Ankara

 

            VGM Arşivi’ndeki kayıtlara göre Ankara’da kurucusu belli olan vakıf sayısı 347’dir. Bunların 15’i (% 4,32) kadınlar tarafından kurulmuştur. Ankara’da aynı dönemde, kurucuları belli olmadığı halde isimleri tespit edilen vakıf sayısı ise 1.083’tür. Türkiye genelinde tescil edilmiş vakıflar içinde Ankara’da kurulanların oranı % 2,71’dir. 

            Ankara’da vakfiyesi bulunan, vakıf kuran kadın sayısı 42 olup bunların arasında hayrat ve vakıflarıyla dikkat çeken isim ayrı bir başlıkta inceleyeceğimiz Melike Hatundur.(bknz. Melike Hatun)

Anadolu’nun kadim şehirlerinden Ankara da kadınlar tarafından kurulan kadın vakıfları hakkında kesin ve net bir bilgi yok. Vakıflar konusunda her zaman olduğu gibi tek veri kaynağı Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’dir. Vakıflar Arşivi'nde günümüz Türkiye sınırları içinde kalan idari birimlere ait kurucuları bilinen vakıf sayısı 23.823 olarak kayıtlarda yer almakta olup bunların da 3.337'si kadınlar tarafından kurulmuştur. Yine Vakıflar Arşivi'nde yer alan son kayıtlara ve bilgilere göre Ankara' da kurucusu belli olan toplam vakıf sayısı ise 347'dir. Bunların da 15'i (%4.32) kadınlar tarafından kurulmuştur. Ankara'da aynı dönemde, kurucuları belli olmadığı halde isimleri tespit edilen vakıf sayısı 1.080'dir. Türkiye içindeki tescil edilmiş vakıflar içinde Ankara'da kurulanların oranı %2.71'dir. 15 Aşağıda incelenen ve verilen vakıflar içinde, Ankara'da kurulan kadın vakıflarının sayısının, yukarıda verilen sayılardan çok daha fazla olduğunu ortaya koymaktadır.

Akademisyen Hüseyin Çınar’ın Ankara Vakıf Tahrir, Vakfiye Defterleri ve Şer'iye Sicilleri'nden yaptığı çalışmalarla tespit ettiği Ankara'da vakıf kuran kadınlardan tespit ettikleri ve kurulan vakıflar hakkındaki bilgiler özetlenerek aşağıya çıkarılmıştır.

 

Ziyade Hatun

Vakfı 1571-1572 tarihli vakıf tahririnde Cüneyd kızı Ziyade Hatunun Değirmi Bahçesi adındaki bahçesini, Zekeriya çarşısındaki bir tam diğeri yarım hisse mülk dükkanını, Taşluca diye bilinen arazisini, Kalaba deresindeki1/4 mezraa hissesini  vakfına gelir olarak yazdırmıştı. Vakıf şartı ise Ahi Hasan mescidinde Kur’anı Kerim okunması ve oğlunun mütevelli olmasıydı.

 

Mustafa Çavuş ve Eyne Hoca kızı Ümmi Hatun

I. Murad’ın çavuşlarından Mustafa Çavuş ve hanımı Ümmi Hatun Çubuk-Mekki köyünde yaptırdıkları cami için, senelik geliri 1000 akçe olan bostanlarını camilerinin vakfı için bağışlamışlardı. 

 

Turasan Bey hemşiresi Fatıma Hatun

Fatma Hatun yıllık geliri 250 akçe olan çiftlik yerini Ankara-Hacendi mahallesinde yaptırdığı mescid için vakfetmişti.

 

Hacı Tayyibe Hatun: Hacı Tayyibe Hatun

 Vakf-ı Mahalle-i Mescidi vakfı için imamın günlük bir cüz okuması şartıyla, aynı mahalledeki kervansarayın (karbansarayın) yarı hissesini ve ayrıca 2000 akçe vakfetmişti.

 

Mevlana Mehmed Kızı Tayyibe Hatun:

Tayyibe Hatun’un muhtemelen aynı mescid için kurduğu vakıf 1522/1572 tarihli vakıf defterlerinde Vakfı-Aher (sonraki vakıf) şeklinde kayıt edilmiştir.  

XVI yüzyıl vakıfları arasında İklim Hatun’un 10.000 akçe ana sermayeli vakfı bulunmaktadır. İklim Hatun iki hafıza iki cüz Kur’an-ı Kerim okumaları karşılığı 40 akçe tevliyet için ise yıllık 200 akçe tayin etmişti. 1522 tarihli tahrirde adı geçen vakfın yıllık geliri ise 1.000 akçedir.

