Batı Anadolu’daki diğer önemli bir beylik Saruhanoğulları’dır (1300-1410)113. Başkentleri Manisa olan beylik önceleri Germiyanoğulları’na bağlıydı. Yine ilk başlarda Germiyanoğulları’na bağlı olan Aydınoğulları ile birlikte Batı Anadolu’yu Cenevizliler, St. Jean Şövalyeleri ve Bizanslılara karşı korumakla görevlendirilmişlerdi. Saruhanoğulları’nın yayılım alanı yaklaşık eski Lidya bölgesiydi.  Aydınoğulları donanmasıyla ortak deniz seferleri yapıyorlardı. Nif’i (Kemalpaşa) de Saruhan Bey’in kardeşi Ali Paşa fethederek kendisine başkent yapmıştı.

            Saruhanoğulları Beyliği’nden dört melik 24, bir melik torunu 2, bir melik eşi 5, iki emir 3, iki saray mensubu 3, yirmi din adamı 23, bir ahi 1, iki tacir 2 olmak üzere 63 yapı inşa ettirmişlerdir. Yapıları arasında 7 cami, 10 mescit, 3 medrese, 1 imaret, 1 mevlevihane, 2 tekke, 23 zaviye, 2 hamam, 6 çeşme, 5 türbe ve 3 köprü sayılabilir. Zaviyelerin çokluğu özellikle dikkat çekicidir.

            1345 yılında vefat eden Saruhan Bey’in Türbesi tarihsizdir. Günümüze gelemeyen Zaviye’nin türbenin karşısında olduğu bilindiğinden, belki de bu kalıntı başka bir yapıya ait olabilir. Kesin yapım tarihi bilinmemesine karşın araştırmacılarca Saruhan Bey zamanına yerleştirilen altı yapıdan ikisi mescit (Kale ve Saruhan Bey), biri ahşap köprü (Gediz üzerindeki Saruhan Bey), üçü ise Çeşme’dir. Söz konusu yapılardan yalnız tek mekânlı Kale Mescidi ayaktadır.

            Saruhan Bey’in oğlu Fahreddin İlyas Bey’in (1345-62) bilinen tek yapı, Şubat 1363’te yaptırılmış olan Hacı İlyas Bey Mescidi’dir. Selçuklu geleneklerini tekrarlayan mescidin önemi, Saruhanoğulları döneminin ilk kitabeli yapısı olmasıdır.

Saruhanoğulları’nın en ünlü meliki, bazı kitabelerinde “sultan” ve “han” unvanlarını kullanmış ve oniki yapıya damgasını vurmuş İlyas Bey oğlu İshak Çelebi’dir (1363-88)

Kuşkusuz döneminin en önemli yapım etkinliği, altı yapıdan (cami, medrese, türbe, hamam ve iki çeşme) oluşan ve kale surları dışında Sipil dağı eteklerinde yer alan Ulu Cami Külliyesi’dir. Kitabesine göre Cami 1366-67 yılında İshak Çelebi tarafından yaptırılmıştır.  Caminin batısına bitişik Medrese, kitabesine göre 1378-79 yılında İshak Çelebi tarafından mimar Emet’e yaptırılmıştır. Selçuklu plan şemasını tekrarlayan yapı açık avlulu, iki katlı ve tek eyvanlıdır. Medresenin doğu kanadında, caminin batısında İshak Çelebi Türbesi yer alır.

Milli Park içerisindeki Mevlevihane de 1368-69 yılında İshak Çelebi tarafından mimar Emet’e yaptırılmıştır. Günümüze özgün durumunu koruyarak gelebilmiş en erken tarihli Beylikler dönemi mevlevihanesidir. Yapım tarihi bilinmeyen, ancak araştırmacılarca 14. yüzyıl sonlarına tarihlenen bir yapı topluluğu (mescit, hamam ve türbe) da İshak Çelebi’nin eşi Gülgün Hatun’a aittir. Bu yapılardan Dere Mescidi tek mekânlı ve üçgen kuşaklı bir kubbeyle örtülüdür. Dere Hamamı dört eyvanlı ve dört halvetli tiptedir. Gülgün Hatun (Yedikızlar) Türbesi ise batı-doğu doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Ayrıca Gülgün Hatun’un günümüze gelememiş bir Zaviye ve bir Çeşme yaptırttığı da bilinmektedir.

İshak Bey dönemi eserleri arasında ilginç bir türbe yer almaktadır. 1371 tarihli vakfiyesine göre tarihlendirilen Revak Sultan Türbesi’nin karşısında, günümüzde mevcut olmayan Halvetilere ait bir Zaviye’nin bulunduğu bilinmektedir.

Saruhanoğulları’nın son meliki olan Hızır Şah’ın (1388-90 ve 1402-10) beş yapısından hiç biri günümüze gelememiştir. Manisa dışındaki eserleri arasında bir Cami, bir İmaret, bir Medrese ve iki Zaviye bulunmaktaydı. Hassan adlı bir şairin Hızır Şah namına yazılmış bir kasidesi de bilinmektedir. Manisa Müzesi’ndeki kitabesine göre, ayakta olmayan Kirdeci Baba Mescidi 1392-93 tarihinde Kirdeci İsmail tarafından yaptırılmıştır. Yalnız Nasır-ı Tusî’nin Kitab-ı Bahnâme-i Şahî adlı eseri Selahaddin adlı bir kişi tarafından Saruhan Bey’in torunu Yakub Bey’in emriyle Farsça’dan Türkçe’ye çevrilmiştir.

 

MANİSA

 

Eski adı Sipylos (Sipil) olan Manisa dağının kuzey eteğinde Gediz nehrinin geçtiği ovanın kenarında denizden 50-70 m. yükseklikte yer alır. Şehir, Osmanlı döneminde XVI. yüzyıl sonlarına kadar hânedan mensubu şehzadelerin idarî tecrübe kazanmak üzere bulundukları siyasî merkez olarak dikkati çekmiştir. Manisa adının nereden geldiği hususu tartışmalıdır. Antik kaynaklarda Büyük Menderes nehri civarındaki Maiandros (Menderes) Magnesia’sından ayırt edilmek için buraya Magnesia ad Sipylum (Sipil Manisası) denmiştir. Magnesia zamanla Türk hâkimiyeti sırasında Mağnisiye, Mağnisa, Manisa şekline dönüşmüştür.

Eskiçağ’larda Batı Anadolu’nun Lydia/Lidya denilen kesiminde yer alan şehrin ne zaman ve nasıl kurulduğu bilinmemektedir.

1071’den itibaren Anadolu’ya giren Türkler’in Ege sahillerine kadar uzandığı bilinen akınlarında şehrin nasıl etkilendiği hakkında bilgi yoktur. Anadolu’nun Moğol nüfuzu altına girmesi sınır hattındaki diğer şehirler gibi Manisa’yı da etkiledi. Moğol baskısından kaçan Türkmen boyları Batı Anadolu bölgesine yığıldı ve 1280’lerden itibaren siyasî birlikler kurarak bölgedeki şehirleri ele geçirmeye başladı.

Bölgede faaliyet gösteren Saruhan Bey, 1305’e doğru etrafını ele geçirdiği şehri 1310’dan sonra 1314’e doğru uzun bir ablukanın ardından zaptetmeyi başardı. Manisa’nın fetih tarihi ve nasıl ele geçirildiği hakkında kaynaklarda bilgi yoktur. Halk arasındaki efsaneler Saruhan Bey’in Kırtık/Çaybaşı mevkiinden şehre girdiğini belirtir.

Saruhanoğulları’nın merkezi olarak gelişme gösteren Manisa ilk defa Yıldırım Bayezid’in 1389-1390 kışındaki askerî harekâtı sırasında Osmanlı idaresi altına alındı. Timur’un Yıldırım Bayezid’i yendiği Ankara Savaşı’ndan sonra yeniden Saruhanoğulları’nın idaresine girdi. Osmanlı idaresi ancak 1415 biraz önce tam olarak kurulabildi. Osmanlı hâkimiyetine girmesinin ardından şehrin karşı karşıya kaldığı ilk olay, Şeyh Bedreddin’in müridlerinden Torlak Kemal’in yakalanarak Manisa’da idam edilmesidir. (1416) Bunun ardından İzmir Beyi Cüneyd’in sebep olduğu karışıklıklardan etkilendi. II. Murad bölgede sükûneti sağladıktan sonra buraya idareci olarak oğlu Alâeddin’i gönderdi.  Manisa Şehzade sancağı olması sebebiyle taht mücadeleleri sırasında Manisa,  ilerleyen zamanlarda pek çok siyasi karışıklık yaşadı.

