Yalan ihbar aldım işte gecenin künefe
tadı siyahında ben kazandibi tadı alırken her gecenin de ayrı tadı ve kokusu
varken.
Mürebbiyeler yetiştirmedi beni lakin
bir ananın bir babanın tek oğlu olduğumu da saklayacak değilim hani gerçi on
yaşıma kadar etek giydirdiler bana gelin görün ki ben de pek bir kanıksadım o
savruk eteklerimi.
Dünün düşüyle yattım yatağıma.
Gecenin de gazını alıp çıktım mı
gökyüzü denen sahaya.
Esefle yad edildiğim ne yok ki? Önce
amcamlar sonra kuzenlerim bir de Alamancı akrabalarımız gerçi giden gittiği ile
kalıyor ama naylon fatura misali içimin kabarık aksanı ve evrak düzeni.
Bir batında kaç doğduysak ve laf
aramızda benden beş dakika evvel doğup da ben başımı çıkarana kadar yaşadığına
mı yansın doktorlar yoksa benim doğup da sağ
kaldığıma mı şükretsin annemler?
Huyum kurusun…deme hakkı yok ne de
olsa huysuzluğum babadan miras.
Göbek bağımı kesip de kim bilir
nereye gömdüler? Ah, bir de ablamın ismini vermeselerdi ya? Abla dediğim de
benden beş dakika evvel doğup çabucak kayıp giden yıldız gibi diğer ablalarımın
yanına göç eden rahmetli Nuran-hay, canı çıkası seni-elbette kendimi adımı
söylemeyi de unutmadım Nuran derken.
‘’Nuran, seni gidi yaramaz oğlan,
yine rujumu alıp sürüyorsun, değil mi gizli gizli?’’
Eh, hal böyle olunca: gelsin etekler
gitsin şallar.
Ömür böyle mi geçer?
Geçmez elbette ne de olsa sünnet
olacağım gün yaklaşmakta.
Aşkla istirham ederim ki; benden
güzel sünnet çocuğu olmaz tabii ki yaş kemale ermeden. Ha bugün ha yarın
derken, on ikiye basmayım mı?
Aldı bizimkileri bir korku.
‘’Artık havasından geçilmez Nuran’ın.
Yoksa yatılı okula mı versek?’’
Hadi, bu da nereden çıktı? Hem gidip
geldiğimiz yetmiyor mu kız meslek okuluna?
Kız meslek okulu dediğime de bakmayın
hani. Semtteki tüm oğlan çocukları oraya kayıtlı ne de olsa semtteki tek devlet
okulu hem üstelik karma da gerçi kim takıyorsa beni erkekten ama?
Sözcüklerle oynanmaz.
Erkek çocukları ile ise hiç oynanmaz.
‘’Pişt, ne yapıyorsun bakayım? Çek
bakayım elini oradan. Bana bak kardeş, bu Nuran’ı bir okuyup üfletmenin zamanı
gelmedi mi ha komşu?’’
Dediğine bakmayın Naciye kadının ne
de olsa oğlu iki ay evvel çürük raporu aldı. Artık ne diye sormuyorsak da az
çok tahmin ediyoruz.
‘’Ah, benim asil oğlum. Kuzucuğum.
Kız gibi yetişirdik onu. Narin, kırılgan hem evin tek k…şey oğlu. Ne derlerse
desinler aslanlar gibi de iki ay askerliğini yaptı gerçi sağlık kontrolünden
geçirilirken…şey, astımı var da. Bir de menenjit yok yok sürmenaj mıydı? Ay,
artık neyse. Hem şimdi iş bakıyor.’’
‘’Bizim Melahat de çırak arıyordu.
Hah, ne dersin abla?’’
‘’Açtırma bayramlık ağzımı. Ne işi
olur oğlumun onca kadın içerisinde. Vallahi taş düşer başımıza. Gerçi…sahi, ne
kadardı maaşı Melahat’ın kızlara verdiği? Ay, neyse ben kalkayım, adam gelmeden
gideyim de eve sobayı yakayım.’’
Hal böyle oldu mu pek de zararı yok
hani kadın kısmıyla takılmaya en azından bilek güreşi yapıp ayıp, ayıp şeyler
konuşmuyorlar. Malum kadın sorunları; malum günleri; malum senli benli
muhabbetler.
Kız meslek lisesine gidiyorsak da
öğretmenlerimiz de cengaver gibi hani. Hele ki beden hocamız yok mu? Asuman
Hanım. Delifişek kadın hep de demez mi: ‘’Ben bu dünyaya ters geldim.’’
Artık düzü nasıl olacaksa?
Ya da düze nasıl çıkacaksak?
Dümdüz gidiyoruz işte. Arkamıza
bakmadan ve şerit değiştirmeden gidiyoruz bir de içimize düşmeseler ya…kim mi?
Bakkal Mucittin ile Kasap Ekrem.
Her okul dönüşü burkar da burkar
bıyıklarını ne zaman beni görse.
‘’Nasılsın sultanım?’’
Önce arkama bakardım bir gelen var da
onu mu çağırıyor diye?
Şimdilerde ben de aynı içtenlikle
cevabımı veriyorum ve her ne hikmetse elimi en azından iki kilo kuzu pirzola
tutuşturuyor.
Gerçi annem önce çok garipsedi ama…ne
de olsa bayramdan bayrama et giriyor kursağımıza şimdi ise nerede ise gün
aşırı.
Kadınlar matinesi nedir duymuşluğum
var da görmüşlüğüm yok. Çok şükür o da nasip oldu sonra bir geldik eve, babam
kıyamet koparıyor. Adam iyice işkillenmiş hani sonra da bizi sıra dayağından
geçirdi.
O gün bu gün kadınlar gününün lafını
bile demez olduk.
Ve babam diretti de diretti:
‘’Buraya kadar bre. Bu çocuğu sünnet
ettirmenin zamanı geldi de geçiyor ondan sonra da bir hayırlı kısmet bulduk
mu.’’
Anamla babam birbirine girdi o gece
ve sabahına babama inme indi.
Tabii ki sünnet hak getire. Artık eve
giren tek maaş da sonlandı mı…
Artık kaş göz işareti ile anlaşıyoruz
babamla. Doktorun demesine göre de çok ömrü kalmamış. Bu durumda okuldan
aldılar kaydımı. Ve anamın ak sütü gibi helal de biri işe girdim gerçi karın
tokluğuna ama…en azından gün aşırı et yiyoruz.
Babamın ruhu duysa kalan vücuduna da
inme iner. Bu yüzden ona bir şey demiyoruz anamla. Ben okula gider gibi gözetip
iş yerime gidiyorum derken bir şube daha açtı benim patron ve adını da Nuran
Kasap koydu gerçi başka semtte iş yerim ama…bir de daire tuttu bana ne de olsa
artık genç adammışım ben ve gelip gidenim olurmuş. Şimdi Cihangir’de oturuyorum
ve elit halkına hizmet veriyorum. Sırada da güzellik salonu var üstelik
müdavimi olduğum Kuaför Melahat’a da rakip geliyor gerçi onun boyunu aşar böyle
bir yerin değil içine girmek kapısından geçmek ama…
Anam da kapısını yapıyor komşularına
ne de olsa evlenme çağında artık onun biricik Nuran’ı gerçi babamın kırkının
çıkmasını bekliyoruz ama.
Dün kabristana gittim ve bir avuç tuz
ruhu serptim rahmetli ikizimin kabrine. Gerçi dua mı edeyim beddua mı okuyayım,
bilemedim ama. Ve fısıldadım da mezar taşına:
‘’Senin hayatını yaşamaktan hayatım
piç oldu, be Nuran Abla.’’