 

Kiçilü İsmail Kızı Melike Hatun:

Kiçilü (Giçiklü) mahallesinden mahalle mescidinde her sene Üç aylarda (Receb, Şaban, Ramazan) üç hafız tarafından hatm-i şerif okunması için bir vakıf kurmuştu. Melike Hatun’un Akköprü ve Yundzaman’daki iki hissesini vakfettiği vakfın yıllık geliri 100 akçe olarak kaydedilmiştir.

 

Davud Bey Kızı Selçuk Hatun

Davud Bey kızı Selçuk Hatun Ankara- İskender Bey çarşısındaki 150 akçe geliri olan dükkanını, üç günde bir cüz Kur’an okuması şartıyla vakfetmişti. Aynı tarihlerde İskender bin Mehmed Bey’de adı geçen cami için bir bahçe ve 3000 akçe vakfetmişti.

Elvan Çavuş kızı Şabi Hatun her Cuma iki cüz okunması şartıyla Ankara –Emirgazi köy camiine 1000 akçe vakfetmişti.

 

Emre Çelebi kızı Hünze Hatun

Hünze Hatun Bacı kazası Karaöyük köyünde bir değirmen Şabanözü köyünde bir muallimhane yaptırmış, değirmenin yarı hissesini (250 akçe) muallimin tasarrufuna bırakmıştı. 

 

Efendi Bula Hatun

Ankara-Hacı Halil mahallesinden Efendi Bula Hatun Mevlana-yı Büyük Mescidi’ne cüz okunması şartıyla iki dükkan ve 500 akçe vakfetmişti. 1522-1572 yıllarındaki kayıtlarda 500 akçe geliri olan vakıf için vakf-ı aher denilmektedir.

 

Cemal kızı Ümmi Hatun

Ankara Baklacı mahallesinden Ümmi hatun vakfettiği 5000 akçebiri muallim, diğeri müezzin tarafından iki cüz Kur’an-ı Kerim okunmasını, vakıf gelirinden 600’ünün cüzhanlara, 100’ünün mütevelliye, 50’sinin de nazıra verilmesini şarta bağlamıştı. Vakıf 1572-72 tarihinde aynı şartlarla devam ediyordu. 

 

Hoca İbadullah kızı Bula Hatun

Bula Hatun’un ismi 15-24 Mart 1527 ve 15 Mayıs 1536 tarihli iki vakfiyede geçmektedir. Kayıtlara  göre İbadullah Efendi’nin oğlu Hoca Mehmed Mısır’da yaşayıp ölmüş, Mekke, Medine ve Ankara taraflarına vakıf tesit etmiştir. Bula Hatun ise kurduğu ve gelir getiren 8 akarat kaydettiği zürri bir vakıf kurarak vakıf gelirini ailenin erkek evlatları ve nesillerine vakfetmişti.

 

Nazperver Hatun

XVI yüzyılda Ankaralı Nazperver Hatun, cariyesi veya cariye kökenli kadını olduğu Anadolu Beylerbeyi Cenabi Ahmed Paşa’nın (ö 1561) ruhu için 7000 akçe vakfetmişti. Vakıf şartına göre para onu on bir buçuk hesabıyla işletilecek, 1000 akçesinin geliriyle Paşa’nın türbesinde çerağ yakılması geri kalan 6000 akçenin gelirinin de günde iki cüz Kur’an okuyanlara verilecekti. 

 

Zeyneb Hatun

1571-72 tarihli vakıf tahririnde vakfının ismi geçen Zeyneb Hatun vakfının ana sermayesi 1200 akçe olup, Zeyneb Hatun cüzhanlara, çerağ ve diğer hizmetler içi tahsisat ayırdığı gibi Medine-i Münevvere’ye de bahçe, ev ve arazi vakfetmişti.

 

Zeyneb Hatun

1571-72 tarihli vakıf tahririne göre Zeyneb Hatun vakfı görünmektedir. 1809 yılı bir kayda göre ise Sultan Alaeddin camii (Ankara Kalesindeki) bayram ve Ramazan günlerinde nasih ve vaizlerin ücretleri Zeyneb Hatun vakfı tarafından ödenmekteydi.

 

Abbas Kızı Saliha

Saliha Hanım Kızılbey camii yakınlarındaki türbe de medfun Ahmet Bey ve eşi Fatıma Hatun’un ruhu için 24.000 akçe vakfederek türbe de günlük 5 cüz okunmasını şart koşmuştu. Vakıfta imamet, muhassıl, hitabet, tevliyet, Nezaret, kayyım, türbedar ve cüzhanlar görevlendirilmişti.

 

Abdullah Kızı Tuti

1583 yılı mahkeme kaydına göre Tuti Hatun’un Sayime Hatun köprüsü civarındaki bahçesi evladına vakfedilmişti ve 30 yıldır devam ediyordu.

 

Mehmed Kızı Hanife   

Buryacı mahallesinden Hanife Hatun kayd-ı hayat şartıyla oturmak, vefatından sonra ise satılarak elde edilen gelirin 5 guruşunun mahalle mescidindeki müezzin tarafından işletilerek geliriyle kandil yakılması, geri kalan paranın cami deki vaize verilmesi şartıyla evini vakfetmişti.

1623 tarihli mahkeme kaydına göre hizmet alanı belirtilmeden Arapgir kızı Fatıma Hatun’un 9000 akçe vakfettiği yazılıdır.

 

Şahi Hatun

Şahi Hatun vefatından önce mahalle mescidinin mihrabına 800 akçe, çerağı için 650 akçe avarızına da 650 akçe vasiyet ederek kayıt altına aldırmış vefatından sonra oğlu Hüseyin mirasın 1/3 ündün ayırarak belirtilen meblağları Hacı Seydi Mahallesi Mescidi vakfı mütevellisine teslim etmişti.

 

Nusret Hatun

Hizmet alanı bilinmeyen vakfın gelirleri arasında Çubukabad-Karacaviran köyü bulunuyordu. 

 

Ahmed Efendi Kızı Saliha Hatun

Hatun mahallesinden Saliha Hatun sağlığında, Bali köyü sınırlarındaki bir göz değirmeninin gelirini (Nacakcı değirmeni), köy camii hatibine tevcih ederek Cuma günleri ruhuna üç İhlas bir Fatiha okunması şartıyla vakfetmişti.

 

Hasan Kızı Safi Hatun

Safi binti Hasan Erzurum mahallesindeki evininin kira gelirinin 2/3 ünü mahallenin avarızhanesine vakfetmiş, 1/3 ünü de hayatta iken kendisine vefatından sonra varislerine bırakmıştı,

 

Üveys kızı Ayşe Hatun

Direkli mahallesinden Ayşe binti Üveys 15 Şubat 1705’te mahalle avarızına 15 guruş vakfetmişti.

 

Şaban Kızı Ayşe Hatun

Hacı Musa mahallesinden Ayşe binti Şaban sağlığında vasiyet yoluyla 40 guruşu mahalle avarızına vakfetmişti. Bu vakıf mahkemelik olmuştur.

 

Hemşire Kadın

Mezarı Ankara’da bulunan Hemşire Kadın Kayaş mevkiindeki Deli Kayaş isimli bir göz değirmenini Hacı Bayram Veli Türbesinde her gün bir cüz Kur’an okunması şartıyla vakfetmişti.

 

İbrahim Kızı İsmihan

İsmihan Hatun, 1728 yılında oturduğu evi Erzurum mahallesi avarızına vakfetmişti.

 

Hacı İsa Kızı Esma

Esma Hatun hayattayken 80 guruşa sattığı evinin parasını mahallesinin (Hacı Halil) avarızına vakfetmiş vefatından sonra paranın teslim edildiği 28 Aralık 1755 tarihinde mahkemece tescil edilmiştir.

 

Mustafa Kızı Ayşe

İbni Gökçe mahallesinden Ayşe binti Mustafa bin Resul hanım, onu on bir (%10) hesabıyla işletilerek gelirinin üç guruşunun mahalle mescidi çerağına (kandil) 15 guruşunun ise mahalle su yolunun tamirine harcanması şartıyla 120 guruş vakfetmişti.  

 

Ayşe Hatun

Ayşe Hatun’un Pazartesi ve Perşembe günleri Hacı Bayram Veli camiinde Şifa-i Şerif okutan görevliye vazife ücreti olarak verilmesini şart koştuğu bir vakfı bulunuyordu.

 

Mehmed Kızı Fatıma

4 Kasım 1779 tarihli kayda göre Ankara Hacı Musa camiinde Pazartesi ve Perşembe günleri hadis-i şerif okuyan görevliye 5 akçe vazife ücreti verilecekti.

 

Yuvalızade Ahmed Ağa Kızı Şerife Fatıma Hatun

Şerife Fatıma Hatun Ankara Ayvalı mahallindeki 12 ırgatlık bağını içindekilerle birlikte Kızılbey Mektebindeki çocukların muallimlerine tevcih etmişti.

 

Karga Kızı Ayşe Hatun

11 Ocak 1804 tarihli mahkeme kaydına göre, Karga kızı olarak biline Hacı Ahmed kızı Ayşe Hatun ölmeden önce 500 guruş değerindeki bir çift inci askısını, ölümünden sonra satılarak 100 guruşunun cenazesinin techiz ve defininde kullanılmasını 50 guruşunun mahallesinin (Gicikli) avarızına, 50 guruşunun Ürgüp mahallesi avarızına verilmesi, 300 guruşu da Yenişeyh köyü köprüsünün tamiri için kullanılması şartıyla vakfetmişti.

 

Seyyid Üveys Kızı Şerife Zahide Hatun

Öksüzce mahallesinden Şerife Zahide Hatun, Kağnı pazarının bulunduğu yerde üç hücre, bir dershane ve tuvaletten oluşan medresesi için 22 Mayıs 1820 tarihinde bir vakıf kurarak müderrise aylık 5 guruş yevmiye talebelere aylık 60 para harçlık verilmesini Koyun pazarı camiinin aydınlatması için senede bir okka balmumu alınmasını şart koşmuştur. Şerife Zahide Hanım, vakfı için çeşitli çarşı ve pazarlardaki dükkanlarını, han hissesi ve eşyalarıyla mahalledeki büyük konağını, Bala Kasabasındaki Afşar çiftliğini, içindeki değirmen ve müştemilatını akar kaydettirmişti. Şerife Zahide Hatun 24 Mayıs 1820 tarihinde Ankara Haffaflar çarşısındaki ayakkabıcı dükkanını akarat yazdırarak kurduğu ikinci vakfının şartı Eskicioğlu camiinde Cuma günleri devirhanlık (Vâkıfın şartı gereği Cuma veya belirlenen henhangi bir gün öğle namazlarından evvel Mülk sûresi veya başka bir sûre-i şerife okuyan zattır. Devir ve teselsül suretiyle okunmak mülahazasıyla buna devirhânlık denmiştir. Sûrelerin okunmasını müteakip vakıflara ve genellikle mü'min ve mü'minâta Allah'tan mağfiret ve selâmet niyaz olunur.)  yapılmasıdır.

Emine hatun

Nallıhan kasabasında yaşayan ve Hoca Kadın olarak bilinen Emine Hatun 1849 yılında kızı Ayşe Molla’yı mütevelli tayin ettiği bir vakıf kurmuştu. Ayşe Hatun vakfı için Nallıhan’daki iki evini ve Akdere boyundaki altı dönüm dutluk ve bağını vakfetmişti. Ayşe Hatun vakfettiği evin sıbyan çocuklar için mekteb olmasını, ev, bağ ve dutluğun ise kızının tasarrufunda bulunmasını şart koşmuştu.

 

Mehmet Vecihi Paşa Hanımı Şerife Müslime Hatun

Şerife Müslime Hatun 25 Şubat 1854 tarihli ilk vakfiyesinde 16.000 guruş vakfetmiş, bu paranın %15 hesabıyla çalıştırılmasına elde edilecek 2400 guruşun vakıf görevlilerine verilmesini, ayrıca Rebiülevvel ayının 12. Gecesi veya onun gündüzünde Ayaş kasabasındaki Seyyid Mustafa Bünyamin Ayaşi’nin türbesine bitişik camii şerifte de bir mevlidhanın mevlid-i şerif, salavat-ı şerife ve Kur’an-ı Kerimden ayetler okumasını, Hz. Peygamber’e bütün Müslümanlara ve kendisine hayır dua ile hediye edilmesini şart koşmuştu. Şerife Müslime Hatun vakıf şartlarına güzel Kur’an okuyan 4 cüzhanın Bünyamin Ayaşi’nin türbesinde günlük en az bir cüz 28 günde de bir hatmi şerif tamamlamalarını eklemişti. Şerife Müslime Hatun Vakfı’nın harcama kalemlerinden bahsetmek gerekirse; mevlithana 40 guruş, aşırhana 10, ikramlık şerbet ve gülsuyu için 200 guruş, 4 cüzhana aylık 20’şer guruş, Ayaş’taki Kesikbaş Sultan Türbesi kandilleri zeytin yağı alımına yıllık 200 guruş, kandil yakma görevlisine senede 4 guruş tahsisat ayrılmıştır.

Şerife Müslime Hatun’un ikinci vakfı 4 Ağustos 182 tarihinde tescil edilmiş olup akar olarak Çengel Han kapısındaki bakkal dükkanı akar olarak kayıt edilmiş, dükkan kirasının ¼ üyle tamirat yapılması artarsa vakıf için akar alınması istenmişti. Kira gelirinden kalan 3 hisse ile Yakup Harrat mahallesi camiinin çerağına, imam ve müezzinine verilecekti.

Şerife Hatun’un üçüncü vakfı 5 Kasım 183 tarihlidir.

Osmanlı Döneminde Ankara'da, hali vakti yerinde olan cennet mekan vakıfelerin kurdukları vakıflarla sosyal ve dini hayatın içinde yer aldıklarını görüyoruz. Ankaralı vakıf kuran kadınlar, kimi zaman bir medrese ya da mektep, kimi zaman bir mescit ya da cami, kimi zaman bir çeşme ya da su yolu yaptırarak veya mahallelerindeki cami, mescid ve avarız sandıklarına ilave vakıf kurarak Allah-ü Teala’nın lütfettiği servetlerini insanların hizmetine sunmuşlardır.  Ankara'da vakıf kuran kadınlardan bir kısmı cami, mescit, medrese, mektep, çeşme gibi hayrat yaptırırken, çoğunluğu teşkil eden kesim, tahsis ettikleri paralarla mahallelerinde ya da şehirlerindeki cami ve mescitlerin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmışlardır.   

Sn. Hüseyin Çınar’ın çalışmasından gördüğüm kadarıyla Vakıfeler mahalle mescid ve camileri için kurdukları ilave vakıflarda en çok siraç, çerağ, mum (siraç; kandil, mum, yanar fitil demektir. Çerağ ise topraktan veya madenden içine yağ konulup yan tarafındaki deliğe bir fitil takılarak yakmağa mahsus eski yağ kandiline verilen isim, M. Zeki Pakalın Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü) gibi aydınlatma amaçlı ve ya vakıf kurucusunun ruhu için, hatim, cüz ve dua okunması için para veya gayri menkul (arazi dükkan vb) vakfederlerken bir kısmı da cami ve mescidlerin tamiri için cami görevlilerine vakfetmişlerdir. Bu tür vakıflar XVI. yüzyılda, bilhassa ikinci yarısında oldukça artmıştır. Hüseyin Çınar’ın benim saydığım kadarıyla, Ankara ilimizde mahalle mescid ve camilerine vakıfeler tarafından kurulan vakıf sayısı 402 adettir. 

Semiha Nurdan'ın tespitine göre, 1522 tarihinde Ankara’da kurulan 166 vakıftan 14’ü kadınlar tarafından kurulmuştur. Ankara Vakıf Tahrir Defteri’nde cami ve mescid hizmetleriyle ilgili 166 vakıf kurulmuş olup bunların 14’ünü (% 8,4) kadınlar kurmuştur. Ayrıca şehir merkezindeki 57 mescit ve caminin vakfına ilave olarak kaydedilen vakıf sayısı 298’dir. Bunların da 66’sının (% 22) kurucusu kadındır. Semiha Nurdan 1522 yılında Ankara’da vakıf kuran kadın sayısını 87 olarak tespit etmiş.1522 tarihli Ankara Vakıf Tahrir Defteri'ndeki kayıtlara göre şehir merkezindeki 57 mescit ve caminin vakfına, bu dönemde ilave olarak kaydedilen vakıfların sayısı 298 olup bunların 66'sının (%22.1) kurucusu kadındır. 1571-72 tarihli vakıf tahririnde, Ankara merkezdeki toplam vakıf sayısı, İbrahim Köse'nin tespitine göre 230 olup bu dönemde, kadınlar adına kurulmuş vakıf sayısı ise 18 dir ( %7.8).

