KARAHANLILAR
DÖNEMİ DÂRU'L-MERDÂ HASTANESİ, VAKFİYESİ
Karahanlılar döneminde Ebú Reyyân Muhammed b. Ahmed el-Bîrûnî (Ö. 1061), Ebû Ali
el-Hüseyin b. Abdillah b. Ali b. İbni
Sînâ (Ö.1037), Ebu'l-Mecid b. Ebi'l-Hakem, Ubeydullah b. El- Muzaffer b.
Abdullah el-Bahîlî (Ö.1106) gibi
meşhur hekimler yetiştirmişlerdir. İbni Sînâ, Kur'ân-ı Kerim'den ve
Peygamberimizin Hadis-i Şeriflerinden aldıkları ilhâmla, ilk defa mikrobu tespit
etmiştir. Ayrıca Türk hükümdarların ilme ve tıp ilim adamlarına çok büyük değer
ve önem vermeleri nedeniyle de, Türk ilim adamları, tıp sahasındaki
çalışmalarını daha çok yoğunlaştırarak devam etmişlerdir. Bundan başka
Türklerin bulunduğu bölgenin, coğrafî bakından çok yağış alan bir bölge olması
nedeni ile, tıpta kullanılan çeşitli tıbbî bitkilerin çok olmasının etkisi de
çok olmuştur. Bu nedenle de Türkler, sevabı sonsuza kadar devam edecek olan "Sadaka-i Câriye" olarak,
hayır kurumları olan hastahaneler inşa
etmişlerdir.
İslâmiyet'in tıp ilmine ve
insan sağlığına verdiği çok büyük önem sonucunda, Müslüman Türkler, tıp ilmi
sahasında çok ileriye gitmişlerdir. Karluk Devleti değişiklik geçirerek aynı
zamanda ilk Türk İslâm devleti olan Karahanlılara dönüştü.
Müslüman Türkler,
Karahanlılar döneminde mûsikî'nin insan sağlığı üzerindeki etkisi konusunda
başarılı çalışmalar yapmışlardı. Meşhur Türk Hekim Ebû Nasr Muhammed b.Tahran
b.Uzluğ el-Fârâbî (ö.950) gibi Türk dehaları, musikî’de hangi makamın hangi
hastalığa iyi geldiğini tespit etmişlerdir.
Meşhur hekimlerden
Ebu'l-Mecid b. Ebi'l-Hakem, Ubeydullah b. El-Muzaffer b. Abdullah el-Bahîlî
(ö.1106), Musikî ilmini bilir ve ud çalardı. Türk Hükümdar
Melikü'l-Âdil Nureddin Mahmud b. Zengi
Atabeg tarafından 1154
yılında Şam ve Halep'de yaptırılan
Bîmâristân-ı Kebir isimli Hastahanesi'nde, musikî ile tedavi konusunda ders vermişti.
Karahanlılar Devleti 10. yüzyılın ortalarında
Abdulkerim Buğra Han'ın (1055) İslamiyeti kabul edişi ile birlikte, İslâmiyet
bu devletin resmî dinî olmuştur. Karahanlı şehirleri: Mâverâunnehir, Karahocu, Beşbalık, Uyguristan, Hoten, Kaşgar,
Almalık, Kayahk, Semerkant, Ceyhun
ve Buhara'dır. Karahanlı
Devleti Doğu Karahanlılar ve Batı Karahanlılar Devleti olmak özere ikiye ayrılmıştır.
Aynuddevle Muhammed b. Nasr,
Batı
Karahanlılarm büyük Kağanı oldu ve
Özkent'te otururdu. Yardımcı kağanı olan kardeşi Tamgaç Han
İbrahim ise Semerkant' ta
oturup Mâveraunnehir'i idare ediyordu. Aynüddevle'nin (ö.1052) yılında
ölümünden sonra, Aynüddevle Muhammed
b. Nasr'ın oğulları Ahmed ile Abbas'ın
çocukları olmadığı için, Tamgaç Han İbrahim b. Nasr'ın soyu ile devam etti.
BüyükTamgaç Han İbrahim b. Nasr (1052-1068),
İslâm Tarihi kaynaklarında âdil ve dindar bir hükümdar olarak tanınmaktadır. Devlete ait kararları bizzat kaleme
aldığı, fukahâdan izin almadan yeni vergiler ihdas etmediği kaydedilmektedir. Tamgaç Han İbrahim Semerkant' ta medrese ve hastahane yaptırmış
ve bir de bu hastahane için vakfiye düzenlettirmiştir.
Karahanlı Türk hükümdar Tamgaç Buğra Karahan b. İshak İbrahim b. Nasr tarafından, 07 Haziran 1066 tarihinde, Semerkant' ın Suğut Çarşısı'ında Dâru'l-Merdâ adı da verilen bir hastahane inşa ettirmiştir. Tamgaç Buğrâ Karahan'm günümüze kadar gelebilen, bu Arapça Hastahane Vakfiyesi 1066 tarihlidir.
Semerkantlı Kadı İsmail oğlu
Ebû Mansur’un kaleme aldığı vakfiyeye göre Tamgaç Buğrâ Hakan Yusuf oğlu Ebû
İshak İbrahim’in 7 Haziran 1066’da Semerkant'ta yaptırdığı hastahane şu
bölümlerden teşekkül etmişti: l. Dâru'l-Merdâ Hastahanesi, 2.Tıp Fakültesi
Medresesi, 3. Hastahane Câmii, 4. Kur'ân-ı Kerim öğrenimi ve ilmî araştırmalar
yapılmak için kütüphane, 5.Kurrâ'nın, Kurân-ı Kerim okuması ve halkın Kur'ân-ı
Kerim okumaları için edeb öğretmenine (eğitim uzmanına) mahsus birderslik.
Hastahane, kimsesiz, yardıma
muhtaç, garip, ümitsiz hastalar, perişanlar, yoksullar ve âcizlerin, hiçbir din
ve mezhep farkı gözetmeksizin tedâvi olması için vakfedilmişti.
HASTAHANE BÜTÇESİ
Karahanlı Hükümdarı Tamgaç Buğra Karahan tarafından
kurulan bu hastahane, islâm Vakıf Hukuku esasına dayanıyor ve hastahane
giderleri de hastahaneye yapılan geniş vakıf gelirlerinden karşılanıyordu.
Hastahane için ayrılan bu vakıf gelirleri 100 (yüz) hisseye bölünmüştü.
15
hissesi, hastahane'nin bakımı için,
15
hissesi, hastahaneye yatırılan hastaların yiyeceği için,
8
hissesi, hastalara verilecek çorbaların eti için,
10
hissesi, hastaları sürekli ve geciktirmeksizin tedavi etmekle görevliye yıllık
ücret için,
2
hissesi, hastalardan kan almakla görevli Hemşire (Kıbâle) için,
5
Hissesi, kış ve yaz sabah ve akşam ihtiyaca göre yakacak ve mutfağın odunu
için,
3
Hissesi, namaz vakitleri ve dinî görevlilere imam ve müezzin için,
3
Hissesi; hastahanede ölenlerin defin işlemi için,
5
Hissesi, hastahanenin temizlik bakımı, hastahane câmii'nin temizliği ve orada
olan toplantıların düzeni ve usûle uygun biçimde ihmal edilmeksizin kandilleri
yakacak hizmetli için,
3
hissesi, tuz, soğan, gelişi güzel koku verecek baharat için vakıf payı olarak
tahsis edilmişti.
Kimsesizler, Yardıma Muhtaçlar, Garipler, Ümitsiz
Hastalar, Perişanlar (Acil Hastalar) Yoksullar, Aciz ve Yaşlılar için
vakfedilen hastahane’de Doktorlar, Kan almak için kadın hemşire, Hizmetçiler
(Hemşireler) Aşçılar, Us (akıl hastaları için) Kurrâ ve hafızlar, cami
görevlileri sayıları belirlenmişti. (Hastahanenin bakımı, hastahanede
kalanların gereksinmelerinin giderilmesi, bilim adamları (doktor) tarafından
uygulanan ilaçlar, hastahanede görevlendirilmiş kimselerin bakımı, doktorlar,
kan alanlar, hizmetçiler, aşçılar, us için, hastaların yiyecek ve içecek
masrafları için, hastahanede kaldıkları, nekahatları süresince gereken her
şey için (bağış yapan hükümdar), kendi mülkiyeti ve tasarrufunda olan Semerkant'ın
Şuğud (Semerkant'ın eski bir yerleşim yeri) çarşısındaki aşağıda
belirtilen mallarını vakıf haline getirdi. Vakfiye tercümesi)