Yaratılış gayeleri aynı olan insanları dünya hayatında çok farklı hedeflere koşarken görürsünüz. Aynı gayeye hizmet etmezler ve amaçları çok farklı olmuştur onların. Yaratılıştaki asıl gayeyi unutmuşlar ve dünyalık yeni hedefler belirleyip, hayat programlarını ona göre ayarlamışlardır.

 

Kimisi makam için, kimisi para için, kimisi şöhret için, kimisi intikam için, kimisi de helalinden bir lokma ekmek için yaşar olmuştur bu hayatı. Hâlbuki yaratılıştaki asıl gaye ALLAH (cc)’ı tanımak, ona inanmak ve gereği gibi kulluk etmektir. Bu amaca yönelik olarak sürdürülmeyen hayatın elbette ki sıkıntıları da bitmiyor, dertleri günden güne artıyor.

 

Sahte bir hayat sürer olmuş insanlar. Hakikati irdeleyenlerin sayısı gün geçtikçe azalmış. Sahte sevgi sözleri, sahte alış-verişler, sahte kârlar, sahte zararlar, sahte gülücükler, göstermelik ibadetler, aslından uzak kalmış bayramlar, sahte ziyaretler, göstermelik kutlamalar ve gösterişten arınamayan bir hayat…

 

Bunların hepsi, içinde yaşamış olduğumuz sahte hayatın gerçekleri olmuştur. Hayat bunların icra edilmesiyle, yani sahtekârlıklarla kazanılacak zannediyoruz. Hâlbuki sahtekârlıklarla kazanılmaya ya da elde edilmeye çalışılan bir hayatın zevkleri, renkleri, kazandırdıkları, dostlukları, düşmanlıkları ve hatta hayatın kendisi bile bizim için sahte olmaktan öteye geçemeyecektir.

 

Kendi sahtekârlıklarımızla süsleyip, kendimizi avutup kandırdığımız ve bu şekilde bitirdiğimiz bu hayatın sonunda varacağımız nokta ise öyle pek alıştığımız türden sahte olmayacaktır. Çünkü yaptığımız işler her ne kadar göstermelik ve sahte olsa da, neticesinde elimize geçecek olan sonuç gerçeğin ta kendisi olacaktır.

 

Cenab-ı ALLAH (cc) ayet-i kerimede “Kim zerre kadar iyilik yaparsa onun karşılığını, kim de zerre kadar kötülük yaparsa onu karşılığını mutlaka görür.” (Zilzal-7-8) buyurmuş ve bizleri dürüst davranmamız konusunda uyarmıştır.

 

Hayatın nasıl yaşandığını ve insanların günlerini nasıl tükettiklerini anlamak istiyorsanız insanları ve hayatı tarafsız bir gözle takip etmeniz gerekir. Bakışlarınızda objektif olun yeter.

 

Olaylara siyasi görüşünüz ya da ekonomik gücünüzle yaklaşmayın. İnanın çok farklı görüntüler yakalayacaksınız. Hayatta merhametin değil menfaatin, dostluğun değil düşmanlığın, iyiliğin değil kötülüğün, desteklemenin değil kösteklemenin, kazandırmanın değil kaybettirmenin, birleştirmenin değil parçalamanın, barıştırmanın değil küstürmenin ön planda olduğunu, asıl amaç ve gayenin geçici mutlulukları kazanıp onlarla avunmanın ve göstermelik insani ilişkilerde kalıcı mutlulukları elde etme çabasının olduğunu görürsünüz. Bugün için insanların kahır ekseriyetinin yaşama şekli ve amacı bu olmuştur. Ama insan böyle bir hayatı yaşamak için yaratılmamıştır.

 

İnsanın yaratılış gayesi birleştirmek, sevmek, sevdirmek, helalinden kazanmak ve kazandırmak, doğru ve dürüst olmak, millî ve manevi değerlere sahip çıkıp onların yücelmesi için çalışmaktır. İnsan olarak bizler yaptığımız işleri gösterişten ve sahtecilikten uzak, aslına uygun olarak, doğru olduğuna inandığımız için ilmin, dinin ve bilginin ışığında yaparsak hem biz kazanırız hem de içinde yaşamış olduğumuz toplum kazanır.

 

Aksi halde hayatını sahtecilik üzerine kurmuş ve günlük işlerini sahtekârlıkla yürütmeye çalışan bir toplumun sonunun hayır olacağını da kimse iddia edemez.

( Sahte Toplum Üzerine başlıklı yazı S.ULUPINARLI tarafından 29.07.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.