İbrahim Köse’nin tespitine göre 1571-72 yılı vakıf tahririnde, Ankara merkezdeki toplam vakıf sayısı 230’dur. Bu sayı bir önceki tahrire göre %72’lik bir artışa tekabül eder. Ankara’nın merkezindeki mescit ve camilerin isimleri ile birlikte kaydedilen vakıf sayısı, bir önceki vakıf tahrirde 57 iken, 1571-72 tarihli vakıf tahrirde 76’ya çıkmıştır. Bu 76 mescit ve cami vakfının içinde de 1.344 ayrı vakıf kaydı yer almıştır. Vakıf sayısı aynı türdeki vakıf kuranların saysına göre 4,5 kat artış göstermiştir. Az ya da çok bir menkulünü veya gayr-i menkulünü vakfeden ve vakfı kayıt altına alınan 1.334 ismin 411’i (% 30,5) kadındır. Vakıf kuran kadınların sayısı 1522 yılına göre 6 kat artmıştır. XVI. yüzyılın ikinci yarısında, mescit ve cami vakıflarına ilave edilen vakıfların büyük çoğunluğu, bilhassa kadın vakıflarının neredeyse tamamına yakını para vakfıdır. 1571-72 yılına ait kayıtlarda yer alan mescit ve camiler için vakıf kuran 411 kadından 394'ü, sadece para vakfederken, 14'ü gayrimenkul, ikisi hem gayrimenkul hem de para vakfetmiştir.

Hüseyin Çınar’ın tespitlerine göre Ankara' da kurulan vakıfların, gerek erkekler tarafından gerekse kadınlar tarafından hiç de azımsanamayacak oranda olduğudur. XVI. yüzyılın ikinci yarısında(1550-1600) kurulan kadın vakıflarının tamamına yakını para vakfıdır.1571-1572 kayıtlarındaki vakıf kuran 411 kadından 394’ü para 14’ü gayri menkul 2’si ise hem para hem de gayri menkul vakfetmiştir. Osmanlı önemindevANKARA’DA VAKIF KURAN KADINLAR Hüseyin ÇINAR Yıldırım Beyazıt Üniversitesi

 

 

Ankara’da Hayırsever Bir Sultan: Melike Hatun

 

Osmanlı döneminde ve önceki dönemlerde kadınlar, Ankara’da da sosyal, kültürel ve dinî hayatın kurumları üzerinden halka hizmet sunmak için çeşitli vakıflar kurmuşlardır. Bu vakıf kurucularından biri de 14. yüzyılda Ankara’da yaptırdığı eserlerve onlara tahsis edilen vakıf akarlarıyla kendisinden yüzyıllarca bahsedilmesini sağlayan Melike Hâtun’dur. Melike Hatun’un banisi olduğu vakıf eserler günümüze ulaşmamış olsa da ismi, tarihî kayıtlardan günümüze kadar ulaşmıştır. Yaşadığı dönemde Sultan Hanım namıyla meşhur olan Melike Hâtun’un adı Ankara’nın merkezinde Necmettin Erbakan Meydanında yapılan büyük bir camiye isim olmuştur.

Yaşadığı dönemde Sultan Hâtun diye de meşhur olan ve Ankara’nın Kirişçiler Mahallesi’nde yaptırdığı mescid/cami ile buranın adının zaman içinde değişip kendi lakabına nisbetle Hâtun ve Hâtuniye olarak anılmasını sağlamıştır. Dönemin kaynaklarında maalesef yalnızca ismi geçen, hayatı ve ailesi hakkında neredeyse hiç bilgi bulunmayan Melike Hatun’un hakkındaki tek kayıt, babasının adının geçtiği Ankara şerʻiye sicilinde Medrese-i Cedîde/Yeni Medrese ile ilgili bir belgede, Melike Hâtun’un babasının adının Sultan Alâeddin olduğu yer almaktadır. 1618 tarihli bu padişah emrinde “Ankara’da merhûm Sultan Alâeddin kızı merhûme Melike Hâtun binâ itdüği Cedîde nâm Medrese’nin…..” ibaresi yer almaktadır. Daha önceki yıllara ait vakıf kayıtlarda Melike Hâtun’un babasının ismi yer almazken, bu kayıtta babasının ismi Sultan Alâeddin olarak verilmiştir. Bu belgeye göre Melike Hatun Selçuklu hanedanına mensup bir sultan olma ihtimali bulunmaktadır. Yaşarken kendisine bazı kayıtlarda Sultan Hâtun denilmesi bu ihtimali kuvvetlendirmektedir.

Melike Hâtun’un Ankara vakıf tahrir defterlerinde yer alan bilgilere göre, Ankara’da mescidi (camii), medresesi, kervansarayı, çeşmesi ve mezarının da içinde bulunduğu bir bahçesi bulunmaktaydı. Melike Hâtun’un vakıf hayratından, kervansaray dışındakiler Ankara’nın merkezindeydi. Ankara’daki hayratından mescidi/camii, önce Kirişçiyan/Kirişçiler, sonra Hâtuniye ve Hacıdoğan, günümüzde de Doğanbey olarak bilinen mahallesindeydi. Melike Hatun’un mezarı günümüzde mezarı, aynı mahalde Eyne Bey Hamamı’nın kuzey cephesi yakınında, Taşçılar sokakta, demir korkuluklarla çevrili açık bir mekânda bulunmaktadır. Günümüzde Eyne Bey Hamamı, Gazi Lisesi, 2017’de ibadete açılan Melike Hâtun Camii gibi yapılar, bu çevrede bulunmaktadır.

Melike Hâtun, hakkında araştırma yapan akademisyenlerin hesaplamalarına göre 1393-1395 yılları arasında vefat ettiği gibi bir sonuca ulaşılmaktadır.

 

Ankara’daki Vakıf Hayratı ve Akarları

Osmanlı döneminin en hayırsever vakıfelerinden olan Melike Hâtun’un Melike Hâtun’un Ankara’nın merkezinde mescidi/camii, medresesi, çeşmesive mezarının da içinde olduğu bahçesi ile Çubuk’ta bir kervansarayı bulunmaktaydı.

Ankara’nın manevi mimarlarından Hacı Bayram Veli’nin bir dönem müderrislik yaptığı Kara/Sevdâviye/Sevâdiye ya da en meşhur adıyla Melike Hâtun olarak bilinen medresesidir. Melike Hatun Sultan Murad-ı Hüdavendigar’ın ’ın subaşılarından Eyne Bey’in Ankara’da yaptırdığı ve daha sonra Eyne Bey Hamamı olarak da bilinen hamamın yapımına yaptığı maddi katkı ve bu hamamın gelirinden başta Melike Hâtun’un mescidi olmak üzere çeşitli hayrî hizmetlere yapılan tahsisatlardır.

Melike Hâtun’un hayratı ve onlar için tahsis edilen vakıf köy ve mezraalarla, diğer vakıf akaratından bahsetmemiz gerekirse;

 

Melike Hâtun’un Mescidi/Camii ve Vakıfları

15-16. yüzyıllara ait vakıf defterlerinde “Vakf-ı Mescid-i Melike Hâtûn” başlığı altında kayıt altına alınan Melike Hâtun Mescidi, bu isminin dışında Hâtuniye ve Öğle Camii gibi isimlerle de anılmıştır.(H.1153/M.1740-1741 yılına ait Ankara Hurufat Defteri’nde, “Ankara’da Hâtuniye Mahlallesi’nde Kirişçiyan Mescidi dimekle maʻrûf Melike Hâtun taʻmir eylediği câmide…ibaresiyle bahsedilmektedir.)

Melike Hâtun Mescidi’nin vakıfları tesipit edilebildiği kadarıyla tevliyeti Karacabey oğlanlarına ait olan 1463 yılında 3600 akçe gelirli Saka değirmeni, Kasaba nahiyesi Bil-Bel Ömer köyünün öşre şeriyyesidir. Mescidin vakıf geliri Eyne Bey Hamamı’ndan günde 4 akçe  Vakf-ı Melike Hâtun merhûm Eyne Beğ Subaşısı Hamâmı’ndan kendüye taʻyîn olunan on yedi akçeden kendünün mescidine 4 akçesin vakf edüb ta‘yîn itmiş.” 1522 Tarihli Ankara Vakıf Defteri  ile Bil-Ömer Köyü’nün yıllık 1.710 akçe öşür vergisiyle yıllık toplam 3.150 akçedir.

1571 tarihli Ankara sancağı vakıf tahrir defterine göre mescit görevlileri, cüz okuma, aydınlatma giderleri gibi hizmetler için 24 ayrı kişi tarafından yeni vakıflarla katkı sağlandığı görülmektedir. Melik Hatun mescid vakfına kurduklrı vakıflarla katkı sağlayanların 11 i (%39) kadındır. 1571 yılında mescidin vakıf geliri yılda 5.785 akçe olarak kaydedilmiştir. Bu durumda yaklaşık 40 yıl önceye göre bu mescidin vakfının geliri %84 artmıştır. Bu artışın büyük oranda nedeni vakfedilen paralardan elde edilen gelirdir.

Melike Hâtun vakfiyesine Kur’an-ı Kerim okunması ile ilgili şart koymuştur. Okincak Kur’an-ı Kerim’in imam ve hafızın tasarrufuna bırakıldığı vakfiyeye göre imam v müezzine yıllık 3.350 akçe vazife ücreti tayin edilmiş olmaktadır. Ayrıca imama yılda 8 kile( 208 kg) buğday ücreti verilmektedir. 20. yüzyılın başlarında, muhtelif yerlerdeki 4 dükkanın kira bedeli Hâtuniye Camii’ne vakfedilmiş gözükmektedir.

 

Melike Hâtun Medresesi

Melike Hâtun’un I. Murad Hüdavendigar zamanında eğitim faaliyetini sürdüren, banisi olduğu bir medresesi vardı. Hacı Bayram-ı Veli’nin de bir süre müderrislik yaptığı medrese Ankara’nın ilk yapılarındandır. İnşaatında siyah taş kullanımlasından dolayı Kara Medrese ve Melike Hatun medresesi olarak tanınıyordu.

Tahrir defterlerine “Vakf-ı Medrese-i Melike Hâtun/Melike Hâtun Medresesi Vakfı” şeklinde geçen medrese 1463 yılındaki pek çok vakıf köyün geliriyle desteklenmişti. 1463 yılında medresenin geliri 13.680, 1530 yılında 16.983 akçe olurken 1571 yılında 22.000 akçeye ulaşmıştır.

 

Melike Hâtun Kervansarayı

Melike Hâtun’un vakıfları arasında, sadece 1463 yılına ait kayıtlarda, “Melike Hâtun Karbansarayı” adıyla anılan bir kervansaray yer almaktadır. Ankara’dan da geçen orta kolu, sol kola, Çankırı ve Osmancık’a bağlayan yol güzergâhındaydı.  Günümüze ulaşmayan kervansarayın ihtiyaçlarını karşılamak üzere 15. yüzyılda Çubuk Kazası’ndaki 7 köy ve 1 mezranın vergi gelirleri (1463 yılında 9365, 1522 yılında 12.347 akçe) vakıf olarak tahsis edilen Kervansaray muhtemelen işlevini yitirdi veya vakıf statüsünden çıkarıldı.

 

Melike Hâtun’un Çeşmesi, Bahçesi ve Mezarı

Melike Hâtun’un Ankara’nın merkezindeki bir diğer hayratı mezarına bitişik yaptırdığı çeşmesidir. Çeşme, Melike Hâtun’un diğer hayratının da bulunduğu Ankara’nın Doğanbey mahallesindedir. En son 1902 yılında tamir edilen çeşme günümüzde bakımsız durumdadır.      Melike Hâtun’un mezarı da medrese, cami ve çeşmesiyle ayn mahallededir. Melike Hâtun’un Ankara’nın merkezindeki vakıfları arasında bir de bahçesi bulunmaktadır. Bu bahçeden elde edilen gelir (1463 yılında 1400 akçe) Melike Hâtun’un ruhu için aynı yerde bulunan mezarının yanındaki mescitte, günde Kur’an-ı Kerim’den bir cüz okunması için vakfedilmiştir.(“şehirde Melike yeri diye maʻrûf bir bağçe Melike Hâtun türbesinün vakfıdır”) Mescidin yanında mezarı bulunan Melike Hâtun’un ruhu için günde bir cüz Kur’an-ı Kerim okunması vakıf şartıdır.

 

Eyne Bey Hamamı

Melike Hâtun’un doğrudan kendisinin yaptırmayıp, ancak yapımına katkı sağladığı Ankara’daki önemli bir eser de I. Murad’ın subaşılarından Eyne Bey’in Ankara’nın Hâtuniye mahallesinde yaptırdığı hamamdır. Balıkesir’deki zaviyesine akarat olarak yaptırdığı hamama Melike Hatun1.000 eşrefi altın (3,45 gram ağırlığında olup Venedik dukası ile Floransa florinine tekabül etmekteydi) ile katkı sağlamıştır. Subaşı Eyne Bey de hamamın gelirinden günde 17 akçeyi Melike Hâtun’a tahsis etmişti. Melike Hâtun bu f-geliri de vakıflarına bağışlamıştı. 16. yüzyılda Eyne Bey Hamamı’ndan Melike Hâtun Vakfı’na gelen hisse senede 7.560 akçedir. Melike Hatun Eyne Bey hamam gelirinden Ahi Evran zaviyesi vakfına yıllık 820 akçe yardım etmektedir. (1530 ve 1571 yılı)ANKARA’DA HAYIRSEVER BİR SULTAN: MELİKE HÂTUN Hüseyin ÇINAR Prof. Dr., Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi.

( Ankara Kadın Vakıfları başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 3.10.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu