Şu anda “Şike Davası”ndan yargılanan Fenerbahçe SK’ nün mevcut başkanı Aziz Yıldırım, “Bir gün herkes Fenerbahçeli olacak” diyordu. Sanırım her kulüp başkanı gibi o da, her yıl şampiyon olmak ve o dönemde büyüyen çocukların da kendi takımlarını tutacağını düşünmüş olabilir.
Herkes Fenerbahçeli olunca, rakip
kim olacak?
Spor kardeşlik ve tatlı bir
rekabettir. Yazıma futbolla başladım. Hani Fenerbahçeli olduğunu bildiğimiz Sayın
Başbakan her hamlesini futbola benzetirdi ya, bende bu yazımda öyle yaptım…
Öyle veya böyle (demokrasi kesintiye
uğratılarak) bir gün herkes AKP’li mi yapılmaya çalışılıyor? Basında birçok
yazarın susturulduğu, yazmak isteyip de yazamadığı, sırf zaman geçsin diye
içinin boş olduğu köşelerde iktidar yalakalığının yapıldığı ve insanların
demokratik haklarını her alanda kullanmalarının önü kesilerek polisin orantısız
gücü ile korkutulduğu bir ortamda, neler yapılmak istendiğini artık bilmeyen
yoktur!
Neden mi yoktur? Artık klasikleşmiş
ve herkesin normal görmeye başladığı ve kanıksadığı, Yargı, Medya ve Ordunun durumu ile yargıdaki uzun
tutukluluk sürecindeki gelişmeleri artık biliyoruz, ama büyük çoğunluğumuzda; “elimizden ne gelir” diyerek, mahkeme sonuçlarını bekliyoruz. İktidarda
bile bu konuda çatlaklar oluştu. Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması
ve tırpanlanma konusunda Sayın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç "Özel
Yetkili Mahkemeler İle İlgili düzenleme yok" diyor. Sayın Başbakan ise;
"Özel Yetkili Mahkemeler tamamen
kaldırılabilir" diyor...
Dileriz adalet herkes için hızlı ve adı
gibi olur…
Neyse bu konuyu bir kenara bırakıp,
hepimizi ilgilendiren, insanlarımızı zaman zaman bunalımı sokan, hatta cinnet
bile geçirten “Ekonomi” hakkında kısa bir
TV yolculuğu yapalım:
Sabahları TV8’deki “Erkan Tan’la
Başkentten” programını ilgiyle izlerim. Programda her partiden yetkili
katılıyor ve halktan gelen ilginç sorulara Erkan Tan’ın “Diyorlar” gülümsemesiyle konuklar yanıt
vermeye çalışıyor. İlk konuk, kendisinin ekonomi profesörü olduğunu söyleyen
CHP Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş’ti. Bakın neler diyor:
“ 2002 yılında 123 milyarla
devraldıkları dış borcu 310 milyar daha artırdılar. Şu anda güzel yiyip, içiyoruz ama bir gün
hesap karşımıza gelecek. Vatandaşları sinema salonuna soktular ve seçtikleri
güzel filmi seyrettiriyorlar. Her şey güzel, başrol oyuncusu iyi rol çekiyor.
Ancak seyirciler filmin sonu geldiğinde ve dışarı çıktığında gerçeği
göreceklerdir. Memura 4+4 verdiler.
2013’de de 3+3 ve yılsonunda enflasyon kadar da fark veriyorlar. Peki, Türkiye’nin büyüdüğünü her yerde
söylüyorlar. Çalışanlara bu büyümeden pay veriyorlar mı? Hayır. Zengini daha
zengin, çalışana da; “olduğun yerde say” diyorlar”
Burada devreye girip küçük bir
hatırlatma yaptıktan sonra İkinci konuk AKP Genel Başkan Yardımcısı Reha
Denemeç’in sözlerinden bazılarını vereceğim;
Çalışanlar dünyadaki kriz, İspanya
ve Yunanistan örnekleri ile korkutuldu. “THY’de Grev Yasağı” konusunda yasa
görüşmesinde THY çalışanlarının işi yavaşlatma grevine lokavt uygulayarak bir
telefon mesajı ile 300’u aşkın çalışanlar işlerinden bir gecede kovuldu.
Yani, diğer tüm çalışanlara; “Bakın
sokağa çıkarsanız, verdiğimizi de almazsanız sizinde sonunuz böyle olur”
korkutması şu anda çalışanların üzerine bir kâbus gibi çöktüğü bir acı bir
gerçektir. Halk aldığı ile karşılayamadığı giderlerin açığını, tıpkı Türkiye’nin
cari açığı gibi bankaların kucağına oturarak, gidermenin yaşam mücadelesi içinde… Eh işte
alacağı 6 aylık farkla da Sayın Başbakan’ın oğlu ile kızının 1,5 milyon TL
sermaye ile ortak oldukları Kebapçı dükkanına gidip keyiften bir gün
geçirirlerse, hiç olmazsa onların sermayelerini büyütmesine yardımcı olurlar!.
Ne dersiniz?
Medya suskun, Ordu hizada,
çalışanlar ile sendikalar, Yunanistan örneği ile susturuldu… Köylü zaten kendi
havasında… Anladınız mı şimdi yazımın başlığını neden “HERKES BİR GÜN AKP’Lİ Mİ
OLACAK?” diye attığımı?
Gelelim ikinci konuğun
söylediklerine; “Dış borcumuzun büyük bir bölümü Özel Sektörün borcudur ve
devlet buna kefil olmamıştır. Özel sektör kendi mal varlıklarını ipotek
etmiştir. ( aklıma takıldı, özel sektörün değerleri GSMH’ içinde değil mi?) Ve
Türkiye’nin toplam borcu GSMH’ya oranı % 92’den %39’a düşmüştür. 2008 yılından
itibaren de IMF’den borç almayı bitirdik. Erkan Tan, halktan gelen mesajları
okuyarak devreye giriyor:” Emekliyi sor emekliyi Erkan Tan. Emekliler iyi olmuş
mudur?” “Diyorlaaar!” uzatmasıyla konuk; “Emeklilere enflasyon üzerinden son 9
yılda ezdirmedik. Gönlümüzden geçeni verebiliyor muyuz? Hayır. Yunanistan’ın
durumuna düşmek istemiyoruz. Olmayanı veremeyiz. (Ankara Belediyesi’nin 5 ay
için caddeleri süsleyeceği 12 milyon adet çiçeğe verilecek para aklıma geliyor.
Diğer belediyelerdeki süsleme olaylarının giderini artık siz düşünün.)
Halktan bir soru daha; “ Telekom’un
taşınmazlarını satıyorlar! Peşkeş mi çekiyorlar?” konuk iki cümle ile sözünü
tamamlıyor: “Satamazlar, yalnızca kullanım hakları var”
Ve Türk Telekom 5 yılda 9 milyon
TL’lık gayrimenkul satışı yapmış. Ulaştırma Bakanı’nın bile bundan haberi var.
Peki, sözleşme ne diyor? “Sözleşmenin
sona ermesi veya (2026 yılında) yenilenmemesi durumunda
Telekom, sistemin işleyişini etkileyen tüm teçhizatı bütün fonksiyonlarıyla,
çalışır durumda ve TAŞINMAZLARI ile birlikte (Türk
devletine) devreder.”
Lozan
Barışını imzalayan İngiltere temsilcisi, "Bu belgeyi imzaladık ama gelecek
zamanda siz bizden para isteyecek bizde bu hakları, geri alacağız." demişti.
Sanırım temsilci ileriyi iyi görmüş!
İşte
böyle okurum, alın size ekonomide farklı düşünceler…Hangisine inanacaksınız.
Tabi kendinizce verileri tekrar gözden geçireceksiniz… Aslında ne CHP’li ne de
AKP’linin söylediği veriler ‘doğru değil’ diyorsanız, siz şimdi kendi cebinize bir bakın, ekonomi ne söylüyor daha iyi anlarsınız da, peki ya bu
araştırmayı beceremeyen Samanyolu ve Kanal 7’ye kilitlenen vatandaşlarımız ne
yapacak? İşte bütün sorun da burada düğümleniyor…
Konu
konuyu açıyor ve biteceğe de benzemiyor. 19 Mayıs gibi Milli Bayramlarımızı
bile programlarına almayan birçok AKP’li Belediyeler, Fettullah Gülen’in okullarının düzenlediği ve
harcamaların finansının ne olduğu meçhul olan “Türkçe Olimpiyatları”nın
ihtişamı için birbiriyle yarıştılar. Sayın Başbakan’ın katılımı ile
organizasyon muhteşemdi! Bu görkemli finalin arkasındaki kahramanı bile ABD’den
gelmesi Başbakanca teklif edildi.
ABD
sevdiği ve alıştığı dostunu bırakır mı, orası da başka bir konu… Tabi ki, her
Türk’ün ülkesinde yaşama ve hayatını sonlandırma hakkı vardır. O da gelebilir,
neden olmasın ki…
Bu
arada siz Türkçe Olimpiyat’larındaki birbirinden ilginç konukların
etkinliklerini izlerken, bu organizasyonun anısına “ATATÜRK’ÜN RESMİNİN
KALDIRILDIĞI” 1 milyon adet 1 milyon TL
madeni paranın basıldığını biliyor muydunuz? Hadi cebinize bir bakın belki
karışmış olabilir! Yakında paramızı yeni resimlerle süslerlerse şaşırmayın! Bu
denemeydi… Tepki oldu mu? Millet farkında bile değil. Tepki olacak mı? Hiç
sanmıyorum… Bir iki protesto ile yine unutulanlar arasındaki yerini alır!
Başkanlık
Sistemi hakkında birkaç söz edip kaçacağım, fazla kafanızı şişirmek
istemiyorum. Artık 2014 yılına kadar gündemimizden düşmeyecek. Ne zamlar, ne
dış politikada ki gelişmeler bile bu gündemin yanında sönük kalacak. Sabah
kalkacağız Cumhurbaşkanı ne dedi, yatacağız Başbakan ne dedi? Medya’ya sakız
olacak bu konu. Ta ki, adayların resmileşmesine kadar. Bence aday adaylarından kimse bu konuda tüyo vermeyecek. Sorular
“Demokratik çerçevede neyse o yapılacak” yanıtı ile geçiştirilerek kamuoyunun
merakının da güncel kalması sağlanacak.
Bağışlayın
birkaç sözde hani adını ne koyarsak koyalım dediğimiz, “Terör” meselesine:
Artık
herkes karnından konuşmamalı. Milli birlik ve bütünlüğümüzün korunması için
herkesin bir araya gelmesi ve fikirlerini söylemesi çok önemli. Örneğin MHP
masaya oturmayacağını söyleyerek tavrını açıkça ortaya koydu. BDP’nin kini
hepimiz biliyoruz. Peki, AKP ve CHP’nin bu konuda ne yapacakları belli mi? Ben
henüz anlamış değilim. Onlarda en kısa zamanda bu konudaki görüşlerini açıkça
kamuoyuna duyurmalıdır.
Birazdan
filmin beş dakika arası…
Siz
ararken, mısır filan da yiyin…
Adettendir sinemada!...
Daha
filmin ikinci yarısında neler göreceksiniz neler!
Ertuğrul Erdoğan
Haziran 2012/ Bursa
www.erdoganlaedebiyat.com