Değerler - Hiyerarşi - Birbirinden Farklı Baharatlar
Değerler - Hiyerarşi - Birbirinden Farklı Baharatlar 

24 Ekim 2025

Bu sabah günceme güzel bir haberle başlamak istedim. Balıkesir Musiki Derneği Yönetim Kurulu Başkanı olarak, kıymetli yönetim kurulu arkadaşlarımla birlikte, başta koro şefimiz, hocamız ve sanat yönetmenimiz Atik Sahil olmak üzere; tüm saz üstatlarımıza, Balıkesir Türk Müziği Koromuza ve solist olarak görev alacak arkadaşlarımıza yürekten başarılar diliyoruz. Her zamanki gibi bize yakışan bir güzelliğe ve başarıya imza atacağımıza inanıyor; sevgi, saygı ve selamlarımızı sunuyoruz.
— Nilgül Bulca

Bu sözlerle güne başlamak, içimde tarifsiz bir sevinç uyandırdı. Sanki her bir nota, daha söylenmeden ruhuma dokundu. Uzun zamandır yaptığımız hazırlıklar, provalarda dökülen emek, kimi zaman içimize çöken yorgunluk bile bu inancın yanında anlamlı bir huzura dönüştü. Koromuzun her bir üyesiyle, sazlarımızın sesiyle, Atik hocamızın rehberliğinde yine gönüllere dokunacak bir yola çıktığımızı bilmek; hem gurur veriyor, hem de içimi sıcak bir teşekkür duygusuyla dolduruyor.

Her prova günü sahneye yalnız sesimizi değil, içimizde taşıdığımız nice duyguyu da getiriyoruz aslında. Kimi zaman bir bakışta saklı kalan yorgunluk, kimi zaman bir notaya sığmayan sevinç… Hepimiz insanız; içimizde hem coşkun bir sevda, hem de sesimizi duyurabilme telaşı var. Bazen bir solonun hayaliyle, bazen takdir edilmenin sessiz arzusu ile çarpar kalbimiz. İnce bir kibir, hafif bir kıskançlık, ya da görmesinler diye içine sakladığımız kırılganlık… Hepsi bu büyük armoninin parçası. Yine de ilk nota havada yankılandığında bütün sesler aynı potada eriyor; hırslar susuyor, gönüller aynı ezgide buluşuyor. Çünkü koro dediğimiz şey sadece müzik değil; birlikte nefes almayı, birlikte susmayı ve insanlığın bütün hâlleriyle bir arada durmayı öğrenmektir.

Bazen düşünüyorum da, bizim koromuz da tıpkı Pir-i Lezzet’in gizli mutfağı gibi… Her bir ses, farklı bir baharat misali: kimi tarçın gibi sıcak, kimi karanfil gibi keskin; kimisi susam kadar sade ama vazgeçilmez. Atik hocamız ise adeta bir ‘pir-i musiki’; elindeki batonu tıpkı bir kepçe gibi kullanıyor, seslerimizi ağır ağır karıştırıyor. Fazla gurur bir yemeğin tuzunu kaçırır gibi, ölçüsüz hırs da uyumu bozabilir; o yüzden önce nefsimizi terbiye ediyoruz, sonra notaya dokunuyoruz. Bir bakışta kırılganlık, bir nefeste incelik, bir susuşta sabır pişiyor sanki. Ve eser başladığında; seslerimiz değil, gönüllerimiz birbirine karışıyor. İşte o an ortaya sadece bir şarkı değil, ruhu doyuran bir lezzet çıkıyor.

Sahnenin ışıkları henüz yanmamış olsa da kuliste hayat çoktan başlamıştır. Kimi işten apar topar yetişmiş, nefes nefese üzerindeki telaşı sahne kıyafetiyle değiştirmeye çalışıyor. Aynaların karşısında kadın koristler sessiz bir aceleyle makyajlarını tazeliyor; dudaklarına sürdükleri rujun ucunda hem yorgunluk hem sahne heyecanı parlıyor. Bir köşede erkek koristlerden biri siyah papyonuyla adeta küçük bir savaş veriyor, düğüm bir türlü hizasına gelmek bilmiyor. Diğer tarafta ise anı olsun diye fotoğraf çektirenler var; kahkahalar, fısıltıyla söylenen dualar, titreyen ellerle düzeltilen saçlar… Hepsi bir arada, bir sofranın öncesindeki hazırlık gibi: telaşlı ama sıcak, kusurlu ama gerçek.

Mikrofonlar öylesine hassastır ki, sahnenin sessizliğinde küçücük bir arı vızıltısını bile büyütüp duyurabilir. Bu yüzden perde arkasında konuşmalar fısıltıya dönüşür; kelimeler havada hafifçe süzülür. Son provada belirlenen sahne düzeni herkesçe ezberlenmiştir; kim kimin yanında duracaksa onu bir daha unutmamak gerekir. Ama işte o an, heyecanın ve telaşın birbirine karıştığı dakikalarda küçük bir karmaşa da kaçınılmaz olur. Birbirine seslenmeden yer arayanlar, yanlış tarafa yönelen adımlar, düşecek gibi olan bir papyon ya da çorabı kaçmış birinin tiz çığlığı… Bu düzeni yeniden sağlamak ise çoğu zaman derneğin eski ve tecrübeli üyelerine düşer. Bir bakışla, bir el işaretiyle sessizce her şeyi rayına oturturlar. Sahneye birkaç dakika kala, sessizlik, düzen ve nefes aynı hizaya gelir.

Koronun içinde kimsenin yüksek sesle dillendirmediği ama herkesin sezdiği ince bir hiyerarşi vardır. Bu düzen ne bir tabelada yazar ne de bir kâğıda dökülür; yılların emeği, sahnede duruşun ağırlığı ve müziğe verilen sadakatten doğar. En eski üyeler bir bakışıyla sessizliği sağlar, şefin sözünü yarım bıraktırmadan herkesin dikkatini toplar. Yeni gelenler önce dinlemeyi, sonra nefes almayı, en son da ses vermeyi öğrenir. Kimi sesler doğal olarak öne çıkar; kimisi ise arka sıralarda görünmez ama varlığıyla bütünlüğü tamamlar. Solistler, yılların saz arkadaşları, repertuvarı ezbere bilenler… Hepsi bu görünmez merdivenin farklı basamaklarındadır. Fakat eser başladığında bütün bu katmanlar silinir; yalnızca musiki kalır, insan sesinin hakikati kalır.


( Değerler - Hiyerarşi - Birbirinden Farklı Baharatlar başlıklı yazı çitlembik tarafından 24.10.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu