
Rüzgârın unuttuğu bir kelimeyim ben,
Yarılmış bir aynanın içinden doğan sesim.
Hayat —
kökü karanlıkta, yaprağı ışıktan bir sırdır.
Bir gün, dostluk giyindim üstüme,
Omzumda sabrın dikişleriyle.
Ama öğrendim:
Her tebessüm bir yemin değildir,
Bazı gözler, karanlığı taşır içinde —
adını sevgi sanırsın, oysa zehirdir.
Yine de yürüdüm,
Zemheri yelinde yanan bir gül gibi.
Çünkü yenilmek,
bazen yeniden başlamak kadar kutsaldır.
İhanet, pas tutmuş bir aynadır;
Baktığında kendini değil, gerçeği görürsün.
Ve hayat, hep oradadır:
Bir damla suyun içinde yankılanan
dağın sabrı, taşın duası,
ve insanın sönmeyen arayışıdır.
Ben, hâlâ yürüyorum külleri atlas yapan yolda,
Bir elimde umut, bir elimde yara.
Biliyorum:
Yaşamak —
her şeye rağmen, yeniden inanma cesaretidir.
...
Ga-041125