
Güneş omuzlarıma düşer sabahın ilk gülüşüyle,
Bir serin meltem dokunur alnıma —
Sanki dağların kalbinden gönderilmiş bir selam gibi.
Toprak kokar, ıslak ve diri,
Her çiçek kendi renginde dua eder yaşama.
Ben dinler, onları okurum
Rüzgârın her hecesinde bir “iyi ki” saklıdır.
Deniz çağırır beni maviliğine,
Kıyısında oturur, dalgaların sesinde kendimi bulurum.
Bir kuşun kanadına yüklenir umut,
Ve göğe bırakır beni — ağırlıksız, arınmış.
Ne geçmişin zinciriyim,
Ne yarının kaygısıyım artık;
Şimdi’nin tam ortasında,
Bir ağacın gövdesi kadar sakinim.
Kalbim, evrenin ritmine ayarlı bir tambur gibi
çalar,
Her vuruşunda yeniden doğarım.
Ve bilirim ki;
Yaşamak, bir mucizenin içinde nefes almaktır —
Sessiz, sade, sonsuz.
Toprak, dost gibidir — cömert, sabırlı, sıcak.
Avuçlarımda bir avuç huzur,
Kalbimde bin yıllık bir sevinç büyür.
Gökyüzü genişler, ben küçülmem ama derinleşirim;
Bulutlar geçer, her biri ayrı bir hayal taşır.
Ve ben anlarım:
Yaşamak, rüzgârın yönünü değil,
Esenliğini sevmektir.
…
Ga-041225