Ölüm, bazen kapıdan giren bir yabancı gibi değil de, odanın sessiz bir köşesinde oturan bir hatırlatıcı gibidir. Varlığı ürkütmez artık; sadece insanın ömrüne daha dikkatli bakmasını sağlar. Ölüm yaklaştıkça, hayatın her ayrıntısı daha anlamlı hale gelir. Belki de yaşayanın asıl keşfi tam da budur.

Sabahın ilk ışığı perde arasından süzülürken, o ışık artık sıradan bir günün habercisi değildir. Yüzüne değen sıcaklık, “Bugün de buradayım” diye fısıldayan küçük bir mucizedir. Kahvenin buharı, battaniyenin yumuşaklığı, pencere kenarındaki çiçeğin kokusu… Eskiden fark edilmeyen her şey şimdi insanın içini ısıtan birer nimete dönüşür.

Hayata tutunmak bazen büyük sözlerle olmaz. Bazen bir yudum suyun boğazdan geçişini hissetmektir, bazen uzaktan gelen bir çocuk gülüşüne kulak vermektir. Bazen de kendine küçük bir söz vermektir:
“Bugün de güzel bir şey göreceğim.”

Ölümün gölgesi, geleceği silikleştirmez; tam tersine, insanı yarına dair küçük bağlar kurmaya çağırır. Yarım kalmış bir örgünün sıradaki ilmeği, baharda ekilecek bir fide, yıllardır gönderilmeyen bir mektup… Bunların hepsi, “Ben hâlâ yaşamın içindeyim” demenin başka bir yoludur.

İnsanın asıl yolculuğu ise içindedir. Yaklaşan son, insanı geçmişiyle barıştırır. Söylenemeyen sözler dudaklara gelir; eksik kalan teşekkürler sessizce tamamlanır. En önemlisi, insan kendini affetmeyi öğrenir. Çünkü yaşamın sonunda yüklerin değil, hafifliğin kıymeti anlaşılır.

O yüzden artık mesele “Ne kadar yaşayacağım?” değil,
“Geride nasıl bir iz bırakacağım?” olur.

Hayatın son günleri karanlık olmak zorunda değildir. Bazen en sade anlarda bile ışık vardır: Birinin elini tutmak, bir tebessümü paylaşmak, sessizce bir duaya durmak… Tüm bunlar insanın ruhunu ayakta tutan küçük ama derin dokunuşlardır.

Ve insan, o son rüzgâr esip geçerken bile, kırılgan bir dal değil; kökleri toprağa sıkı sıkıya tutunan bir hayat ağacı gibidir. Eğilir belki, ama kopmaz. Çünkü yaşama tutunmak, aslında varoluşun kendi güzelliğini son kez onurlandırmasıdır.

Bu da en sessiz ama en güçlü zaferdir.

Kamil Erbil

 

 

( Yaşama Tutunmak başlıklı yazı kamil-erbil tarafından 20.11.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu