Düşler kiremit rengi bir vefanın
izini sürmekte, acele ile düşen kıvılcımda bir tebessüm saklıyor ölü kuşlarım.
Zaman pervane.
Aşk enkazdan ibaret bir terane.
Kök ucunda ölümün ne çok beyit;
Ne çok yeis ve ahkâm
Köreldiğim hicap ile dansım son
sürat.
Maviye yenik düştüğüm mazimden ibaret
Olsaydım keşke
Ve aşka hararet ile dokunduğum
Uzaktan sevip kavrulduğum
Öyle bir metanet ki
Kuş yuvasına hasret bir gemici
feneriyim
Şüheda düşlerde
Girift mezarlarda
Tepe taklak düştüğüm gün gibi ortada.
Kaynayan kazanın sıcaklığı ki
Asla da eritmez içimdeki buzdan
yenilgileri
Bir rivayet hüküm süren
Peşine düştüğüm o rehavet
İsli yüzünde şehrin
Aşkın dolgun ve hüzünlü esrikliği
Bir biblo gibi kırılgan acılarım
Yalnızlıkla içli dışlı
Garip mevsim gibi nasıl da meftunum.
Hacizli düşler
Köstekli saatimin himayesinde
Bir rota ki kayıpların
Meali
Hıçkırık düzleminde
Kavisli bir seferberlik
Özlem yüklü kinaye
Göz çukurlarımda asılı yalnızlığın
resimleri.
Kayboldum bir avazda
Sevmişken öncesinde
Nasıl da saklıydın niyazlarımda.
Bir cebir ki elimin tersi
Kıt kanaat sevenlerden yana derdi
Varlık ki
Kifayetsizliğin esareti.
Şimdimle unut beni
Yarına hasret bir rüzgâr
Göğün gamzelerinde saklı mizacım
Köklediğim hazan denen martaval
Yalnızlığın aşka şifa olduğu
Derdest bir kabus sürüklendiğim.