XV ve XVI. yüzyıllarda şehzadelerin Manisa’da ikametleri fizikî görünüşte etkili oldu; özellikle şehzadelerin yanında bulunanlar tarafından yaptırılan tarihî eserler zamanla çevrelerinde birer yerleşme alanının oluştuğu merkezlere dönüştü. Meselâ Kanûnî Sultan Süleyman’ın annesi Hafsa Sultan tarafından inşa ettirilen Sultâniye Külliyesi, etrafında yerleştirilen yirmi hâne ile bir iskân mahalli olmuştu.

 Saruhan Beyliği’nin merkezi olarak Manisa aynı zamanda kültürel faaliyetlerin yoğunlaştığı bir şehir hüviyeti kazandı. İbn Battûta’nın ifadeleri Manisa’da en azından bir medresenin bulunduğuna işaret eder. Daha sonra İshak Bey’in idaresi altında şehir onun inşa ettirdiği Ulucamisi, medresesi ve mevlevîhânesiyle kültürel alanda ilerleme kaydetmiş olmalıdır. Şehzadelerin ikametine ayrıldığı dönemde ise âdeta kültürel bir merkez haline geldi. Pek çok şair, edip, ilim adamı, mûsiki üstadı şehzadelerin yanında toplandı. Şehzade Korkut burada iken şöhretini duyduğu ilim ve sanat adamlarını yanına çağırıyordu. Ayrıca kalede yüzlerce ciltlik bir kütüphane oluşturmuştu. XVI. yüzyılın sonlarına kadar Manisa merkezli kültürel hareketlilik hızını kesmeden sürdü. Osmanlı tarihçisi Âlî Mustafa Efendi, coğrafyacı ve seyyah Âşık Mehmed bir süre burada kaldı. Derûnî Çelebi, Serîrî, Şühûdî, Câmî gibi şairler bu şehirde yetişti. Sonraki devirlerde yine isim yapmış Manisalı şair ve ilim adamına rastlanır. Yine şehirde bulunan ve burada yetişen devlet adamları da vardır (Lala Mustafa Paşa, Kara Üveys Paşa, Defterdar İbrâhim Çelebi, Mehmed Paşa gibi). XIX. yüzyıl sonlarında şehirde yirmi beş medrese, bir idâdî, iki rüşdiye, onu müslümanlara, ikisi Rum, ikisi Ermeni ve biri yahudilere ait on beş mektep bulunuyordu. Bu sıralarda birkaç kütüphanenin de faaliyet gösterdiği belirtilir.

Diyanet İşleri Başkanlığı’na ait 2002 yılı istatistiklerine göre Manisa’da il ve ilçe merkezlerinde 385, kasabalarda 181 ve köylerde 1010 olmak üzere toplam 1576 cami bulunmaktadır. İl merkezindeki cami sayısı yetmiş ikidir.

Manisa hem Saruhanoğulları beyliğinin merkezi hem de uzun yıllar şehzade sancaklığı yaptığı için külliye vb. vakıf eserleri yönünden oldukça zengindir.

 

Külliyeler:

Manisa Ulu Camii Külliyesi; Manisa’nın en eski külliyesidir. Saruhanlılar devrinde (1378-79) İshak Çelebi’nin Emet b. Osman’a yaptırdığı külliyede Cami, medrese, türbe, hamam ve çeşme bulunuyordu. İshak Çelebi’nin türbesi medrese avlusunun kuzeyinde yer alır.  Mevlevîhâne imaret olarak inşa edilmiş, sonraları fonksiyonu değiştirilmiş olmalıdır.

 

Hatuniye Külliyesi:

1490-91 tarihinde yapılan külliye cami, medrese, imaret ve mektep’ten oluşuyordu. 

 

Hafsa Sultan Külliyesi:

Cami, medrese, imaret, mektep, dârüşşifâ ve hankahtan oluşan Hafsa Sultan Külliyesi 1523’de inşa edilmiştir. Külliyeye Kanûnî Sultan Süleyman tarafından (1538-1539) dârüşşifâ ve hamam eklenmiştir.

 

Hüsrev Ağa Külliyesi:

Hüsrev Ağa’nın cami ve hamamdan oluşan külliyesinin cami kısmının inşa tarihi kubbe aleminde 1554-55 tarihi yazılıdır. Hamamın inşa tarihi 1558-1559’dur.

 

Murâdiye Külliyesi:

III. Murad tarafından yaptırılmıştır. 1583’te inşasına başlanan cami 1586’da tamamlanmış, külliyenin yapımı 1592-93’te bitirilmiştir.

 

Ali Bey Camii ve İmareti:

Timurtaş Paşaoğlu Ali Bey’in 1427-28’de inşa ettirdiği Ali Bey Camii ve İmareti 1570-71’deki tâdilâtla cuma namazı kılınmasına uygun hale getirilmiş, son onarımı 1978’de yapılmıştır.

 

Camiler

Çaşnigîr Sinan Bey Camii

1474’de yaptırılmıştır. Minaresi doğuda, camiye bu yönden bitişik kütüphane ile cami arasındadır.

 

Attar Hoca Camii

Kurtuluş Savaşı yıllarında yanınca 1926’da eskisinden farklı biçimde yapılmış, son tamirlerde de şimdiki şeklini almıştır.

İvaz Paşa Camii

1484 tarihlidir.

 

Lala Paşa Camii

İnşa tarihinin ebcedle 1569-70 olduğu anlaşılan Hacı Mehmed Bey yaptırmıştır.

 

Alaybey Camii:

Ferhad Ağa tarafından 1571-72 tarihlerinde inşa ettirilmiştir.

 

Derviş Ali Camii:

Aslı XV. yüzyıla ait olan, fakat geçirdiği yangından sonra 1894’te yerine yenisi inşa edilen Derviş Ali Camii de bir önceki yapının plan ve mimari özelliklerini gösterir.

 

Serabad Camii

1649 tarihli Serâbâd Camii kırma çatılı bir yapıysa da esası kubbeli olmalıdır. Geometrik desenli tuğla örgülü minaresi dışında mimari özelliklerini yitirmiştir.

 

Arpaalanı Camii

Defterdar Mahmud Efendi yaptırmıştır.

 

Hacı Mahmud Camii:

Velioğlu Camii (Hacı Mahmud Camii).

 

Mütesellim Camii:

10 Şubat 1790 tarihli vakfiyesinden anlaşıldığına göre yıkılan bir yapının yerine Hacı Mehmed Ağa’nın inşa ettirdiği Mütesellim Camii’nin bitişiğinde dershane, on iki hücreli medrese ve çeşme bulunuyordu.

 

XIX. yüzyıla ait Karaosmanoğlu Yetim Ahmed Ağa’nın yaptırdığı cami de yok olmuştur.

 

Mescidler. 

 

İlyas Bey Mescidi:

Kitâbesinden anlaşıldığına göre Şubat 1363 ortalarında yapılmıştır.

 

Hacet Mescidi:

Sur içindeki Hâcet Mescidi Saruhanlılar dönemine aittir.

 

Hâki Baba Mescidi:

 

Kirdeci Mescidi

Ortadan kalkan Kirdeci Mescidi, Manisa Müzesi’ndeki kitâbesine göre 1393’te İbrâhimoğlu İsmâil tarafından yaptırılmıştır.

 

Gurhane Mescidi

Saruhanlılar devrine ait Gûrhâne Mescidi’nin yeri ve yapım tarihi bilinmemektedir.

 

Göktaşlı Mescidi

Manisa’da Osmanlı dönemine ait tarihi bilinen en eski mescid Göktaşlı Mescidi’dir.  1493-94’de inşa edilen yapı 1630-31’de cami haline getirilmiştir.

 

İbrahim Çelebi Camii

İbrâhim Çelebi’nin yaptırdığı mescid ve medrese cümle kapısı üzerindeki kitâbeye göre 1549 tarihlidir.

 

Molla Şaban Camii:

Molla Şâban Camii ve Mektebi XVI. yüzyıla aittir. Cami 1964’te yıktırılmıştır, mektep ise harap durumdadır.

 

Taşçılar Mescidi

İnşa tarihi bilinmemektedir.

 

Ayn Ali Mescidi

Ayn Ali Mescidi üç kubbeli son cemaat yeri, sekizgen kasnaklı tek kubbeli harimiyle taş ve tuğladan inşa edilmiş bir yapıdır.

 

Nişancı Paşa Mescidi

Nişancı Paşa Mescidi enlemesine dikdörtgen planlı bir yapıdır.

 

Hacı Yahya Mescidi

Hacı Yahyâ Mescidi 1474’te yaptırılmıştır.

 

Emir Çavuş Mescidi

Emîr Çavuş Mescidi dikdörtgen planlı, meyilli çatıyla örtülü küçük bir yapıdır. XIX. yüzyıl sonlarındaki onarımla özgün şeklini yitiren mescidin kuzeybatı köşesinde bodur gövdeli minare bulunur.

 

Mektep ve Medreseler. Şehzadeler şehri olduğundan Manisa’nın eğitimle ilgili yapıları çoktur. Külliyelerin parçası durumundakiler hariç şehirde mevcut en eski ve âbidevî medrese Sinan Bey’in XV. yüzyılda yaptırdığı binadır. Avlunun doğu ve batı kanatlarında beşerden on derslik yer alır. Veled Bey’in XV. yüzyılda inşa ettirdiği Hindistanî Medresesi kare planlıdır. Yâkub Ağa Sıbyan Mektebi’ni (Kurşunlu Mektep) Kızlarağası Yâkub Ağa 1572-73’de yaptırmıştır. Ferhad Ağa Sıbyan Mektebi, Fahrünnisâ Dilşikâr Hatun tarafından kocası Ferhad Ağa’nın yaptırdığı camiye bitişik olarak inşa edilmiştir. Veysî Çelebi’nin XVI. yüzyılda yaptırdığı Çapraz-ı Sagīr Mektebi önceki mekteplerin planlarını tekrarlamakta olup gördüğü tamiratlarla mimari kimliğini yitirmiştir. XVII. yüzyılın Manisa kadılarından Molla Şâban’ın inşa ettirdiği cami yola gitmiş, yakınındaki sıbyan mektebi harap vaziyette günümüze ulaşmıştır. XVIII. yüzyıla ait Hacı Mustafa Ağa Sıbyan Mektebi enine dikdörtgen planlı bir yapıdır.

 

 

Kütüphaneler. Şehrin müstakil kütüphanelerinden Çaşnigîr Camii yanındaki, Karaosmanoğlu Hacı Eyüb Ağa tarafından inşa edilen Çaşnigîr Kütüphanesi 1831-32 tarihlidir. Camiye bitişik bir başka kütüphane yine Karaosmanoğulları’ndan Hacı Osman Ağa’nın Nişancı Paşa Kütüphanesi idi. 1789 tarihli yapı altıgen planlı, kubbeli küçük bir yapıydı. Çatalcami bitişiğindeki kütüphane ise camiye eklenmiştir. Sekizgen planlı, kubbeli, kesme taştan inşa edilen Demirci Mahmud Çelebi Kütüphanesi 1862-63 tarihlidir.

 

Tekkeler. XIV. yüzyıla ait Vakvak Tekkesi-Türbesi kesme taş ve tuğladan yapılmış kare planlı bir yapıdır. Hacı Hüseyin’in XVI. yüzyılda inşa ettirdiği Kabak Tekkesi kare planlı, üzerinde kasnaklı kubbe bulunan küçük bir yapıdır. İbrâhim Seydî’nin XVII. yüzyılda yaptırdığı Seyyid Hoca Tekkesi harap durumdadır. Hacı Mehmed Efendi’nin yaptırdığı Nakşibendî Tekkesi hakkında fazla bilgi yoktur. Günümüze ulaşmayan yapı XVIII. yüzyıl sonlarına ait olmalıdır.

 

Türbeler. Murâdiye Camii’nin batısındaki meydanda bulunan türbenin Saruhan Bey’e ait olduğu ve 1345-46 yapıldığı kabul edilir. Yapının kuzeydoğu köşesindeki izler bu türbeyle tekke veya mescidin bağlantılı olabileceği hususunda fikir verir. Yedi Kızlar Türbesi (XIV. yüzyıl) dikdörtgen planlı, kaba taş ve tuğladan inşa edilmiştir. Revak Sultan Türbesi, düzgün taş ve tuğladan kaliteli bir işçilikle inşa edilmiş olup tarihi belli değildir. Horasan pîrlerinden olan Revak Sultan Halvetî şeyhidir. Yirmiiki Sultanlar Türbesi kesme taştan yapılmış olup sekizgen planlıdır. Ayn Ali Türbesi altıgen planlı, üstü kubbeyle örtülü bölümle buna güneyden bitişik, meyilli çatıyla örtülü giriş mekânından ibarettir. Şeyh Terzi Ahmed Efendi Türbesi kare planlı bir yapıdır. XVII. yüzyıla ait olan yapı moloz taştan inşa edilmiş olup kapısı doğu cephesindedir. Kare planlı ve tek kubbeli bir başka türbe Tezveren Dede Türbesi’dir. Hüsrev Ağa Camii 1615 tarihlidir ve hazîresinde anonim bir açık türbe bulunur.

 

Bedesten ve Hanlar. Rum Mehmed Paşa Bedesteni kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı bir yapıdır.

 

Hamamlar. Mahalle hamamlarından Saruhanlılar dönemine ait Gülgûn Hatun Hamamı sıcaklık bölümü haçvari planlı, dört köşesinde halvetleri bulunan klasik tipte bir yapıdır. Bir bölümü yıkık olan soyunmalık kısmı aydınlık fenerli büyük bir kubbeye sahipti. Buradan geçitle ulaşılan kubbeli ılıklık bir yandan usturalığa, diğer kapıyla sıcaklığa açılır. XV. yüzyıla ait Alaca Hamam çifte hamam olarak düzenlenmiştir. Soyunmalığı kare planlı olup üzeri kubbe ile örtülüdür. Tonoz örtülü küçük ılıklık, ortasında bir göbek taşı bulunan sıcaklık, güneyinde simetrik planlı halvetler ve su haznesinden oluşmaktadır. Dârüssaâde Ağası Yâkut Ağa’nın yaptırdığı, Cumhuriyet Hamamı denilen yapı 1574 yılına ait bir çifte hamamdır. Soyunmalıkları kare planlı ve ortaları şadırvanlı, sıcaklıkları ise kubbe ve tonozlarla örtülüdür. İvaz Paşa Vakfı Karaköy Hamamı, Bizans başlıklı üç sütuna dayanan sivri kemerleriyle revaklı bir giriş cephesine sahiptir.

Çeşmeler. Evliya Çelebi’nin şehirde olduğunu bildirdiği 3000 çeşmeden çok azı günümüze kadar gelebilmiştir. Kitâbeli en eski çeşme 1587 tarihli Pîr Nefes Çeşmesi’dir. Arpaalanı Camii’nin köşesindeki bu çeşme kesme taştan yapılmıştır. Sivri kemerli bir niş içinde mermer ayna taşıyla üzerinde kitâbe yer alır. 1762-63 tarihli Derviş Hasan Çeşmesi, Yerhasanlar Camii’nin hazîre duvarına komşudur. Altı satırlık kitâbesi ve ayna taşı sivri kemerli niş içine alınmıştır. 1790-91 tarihli Karaosmanoğlu Hacı Pulat Mehmed Ağa Çeşmesi çift cephelidir. 1799 tarihli Taşçılar Mescidi Çeşmesi, Çarşı Camii’nin duvarına bitişik olarak yapılmıştır. Kemeri içinde bitkisel bezemeler ve ibrik-maşrapa tasviri olan kabartmalar görülür. Süleyman Paşa’nın 1809’da yaptırdığı empire çeşme yuvarlak kemerli üç sağır niş ve arkasındaki hazneden ibarettir. Süleyman Paşa’nın Manisa’daki diğer çeşmesi Molla Şâban Mescidi duvarına bitişikti. Önceki çeşmeyle aynı kaynaktan beslenen ve kitâbe metni diğerinin aynı olan bu çeşme günümüze ulaşmamıştır. Vakvak Tekkesi’ne bitişik çeşme şehrin günümüze gelen en eski çeşmesi olmalıdır. Tek kemerli basit çeşmelerden bazıları Ulucami, Dokur, Derdiler, Serâbâd, Lala Paşa Camii, Dere Mahallesi ve Mısıroğlu çeşmeleridir. XV. yüzyıla ait Kaval Çeşme ayna taşına gömülü pâyeciklerle barok tarzda yenilenmiştir. Murâdiye Külliyesi çeşmeleri klasik tarzdadır. Dereboyu’ndaki Anonim Çeşme ve Saat Kulesi önündeki çeşmenin ayna taşlarında zarif süslemeler görülür. Bedesten kapısı yanındaki çeşme Batı zevkini yansıtır. Saruhan Bey parkının ortasında yekpâre mermerden yapılmış selsebilli çeşme ise XIX. yüzyıl sonlarının özelliklerini taşır. Çaşnigîr Camii’nin abdest muslukları üzerindeki 1910 tarihli kitâbeden Karaosmanoğlu Hacı Mahmud Bey’in eşi Cemile Hanım’ın Manisa’da bir sebil yaptırdığı anlaşılır. Karaosmanoğulları’ndan Hacı Osman Ağa’nın Nişancı Paşa mahallesindeki sokağına ve hanının içine birer çeşme inşa ettirdiği vakfiyelerinden anlaşılmaktadır. Hacı Ahmed Ağa’nın eşi Zeliha Hanım’ın 1919-20 tarihli vakfiyesinde bu zatın Manisa’da bir sebil yaptırdığı kayıtlıdır. FERİDUN EMECEN ENİS KARAKAYA

 

( Saruhanoğulları- Manisa başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 5.11.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu