Ahh içimdeki vuslat ağrısı, dolaştırdın yine elimi ayağımı... ...
Elim varmıyor aynadaki izini, ismini silmeye varsın pis desinler sen o aynadan içime nakşettiğimsin nerden bilsinler...
öyle boş ki sensiz öyle ayaz ki sokaklar birtek ellerim üşüyor soğuktan, bir de yüreğim yokluğundan sanki virâne, taşlar, binalar topuk iniltilerime karışan yaralı kedilerin sesi adım adım gölgemi terkederken ruhum farketmiyor kimse beni, bizi azap çekiyor zulamda yarınlar
ç/ağlıyor bir sensizlik daha sözlerimde nutkunu durdurduğum şiirler siliyor süpürüyor vuslatı dizelerimde
bir şiire başlardık seninle oysa ne zaman gözlerine baksam savunmasız kalırdı tüm kalelerim daldığım onca hayale figüran çenem düşercesine kurduğum onca cümleye virgülsüz nokta olurdun bir nâr kondukça alnıma dudaklarından
çalardık geceyi yıldızlardan şahidimiz olurdu ay beyazı kırık sevgimize yansıdıkça yakomozu gizli dünyamızdaki salınırdık sessiz bir gemiyle mutluluk denizimizde
dalardık dalardık da derinlere çıkamazdık dondursada kanımızı sular iliklerimizde...
ne zaman marmayara dönsem gözlerinden öperdi martılar hasretimin seni anlatırdı dalgaların sesi ölmeyi unuturken kumrular temelini atardı âşıklar sevgiye yürümek için nöbet tutardı kurulan köprülerde vefâlar
sen tutunca ellerimi bakınca gözlerime yangınlar başlardı ücralarımda sular ateş kesilir, yıldırımlar çakardı dualarımda ne çok amin olurdun dudaklarımda hatırla
hatırla sihirdi adım dilinde duyunca yüreğim hoplardı sesinden kulaklarıma aşkı fısıldayan tınısı koyardı ödülü uçuştukca kelebekler yüreğime yüreğime zülfikâr gibi gönlünden
bir besteye bürünürdü ismim sesinde, seninle, sessizce...
öyle bir bakışın vardı ki öyle bir akışın içime elleri koynunda yetim bekleyişlerin romayı yaktılar ben istanbul’u yakarım deyişlerin öpüşlerin sevişlerin sevilerin...
en çok da çizgili kazağını özledim bir akşam üstü gelip ellerini sobada ısıtmanı yakana bir hasret şalı yakıştırmanı susuşlarını bakışlarını dudaklarını...
gözlerini özledim derunî sessizlikten çekip onları kirpik ucu karayağız süzüşlerini beni alıp senin diyarına gelin edişini ömrüm deyip ömrüme hediye edişini özledim sevgini ellerini seni
sesini bir de nefesini özledim ah beklediğim, ah beklediğime değenim yüreğim hadi gittiğin uzak yollardan dön gel yollar getirsin ya da seni gel de sevindir öksüzlüğümü sevdiğim
yorgun şimdi avaze sesim verdiğin güller kokluyor hasretini gecelerce susuz kaldıkça ellerimde topraklarım sensizlik bitsin diye tuttuğum dileklerimde can çekişiyor kederlice umutlarım
dön sevdiğim gel dön gel gelirsen şiir gelirsen şiar olur bilmelisin...
( Vuslat Ağrısı başlıklı yazı Nar-ı Çiçek tarafından 30.06.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.