
Adımlarım
Sessizliğin kıyısında bir
nefes,
Kulaklarımda yankılanan
görünmez bir çağrı.
Ne zamanın yükü, ne
dünyanın telaşı,
Sadece içimde büyüyen bir
sır,
Adını bilmediğim ama
varlığını hissettiğim.
Bir damla ışık düşer
karanlığın ortasına,
Ve ben, o ışığın peşinde
yürürüm.
Adımlarım titrek, kalbim
ağır,
Ama her titreyişinde bir
huzur saklıdır.
Göğün derinliklerinden
gelen bir ses,
Beni çağırır, beni sarar,
beni unutturur.
Ne geçmişin yorgunluğu,
ne geleceğin korkusu,
Sadece şimdiye dokunan o
ince hatıra.
Bir çocuğun gülüşünde,
Bir annenin ellerinde,
Bir dostun sessiz
bakışında
Hissettiğim o görünmez
bağdır.
Ve ben, her seferinde
yeniden doğarım,
Her seferinde yeniden
yanarım,
Ama küle dönmem,
Çünkü içimde saklı olan
Beni daima diri tutar.
Adımlarım taşlı
patikalarda yankılanır,
Her taş bir sır, her
gölge bir hatıra.
Denizlerin ötesinde
aradığım şey,
Aslında içimde saklı olan
bir cevaptır.
Bir köyün sessiz
çeşmesinde dururum,
Suya eğildiğimde yüzüm
değil,
Ruhumun kırık parçaları
görünür.
Ve ben, o parçaları
toplamak için yürürüm.
Dağların doruğunda bir
ses işitirim,
Ne insan ne kuş,
Sadece içimdeki çağrının
yankısıdır.
Her zirveye vardığımda,
Bir yük azalır, bir huzur
çoğalır.
Yolda karşılaştığım her
yüz,
Bir öğretidir bana:
Çocuğun masum bakışı,
Yaşlının yorgun
tebessümü,
Bir dervişin sessiz zikri.
Her durakta bir perde
kalkar,
Her durakta bir sır
açılır.
Ve ben, yolun sonunda
değil,
Her adımda yeniden
doğarım.
Yolun ortasında bir han
belirir,
Ne taş ne ahşap,
Sadece ruhun gölgesinden
örülmüş.
Kapısında bekleyen ben
değilim,
Benden öte bir ben,
Yorgunluğunu bırakmak
isteyen.
Durak hane,
Sessizliğin mekânı,
Her köşesinde bir sır
saklıdır.
Bir duvarında çocukluk
gülüşleri,
Bir duvarında annemin
elleri,
Bir duvarında ise hiç
söylemediğim dualar.
Burada zaman durur,
Adımların yankısı
kesilir,
Ve kalbin kendi ritmini
bulur.
Durak hane, yolcunun
içindeki yolculuktur,
Her misafir kendi yükünü
bırakır,
Ama ayrılırken daha
hafif, daha diriyim.
Bir kandil yanar
ortasında,
Ne yağla ne fitille,
Sadece görünmez bir ışığın
hatırasıyla.
Ve ben, o ışığın altında
otururum,
Kendi kırık parçalarımı
birleştiren
Görünmez bir ustanın
ellerinde.
Durak hane, yolun sonu
değil,
Her yolun yeniden
başladığı yerdir.
Mehmet Aluç