G�ne� hala �s�t�yor ve ayd�nlat�yor. Yery�z� bereketini esirgemiyor. Yine d�rt iklimi ya��yoruz, canl�lar yeniden yeniden yarat�l�yor.. �nsanl�k hayat bulmaya devam ediyor...

�nsanl�k, tarih boyunca yapt�� gibi medeniyetler kuruyor; �in Seddini, Tac Mahali, M�s�r Piramidlerini, Roma�y�, Paris�i, Senpetersburg�u, �stanbul�u in�a eden insanl�k, bu in�as�na yeni ilaveler yap�yor, geli�iyor, geli�tiriyor. �lim ve teknikte kendisini de hayran b�rakan bir boyutta yol al�yor. Yani insanl�k g�z�n� uzaklara dikmi�tir; daha uzaklara..Aya, Marsa, G�ne�e daha �telere...Ancak bizce ihmalkar� oldu�u mel�un bir derdi de var; d�n�p kendine, g�nl�ne, y�re�ine bakamamak...

Evet, gelinen noktada �o�u �eyler hepimiz i�in yeni, yeni ve karma��k. Yery�z� varl�� hi� bu kadar kalabal�k olmad�. Km2�ye d��en insan say�s�n� hi�bir devirde bu rakamlarla tan�mlamad�. Teknolojinin ula�t�� seviye ve kullan�m alan�ndaki zenginlik ve karma�ay� da tan�mam��, denememi�ti. Yeniden �r�len eylemler d�nyas�n�n sonucu olarak do�an problemlerde hepimiz i�in yeni. Bu yeni a��r ve karma��k durum kar��s�nda insanl�k te�hizattan, korunmadan yoksundur. Gelece�i bir t�r iyi niyete terketmi�tir. Bu �rk�t�c� bir durumdur. Kendini savunmas�z b�rakm�� ve gelecek endi�esi ta��maktad�r. Mutlulu�u daha kayna��nda torpillemi�tir. Kimsenin garanti edemedi�i ve tarihin �ok tan�k oldu�u d�rt delinin d�nyay� yakamayaca��ndan kimse emin de�il. Kald� ki b�yle olmas�n� arzulayan senaryolar, engelleyici senaryolardan daha fazla ve reva�tad�r.

Bu emniyetsizlik sarmal�, d�nyan�n bir kesiminde olu�turulmakta, pi�irilmekte, servis yap�lmaktad�r. Gariptir ki teknolojinin kayna�� da ayn� kesimin �r�n�. G�c� elinde bulunduran yine ayn� mahfil. Elbette yan gelip yatanlar�n bundan �ikayete de haklar� yoktur. Olmal� m�? Belki herkes verdi�i emek miktar�nca, g�c� elinde bulunduranlar d�nyan�n b�y�k bir b�l�m�n� yok farz ederek projelerini geli�tirirken, bir b�l�m� bunlar�n ard�na tak�lmakta, bir b�l�m� beklemede, bir b�l�m� ya�ama sava�� vermektedir. Boyun e�me ve boyun e�dirme mekanizmas� �ok ac�mas�z bir �ekilde her sahada �al��t�r�lmaktad�r. D�nyam�z�n, insanl��nsa bu y�k� nereye kadar ta��yaca��ndan kimse emin de�il. Gelinen noktada kanaatim o ki, insanl��n en b�y�k problemi emniyetsizlik-g�vensizliktir.

Emniyet ve g�venin olmad�� yerde mutluluktan s�z a�mak d�ped�z sa�mal�kt�r. Evet insanl�k t�m bu �a�al�, g�steri�li, medeni olma iddias�n� bir sa�mal��a ba�lam��t�r. Ne, nerede,ne zaman,kim ve ne i�in sorular� bu sa�mal�klar d�nyas�nda do�ru yerine oturmamaktad�r. �nsan�n tek ba��na hi�bir �eye yetmedi�i, yine kendisi taraf�ndan hazin olarak anla��lm�� olmas� ruhunu da��tm��t�r. Birbiri ile ilgisi olmayan atomlar�na b�lm��t�r. Her fert kontrol� elinde olmayan ili�kiler a�� i�erisine saplan�p kalm��t�r.

