
Karanlık Akşamın
İçinde
Bir suskunluk vardı
şehirde
Bir susma vardı ki sormayın
gitsin
Gri bir aynada kaybolan
yüzler
Hasrete kendini kelepçelenmiş
eller
Badem gözlü güzellerin unutulmuş
adı
Ve kendi adımlarıyla
yürüyemeyen insanlar
Bir gönül vardı,
yandı…
Hatıralarıyla kül
oldu,
Bir sevdanın
mateminde,
Bir şehrin puslu
nefesinde.
Bir kadın vardı,
Yalnız ikimizin bildiği
bir lisanda
Bağıra bağıra bir şarkı söylüyordu
Bir gece vardı,
Boğazımda düğümlenen son
soluğu içtim,
Radyo sesinde kaybolan
bir matem,
Ve ertesi gün ilk
otobüsle
Arkamda bıraktığım bir
şehir.
Bir bardak su vardı,
Bir hayal vardı solmuş,
Bir onsuzluğun
akşamı,
Bir uğultu,
Bir kayboluş.
Bir gönül vardı,
yandı…
Çocukluk sesleriyle,
Bir şarkının kırık nakaratıyla,
Bir kadehin buğusunda
sustu.
İçimde bağıran bir ses
vardı,
Sus diyordum,
Sus be kadın,
Karşımda yoksun bari içimde
bağırma
Bir yol vardı, kıvrılıp
giden,
Otobüslerin sabah
sessizliğinde
Arkamda bıraktığım bir
hatıra gibi.
Bir şarkı vardı,
Yalnız ikimizin bildiği
bir lisanda
Bağıra bağıra ağlıyordu o
kadın
Bir gönül vardı,
yandı…
Ve o yangında
Renkli kalemler düştü elimden,
Kara tahtada silinen
bütün izleriyle.
Bir hatıra vardı,
Kendi yükünü sırtında
taşıyamayan,
Her adımda biraz daha
eksilen.
Bir yol vardı,
Taşlarına düşmüş eski
şarkılar,
Her kıvrımında bir
ayrılık gizlenmiş.
Bir nefes vardı,
Boğazımda
düğümlenen,
Bir daha söylenmeyecek
cümlelerin ağırlığında.
Bir perde vardı,
Işığı sızdırmayan,
Arkasında saklı bütün
sırlarıyla.
Bir göz vardı,
Yarım yamalak
gülümseyen,
Bir yeni ay ışığına
bakıp
Karanlığa gömülen.
Bir suskunluk vardı,
Şehrin üzerine
çöken,
Hava buhranlı, hava
puslu.
Ve bir yangın vardı,
Gönülde değil,
Hatıraların en derin
köşesinde,
Sessizce kül olan bir
sevda gibi.
İneceğim iki durak
kaldı,
Hangisinde insem
kahrolacağım bu gece.
Bir yolun kıvrımında
Gözlerimden düşen bütün
hatıralar,
Bir otobüs camına
yaslanmış
Puslu bir şehir akıyor
içimden.
Bir durakta bekleyen
yalnızlık,
Öteki durakta unutulmuş
bir sevda.
Hangisini seçsem,
Bir yanım eksilecek,
Bir yanım yanacak.
Bir gönül vardı,
yandı…
Şimdi duraklarda külünü
arıyorum.
İneceğim iki durak kaldı,
Ama hangi durakta
insem
Aynı karanlık
karşılayacak beni.
Bir gece vardı,
Boğazımda düğümlenen son
soluğu taşıyan,
Ve ben hâlâ karar
veremedim,
Hangi durakta insem,
Hangi acıya teslim
olsam.
Mehmet Aluç
Yazarın
Önceki Yazısı