BALIKESİR'DE BİR KADIN
Mahşerin Dört Atlısı
H. Çiğdem Deniz
18 Kasım 2025
Dün koroya doğru yürürken, Ebru’nun hediye ettiği Orhan Pamuk kitabı avuçlarımda, kulağımda birbirinden güzel eserlerin yankısı vardı. İçimde adı konmayan, sessizce tomurcuklanan bir sevinç taşıyordum. Öğle molasında Ebru’yla ettiğimiz sohbet, içime serin bir rüzgâr gibi doldu; ferahlığımı çevrem bile sezmiş olmalı. Yine de orada her birimizin baktığı yön başkaydı: Kiminin yüzünde düşüncenin gölgesi, kiminin sesinde içten bir sıcaklık… Sanki herkes kendi sessiz âlemini yanında getiriyor, aynı çatı altında farklı dünyalarla buluşuyordu.
Çalışma devam ederken Nilgül ablamın bir anda başı döndü. Yılların samimiyeti, beni “hocam” kelimesinin çizdiği dairenin çok ötesine taşıyalı uzun zaman olmuştu. Ders ansızın durdu. O, bir sandalyeye oturup derin bir nefes aldı; göğsü kendi ritmini yeniden arar gibiydi. Ve ne tuhaftır, sesler sustu ama aramızdaki bağ daha çok duyuldu. Bir süre sonra toparlanıp aynı enerjiyle ayağa kalktı. O an fark ettim ki, psikolojide sözü edilen “mahşerin dört atlısı” bizim koro kapısından içeri adım bile atamamıştı.
Eleştiri yoktu mesela…
Yerine gözlerde tedirgin bir merak ve sessiz bir destek vardı.
Aşağılama hiç yoktu.
Hepimizin farklı yönlere bakması bir çatışmanın değil, çoğulluğun zarif bir kanıtıydı.
Kimse kimsenin sesini, duruşunu, bakışını küçümsemedi.
Savunmacılık da yoktu.
Kimse kendisini ispatlamaya çalışmadı; herkes “olanı” olduğu gibi kabul etti.
Sanki hava, söze ihtiyaç duymayan bir anlayışla doluydu.
Ve en çok da duvar örülmedi.
Kimse kendi içine çekilmedi, sessizliğini sur gibi yükseltmedi.
Üzüntüsünü de, kırgınlığını da birbirine yaslayarak taşıyan insanların yanındaydım.
Sanki koro, seslerden çok kalplerin bir araya gelip nefes tuttuğu bir yerdi dün.
Akşama yeniden bir çalışma olacağı için eve dönmedim.
Kimi günler insan, bir topluluğun içinde kendisini en çok nerede bulduğunu apaçık anlar ya…
Dün benim için öyle bir gündü.
Mahşerin atlıları kapıda beklese bile içeri adım atamadı; çünkü içeride sevgiyle örülmüş görünmez bir halka vardı.
Biz birbirimize iyi geldik…
Belki de asıl şifa dediğimiz tam olarak buydu.
(
Mahşerin Dört Atlısı başlıklı yazı
çitlembik tarafından
18.11.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.