, gecenin kalbinde yankılanan,
Anne ninnisi gibi, yorgun ama umutlu...
Bir mendil gibi katlanmış çocukluk anısı,
Kokusu hâlâ avuçlarımda durur usulca.
Bir çay demliyorum, yalnızlıkla birlikte,
İçinde babamın suskunluğu,
Kardeşimin gülüşü,
Ve annemin “daha erken” dediği sabahlar.
Sokak lambası titriyor,
Sanki geçmişin göz kırpışı
Bir taş düşüyor içime,
Adını bilmediğim bir özlemle.
İnsan olmak,
Bir ekmeği bölüşmek bazen,
Bazen de bölünemeyen bir acıyı
Sessizce taşımak gözbebeklerinde…
Ama yine de,
Bir çocuk gülünce sokakta,
Bir yaşlı el uzanınca dua gibi,
İnanıyorum: dünya hâlâ yaşanabilir.
Bir pencere buğulanıyor içeriden,
İç çekişler çiziyor camda harfleri.
“Gel” diyor biri, belki bir rüya, belki bir geçmiş,
Ama ayaklarım hâlâ bu sokakta, bu taşta.
Bir düğün fotoğrafı düşüyor yere,
Gülümseyen yüzler,
Henüz kırılmamış hayaller.
Zaman, o gülüşü sarartmış ama silememiş.
Bir komşu kapı çalıyor,
“Bir şey lazım mı?” diyor,
İnsan olmak bazen budur işte:
Bir ihtimali paylaşmak, bir sessizliği bölmek…
Ve ben,
Bir şiir yazıyorum şimdi,
İçinde sen varsın, ben varım,
Ve bizden önce yaşamış herkes.
Çünkü kelimeler,
Birbirine tutunan eller gibi,
Bir çorbanın buharı gibi,
Bir ağıtın içinden doğan umut gibi…
Mehmet Aluç