Reel d�nyay�, vatanl�, bayrakl�, milletli topluluklar halinde g�r�yoruz, hemen bunun ard�ndan bu durumun da g�receli bir durum oldu�unu g�r�yoruz. Ard�ndan halihaz�r bir ��k�� yolu olmad��n� yine biz idrak ediyoruz. Yine ayn� kaynaktan, bat�l�la�ma-modernle�me projelerinin �retildi�i ard�ndan sek�ler bir vaaz�n geldi�i, vaaza kulak kabartanlar�n silah sesleri ile �a�k�na d�nd��ne de �ahit oluyoruz. �nsanl�� yatay olarak sek�lerizm �nerilirken, dikey olarakta bahse konu milletler-muhataplar, minimize edilmekte, alt k�lt�rlere kadar, k�lanlara, kabilelere, a�iretlere, ailelere b�l�nmektedir.

Bu yatay ve dikey dayatmalar�n ayn� merkezden gelmesi ve nas�l bir d�nya hedefledi�ini renksizle�tirmesi ve g�c� elinde bulundurmas� �a�k�nl��n as�l kayna�� olmaktad�r. Evet bu yeni yol ba��nda insanl�k �a�k�nd�r. Bug�n dozu y�kselen emniyetsizlik ve �a�k�nl�k d�nemlerini insanl�k tarih i�inde ya�am��t�r. �nsanl�k �nce sosyal bir varl�k oldu�unu fark etmi�tir. Hemfikir oldu�u �ey insan�n bir ba��na ya�ayamayaca��d�r. Evet insanlar bir arada ya�ayacakt�r, ama nas�l ?

Tarih, bu nas�l�n cevab�n� aramaktan ibarettir. Bu nas�la cevap ararken felsefeye ve dine ula�m��t�r. Yak�n zamana kadar da insanl�k dinlerin egemen ve hegemon oldu�u bir d�nyay� ya�ad�. �a��m�zda da �zellikle ayd�nlanma denilen s�re�ten sonra da bu �a�� geride b�rakt��na inand�,inand�r�ld�. Halbuki din, toplumlar�n hayat�nda ya�amaya devam etti, ediyor. Ancak g�rmezlikten gelinerek, yok farz edilerek d�nya y�netilmeye devam ediyor. G�c� elinde bulunduranlar insanl�� b�yle olmaya bir t�r zorlad�lar. Determinizm ve materyalizm esas al�narak d�nya yeniden dizayn edildi. �nsanl�k Kapitalizmi, Fa�izmi, kom�nizmi tan�d�. Birinci ve �kinci D�nya Sava�lar�n� g�rd�, onulmaz ac�lar �ekti, �ekmekte...

Geldi�imiz e�ikte modernitenin emniyetimiz ve mutlulu�umuz i�in yeterli olmad�� anla��lm��t�r. Veriler bizi mutlu etmeye yetmemi�tir. Fakat bu problemin de ��z�lmesini yine insan�n kendisi istemektedir. Evet insanl�k ��z�m istemektedir...

Bu yol ba��nda, ��z�me y�nelen insanlar bir yandan felsefik arg�manlar �retirken, bir yandan da kendisine mutluluk kayna�� oldu�una inand�� dine y�nelmektedir. Bu g��l� bir y�nelmedir ve 21.yy. Buna haz�rl�kl� olmal�d�r. Ayr�ca �ok genli bir y�neli�tir. Bu y�neli� her fert ve cemiyet i�in ayr� bir anlam ta��maktad�r. Kimileri ruhi problemlerine ��z�m amac� ile y�nelirken, bir k�s�m y�nelimlerin nedeni ekonomik ve sosyaldir. Y�neli� nedeni ne olursa olsun, din bir bulu�ma noktas� konumuna y�kselmektedir. Ard�ndan gelen soru elbette hangi din sorusudur. Bu ana ��k��ta, her dinin ve dini anlay��n ortak �ans� vard�r. Ancak problem derinle�tik�e y�nelimlerin y�n� ve h�z� de�i�mekte ve belirginle�mektedir.Pek �ok Do�ulu ve Bat�l� d��n�r�n k�smen teredd�t ta��salar da bu y�nelim ve belirginle�tirmede �slam�� ne ��km��, ��kar�lm�� g�r�yoruz. Bunun �ncelikli nedeni y�nelimin her iki kolunu olu�turan ekonomik ve sosyal, ruhi ve psikolojik dinginlik talebi, y�nelimlerine cevap verebilece�inin umulmas�d�r. Bu umma ve �mit etme beklentileri ne denli kar��lar ve ya dinin bu beklentileri kar��lamak gibi bir borcu var m�d�r ? �nsanlar, �slam��n bu sorulara cevap te�kil edecek yap�s�n� ne kadar a��a ��kart�p insanl��a sunabilecekler. Biliyoruz ki, din ve d��ncenin kendisinin m�kemmel olmas�, her �eyin m�kemmel olaca�� anlam�na gelmiyor. M�kemmellik temsil de gerektiriyor. Tarih boyunca nice iyiniyetli d��ncenin, nice insan�n hayat�n� karartan ucubeler haline geldi�ine �ahittir. Bug�n de bunun b�yle olmad��n� kimse garanti edemez. Her neyse ?...

Biz de, �zel de, insanl��n ger�ekten bir yol ba��nda oldu�una inan�yoruz. Dine, �zellikle �slam�a bir y�neli�in oldu�unu, �slami olanlara da, bir y�neli�in oldu�una kat�l�yoruz. Bu y�neli�te insanl��n �n�ne ��kan ��eleri; ba�ta kitaplar�n d�nyas�, tarihi yap�lar, varolan cemiyetler ve �zelliklerini, gerek tarih i�inde, gerek g�n�m�zde temsilcileri ilk s�ray� almaktad�r.

Biliyoruz ki din de, d��nce de �o�u zaman g�c�n� temsilcilerinden almaktad�r. Temsil yetene�i �nemli bir arg�mand�r. �nsanlarla temasta temsilci en yak�n �zne olmas� nedeni ile etkinli�i de o denli g��l� ve ge�erli olabilmektedir.

Temsil bir kavray�� ve sunu� meselesidir. Peygamberler bu kavray��, sunu�u tebli� yoluyla ger�ekle�tirmi�lerdir. D��nce temsilcileri ile d��nceyi kavrad�ktan sonra onu �ahs�nda ya�amak sureti ile �evresini etkiler. Bu bir iddiaya dayal� oldu�u gibi bir ideali ya�ama bi�iminde de ger�ekle�ebilir. Bu ya�ant� bi�imi haz�r bulunanlarca bir tak�m yarg�lar�n olu�mas�na neden olur. Bu yarg�lar m�spet oldu�u gibi menfide ola bilecektir. M�spet yarg�lar tarafs�zl�k bilincini olu�turur ve bundan dostluklar do�ar. Menfi yarg�lardansa sonu�ta d��manl�klar do�abilmektedir.

�zde bilinir ki, her d��nce ve her temsilci d��manl�ktan �ok dostluklar�n �o�almas�n� ister, bu tabii bir �eydir. �nsan egoist bir varl�k olmas� nedeniyle kendi benimsedi�i do�rular�n ba�kalar� taraf�ndan da payla��lmas�n� ister. Bir t�r kendini ba�kalar�nda g�rmek ister. D��ncenin, eylemin ba�kalar�nca payla��lmas� bir g�ven ortam� olu�turur. G�ven arkas�ndan g�c� �a��r�r. G�� ve g�vense, d��ncenin daha kolay ve fazla yay�lmas�n� sa�lar. Sonu�ta biz insanlar, bir dini, d��nceyi, y�neli�i kabullenirken �nce o d��nceyi temsil eden ��elere sar�l�r, onu tan�r, benimseriz. �nsanda canl� bir temsilci ve ��e oldu�undan,b�t�n e�ya ve unsurlardan �ekicidir, caziptir. �nce bu �ekim unsuru benimsenir, tan�ma merak� artar, ard�ndan o unsuru olu�turan d��nceye ula��l�r. Sonra d��ncenin kayna��na y�nelinir. Art�k d��ardan sempati ile ba�lanan fert, �nce unsurla, sonra d��nceyle, daha sonra d��ncenin kayna�� ile aynile�ir, b�t�nle�ir, benimser.

Konumuz, Mevl�na Celaleddin Rumi�nin, d��ncesinde ve �ahs�nda bu i�levin birebir ger�ekle�ti�ini g�rmekteyiz. Gerek �a��nda, gerek tarihi s�re�te, gerekse g�n�m�zde bu ger�ekle�me kesintisiz s�re gelmektedir.

�zellikle, islam�� tan�mayan, belki d��nceyi felsefeden takip eden bat�l�lar ve ba�kalar� ,problemlerine felsefik ��z�m ararken do�u felsefesini merak etmekte, onunla mesai yaparken do�unun, �slam��n bir temsilcisi olarak Mevl�na�ya ula�maktalar. Mevl�na �zerine yo�unla�malar�,onlar� Mevlevili�e, Tasavvufa ve �slam�a ta��nmalar�na neden olmaktad�r. Bunda yads�nacak bir �ey yoktur ve �ok tabii bir tutumdur. �nemli olan Mevl�na�n�n bu rol� daha aktif yapa gelmesidir. ��te Mevl�na�n�n farkl�l�� buradan do�maktad�r. Binlerce tasavvuf erbab� gelip ge�mi�tir. Ancak Mevl�na kadar kal�c� ve etkileyici iz b�rakan �rnek az bulunmaktad�r. Bunu nas�l ba�arm��t�r?

Mevl�na �nce �a��na ve �a�lara, b�t�n insanl�� sarsan �u mesajla feryad etmi�tir. O�nun muhte�em gel �a�r�s� ilk farkl�l��d�r.

�Yine de gel...Yinede gel! Ne olursan ol yinede gel!
H�ristiyan, Mecusi, putperest olsan yinede gel...
Bu bizim derg�h�m�z umutsuzluk dergah� de�ildir
Y�z kere t�vbeni bozmu� bile olsan yine gel�

Mevl�na�n�n bu gel �a�r�s� ,bel ki g�n�nde bu g�nk� kadar etkili olmam��t�, olamam��t�. ��nk� insanlar�n o zamanda s�n�rlar�n �tesini net olarak d��necek ne bilgileri, ne de kapasiteleri olabilirdi. �nsanlar o zamanda duygu ve d��ncelerini ancak bulunduklar� sosyal guruba a�abilecek, belki beceri, g�r��e sahip olabilirlerdi. Mevl�na�n�n bu gel �a�r�s� zaman ilerledik�e anlam kazand�� kanaatindeyim. �nsanl�k ruh �alkant�lar�na maruz kald�k�a bu gel �a�r�s�n�n daha anlam kazanmas� m�mk�n olacakt�r. Belki de 21.yy. Bu gel �a�r�s� i�in iyi bir e�iktir. Yukar�da da bahsetti�im gibi insanl�k ciddi bir yol kav�a��nda bulunmaktad�r. �nsanlar be�endi�i , benimsedi�i insanlar�n hayat�n� bire bir ya�ama imkan�na sahip olmayabilirler, bu �o�u zamanda m�mk�n olmaz .�imdi birisinin kalk�p Mevlevi takkesi giyip, sema d�n�p, sokaklar� ar��nlamas� kolay olmaz belki, gereksiz de ancak Mevlevi gibi d��nmek, Mevl�na�n�n d��ncelerinden sonuna kadar yararlanmaktan kimse kimseyi al�koyamaz. Onun i�in,bug�n, Mevl�na�n�n varl��ndan �ok etkinlik g�c�ne sahip olan Mevl�na�n�n s�zleri ve ortaya koydu�u eserleridir. Veciz ifadelerle y�kl� s�zleri ve eserlerinin insanlar�n anlamas�, biri birine ta��mas�, kavramas� daha kolay ve insanlar i�in bug�n daha anla��l�r bir �eydir. Zaten insanlar�n bug�n yapt�� da tastamam budur.

�nsanlar�n bu �a�da as�l ard�na d��t�� bilgidir. �nsanlar �lkeden �lkeye, toplumdan topluma de�i�se de, bilginin de�erini bilmektedir. Teknolojiyi bunun i�in seferber etti�i gibi, kurumla�t�rd�� e�itime ciddi kaynaklar ay�rmaktad�r. Her k��ede bilgi kovalamaktad�r. Bas�n-yay�ndan, okullardan, bilgisayara ula�an ciddi bir e�itim a�� bulunmaktad�r. Bu b�yledir de, insan bu harcamalar�na ve �abas�na ra�men e�itimden umulan� alabilmekte midir? E�itim do�ruyu bulmas�na veya duygu d�nyas�na ne kadar cevap verebilmektedir? �a��n insan�n�n en b�y�k bo�lu�u buradad�r. Bilgi do�rular� bulmam�za yard�mc� olmaktad�r. Ancak do�rulardan mutlulu�u ��karmas�n� ba�arabilmekte miyiz? S�k�nt� buradan gelmektedir. Buna evet dememiz de m�mk�n g�z�kmemektedir. Bilgi, insan�n duygu d�nyas�n� fethetmekten �ok uzakt�r. �nsan�n mutlulu�u ise ,�zde duygulardan haz almaya daha yak�nd�r. Mutluluk vars�ll�ktan �ok duygusall�kt�r. Duygusall�k manevilik. Mevl�na bu duygusall�k durumunu a�kla kar��lamaktad�r. Mevl�na a�k� hayat�n�n ve varl��n�n mihveri yapm��t�r. Varl��n birli�inde, d��ncesinde, hayal d�nyas�nda hep a�k vard�r. A�k bir t�r hayat�n kendisidir. �Anam�z a�k, babam�z a�k, a�ktan do�duk biz; a�klar ar�nd�k�a ilahi a�ka ��kar� diyen Mevl�na�n�n �a�r�s� belki hepimizin hedefi olmal�, belki d�nyadaki eksi�imiz a�ks�zl�kt�r. �st�n idrak hepimizin problemi belki, �st�n idrake varman�n da yolu bu. En az�ndan sevmesini bilenlerin iddias� bu. Neden olmas�n? Hakkaniyete ula�man�n yolu da buradan ge�er. Nefsinin ard�na d��en insan y�neldi�i oranda do�rulardan ve sevgiden uzakla�maktad�r. Zararl� ve marazl� bir hale gelmektedir, b�y�k yanl��lar yapmaktad�r. �nan�ta, imanda hepimizin ruhunun darmada��n�k olmad��n� kim s�yleyebilir? Hepimiz marazl� tipleriz ve do�ru bakamamaktay�z. Do�ru bakabilsek, d�nya bu emniyetsizlik ve g�vensizlik sarmal�na d��er, medeniyetler �at��mas� �retir miydi? �nsanl��n ruhunu tam kavrayacak ve ku�atacak durumlara ihtiyac� var, bunu nereden mi anl�yoruz? Ne ad�na bir �rg�t kurarsan�z kurun, ard�n�-�n�n� d��nmeden y��nlarca insan� yan�n�zda bulman�z m�mk�n. Bu insanl��n ciddi bir aray�� i�inde oldu�una i�arettir. Madem ki ar�yor insan, o halde bulmaya de�er olan�n pe�ine-ard�na tak�lmal�. Mevl�na bu ko�uda bize ��k olabilir. Yeniden d�nyaya ve varl��a a�kla bakabilmek.

Tabiidir ki toplumlar�n, insanlar�n bunu hedefleyebilmesi i�in e�itimde ve bilgilenmede eksiklerini gidermesi gerekmektedir. ��nk� bilgi hayat�n deveran eden, �reten y�z�n� kar��lamaktad�r. �nsanl�k �retmek durumundad�r, �retmek ve t�ketmek ekseninde bilgilenmesi de hay�t�n�n devam� i�in bir mecburiyettir. Bunu yaparken de, hayat�n� anlaml� k�lacak �retti�inden, t�ketti�inden zevk alaca�� bir ruhi ak�� i�ine de girmesi gerekmektedir. �nsan�n d�nyada mutlulukla tutuna bilmesi i�in de, a�k� bilgisine mecz etmelidir. Bir t�r hayat�n�n harc� yapabilmelidir. Bilgi bir ba��na mutlulu�umuza yetmektedir.

�nsanl�k d�n de bug�n de bizce yeterli olmasa da Mevl�na�n�n hayat� bahas�na ortaya koydu�u a�k �a�r�s�na kar��l�k bulabilmi�tir. Bir fert olmas�na ra�men, ferdi a�an bir boyutta tarihi ve g�n�m�z� etkilemi�tir. Her dinden, her dilden her �lkede, d�nde bug�nde ba�l�lar� bulunmaktad�r. K�lt�rel olarak ba�at durumda T�rkiye, �ran, balkanlar ba�� ekerken; fert baz�nda , Pakistan��n milli �airi Muhammed �kbal��, �talyan as�ll� Ord. Prf. Dr. Anna Masala�y� en diri �rnekler olarak g�rmekteyiz. Son devir tarihimiz i�inde ise H�seyin Vassaf Efendi, Abidin Pa�a, Suud-�l Mevlevi, Ahmet Ferit Efendi, Has�r�-zade �eyh Mehmet Efendi, Mehmet Esat Dede, Ahmet Avni Konuk, Tahir�-l Mevlevi, Erzurumlu Abd�lrezzak �lmi Efendi, Nay� Osman Dede, Ahmet Remzi Dede, Abd�lbaki Dede, Mehmet Ziya Efendi Mevlevi ba�l�lar� olarak g�r�r�z. Yine Bursal� Mehmet Tahir Bey, Fuat K�pr�l�, Saadettin N�shet Ergun ve Abd�lbaki G�lp�narl� gibi Osmanl� K�lt�r� i�inde yeti�ip bilgi ve g�rg�lerini cumhuriyet T�rkiye�sine aktaran Mevl�na dostu ilim adamlar�m�z� g�rmekteyiz.
Bu deryadan herkes nasibi �l��s�nde r�z�kland�, r�z�klanacak. Ne denilir ki ?

� �EVKAT VE MERHAMETTE G�NE� G�B� OL.
BA�KALARININ KUSURUNU �RTMEKTE GECE G�B� OL.
�Y�L�K VE C�MERTL�KTE AKAR SU G�B� OL.
H�DDET VE ASB�YETTE �L� G�B� OL.
AL�AK G�N�LL�L�KTE TOPRAK G�B� OL.
YA OLDU�UN G�B� G�R�N, YA G�R�ND��N G�B� OL�

KAYNAK�A
Ahmed Bin Mahmud, Sel�uk-Name I-II,Haz. Erdo�an Mer�il, Terc�man Gazetesi Yay�nlar�, �stanbul, 1977
Ahmet Eflaki, Ariflerin Menk�beleri, �ev. Tahsin Yaz�c�, Remzi Kitabevi, 1986
Arasteh, A. Reza, A�kta ve Yarat�c�l�kta Yeniden Do�u�, �ev. Bekir Demirkol, �brahim �zdemir Kitabiyat, Ankara, 2000
Araz, Nezihe, Anadolu Evliyalar�,Atlas Kitabevi, �stanbul, 1978,
Ayvedi, Samiha, Abide �ahsiyetler,K�lt�r Bakanl��, Milli E�itim Bas�mevi, �stanbul,1976
Erdem, Do�. Dr. H�samettin, Panteizm ve Vahdet-i V�cud Mukayesesi, K�lt�r Bakanl��, Ankara, 1990
Fi�lal�, Ethem Ruhi,T�rkiye�de Alevilik Bekta�ilik,Sel�uk Yay�nlar�, �stanbul, 1994
G�lp�narl�, Abd�lbaki, Mesnevi ve �erhi, Milli E�itim Bas�mevi, �stanbul, 1985
G�lp�narl�, Abd�lbaki, Mevl�na Celaleddin,�nk�lap Kitapevi, �stanbul, 1985
G�lp�narl�, Abd�lbaki, Mevl�na�dan Sonra Mevlevilik, �nk�lap ve Aka Kitapevleri, G�l Matbaas�, �stanbul, 1983
Hac�tahiro�lu, Abdullah �ztemiz, Mesnevi(kendi vezniyle manzum terc�me) �t�ken Yay�nevi, �stanbul, 1972
K�l�b�zi, Do�u� Devrinde Tasavvuf, Haz S�leyman Uluda�, Derg�h Yay�nlar�, �stanbul,1979
K�pr�l�, M. Fuat, T�rk Edebiyat�nda �lk Mutasavv�flar,Yay.Dr. Orhan Fuat K�pr�l�, Ankara, 1976
K�pr�l�, M. Fuat, T�rk Edebiyat� Tarihi, �t�ken Yay�nevi, �stanbul, 1981
Mevl�na Celaleddin-i Rumi, Divan-� Kebir, �ev. Abd�lbaki G�lp�narl�, Anadolu �niversitesi, Eski�ehir, 1992
Mevl�na Celaleddin-i Rumi, F�hi M�-F�h ve Mec�lis-i Seba�dan Se�meler,Haz. Abd�lbaki G�lp�narl�, K�lt�r Bakanl�� Yay�nlar�, Ankara , 1989
Muhyiddin �bn Arabi, End�l�s Sufileri, �ev. Dr Refik Algan, Dharma Kitabevi, �stanbul, 2002
M�rtezao�lu, Bilal, Alfabetik Mesnevi �zeti, Alt�nova Yay�nlar�,No.2, 1997
Necm�ddin K�bra, Tasavvufi Hayat, �ev. Mustafa Kara, Derg�h Yay�nlar�, �stanbul, 1980
�nder, Mehmet, Mevl�na Hayat� Eserleri, Terc�man Gazetesi Yay�nlar�, �stanbul,
Sevim,Ali, Y�cel, Ya�ar, T�rkiye Tarihi ( Fetih Sel�uklu ve Beylikler D�nemi ), T�rk Tarih Kurumu Bas�mevi, Ankara, 1989
�ztuna, Y�lmaz, B�y�k T�rkiye Tarihi, �t�ken Yay�nevi, �stanbul,1977, I. Cilt
Tanp�nar, A. Hamdi, Be� �ehir, Milli E�itim Bas�mevi, �stanbul, 1989
Tat��, Mustafa, Yunus Emre Divan� �nceleme, K�lt�r Bakanl��, Ankara,1990
Uluda�, S�leyman, �slam D��ncesinin Yap�s�, Derg�h Yay�nlar�,1979
Uluslararas� Mevl�na Bilgi ��leni, Bildiriler, K�lt�r Bakanl�� Yay�nlar�, Ankara, 2000
�nal, O�uz, Horasan�dan Anadolu�ya, T�re Devlet Yay�nevi,Ankara, 1980
Yeni T�rk Ansiklopedisi, �t�ken Yay�nevi, �stanbul, 1985,II. Cilt

Hayrettin YAZICI

Not: Yunus EMRE'yle devam edecek...

Sitedeki

�nceki Yaz�s� Sonraki Yaz�s�

Yazar�n

�nceki Yaz�s� Sonraki Yaz�s�

( Mevlanada A�k Yunusda Sevgi -sonu� ba�l�kl� yaz� HayrettinYazc� taraf�ndan 24.10.2010 tarihinde sitemize eklenmi�tir. Sitemizde yay�nlanan eserlerin hukuki sorumlulu�u , kullan�lan materyaller ve yaz�n�n i�eri�i yazarlar�na aittir.�zin al�nmadan kaynak g�sterilse bile sayfam�zdaki eserler ba�ka yerde yay�nlanamaz. Eserlerin izin al�nmadan kopyalanmas� ve kullan�lmas� 5846 say�l� Fikir ve Sanat Eserleri Yasas�na g�re su�tur. )
Okudu�unuz Yaz�n�n Site Kurallar�n� �hlal Etti�ini D��n�yorsan�z, Site Y�netimine Bildirmek ��in T�klay�n�z.