Türkiyede Kültür Değişmeleri Batılılaşma Modernleşme Ve Erol Güngör-5 Batılılaşma
BATILILAŞMA :
Bana göre , batılılaşmanın bir tarifi
yok, yalnız izahı-açıklaması yapılabilir. Kendimizi doğal olarak devamı
saydığımız Osmanlı, ihtişamlı günlerini artık geride bırakmıştır.
Karlofça antlaşması yapılır ve batının üstünlüğü bizim tarafımızdan da tescil
edilir. Batının dünyayı etkilemekte kullandığı manivela, bir anlamda
kapitalizmi doğuran şartlar tamamdır. Arada ki denge sarsılır Osmanlıyla
birlikte aydını da şaşkına döner. Batının üstünlüğü gerek sivil, gerek
askeri kanatça genel kabul görür. Önce batının askeri dehasının
memlekete nasıl kazandırılacağı düşünülür. Nevşehirli İbrahim Paşa'ca� da
destek görür. (1718�1730) Batının askeri eğitimi ve teknoloji konusuna
önem verilir. 28 Mehmet Çelebi ve Nişli Mehmet Ağa batının ahvalini
öğrenmek üzere elçi olarak gönderilir. Bu arada bir takım sosyal
alışkanlıklarda devlet katına sız maya başlar. Halkta bu başkalaşımın
farkındadır. Askeri alanda örnek alma çabaları I. Mehmet, I. Abdul
Hamit, III. Selim zamanlarında devam eder. (1730�1807) Batıda ilk
elçilikler kurulmaya başlar. Tarihçilerce gerçek batılılaşmanın
başladığı tarih olan Tanzimat�a gelinir. 1839 da Gülhane Hattı Humayün�ü
ilan edilir. Bu çabalar içerisinde öne çıkan isim Mustafa Reşit
Paşa’dır. Ali Paşa ve Fuat Paşa’nın çabalarıyla da batının günlük
kültürü imparatorlukta artık yer bulur hale gelir. Giyim, eşya, evlerin
stil ve donanımı, insan ilişkileri de artık biraz avrupaidir. Bu
değişime karşı çalışmalarda başlatılmıştır. Namık Kemal ve Ziya Paşa’nın
oluşturduğu bu karşı hareket "Yeni Osmanlılar" adını alır. Mücadele
devam ederken 1856 da Islahat Fermanı yayınlanır. Ferman Müslümanların
tepkisiyle karşılaşır. Nihayet batılılığın parça parça alınamayacağı
1870 den sonra Saffet Paşa tarafından ifade edilir. Artık yazarlar da
özellikle adet ve görgü kuralları konusunda ki değişime öncülük etmeye
soyunurlar Ahmet Mithat’ın (Felatun Beyi) Recai Zade Ekrem’in (Bihruz’u)
ilk örneklerden sayılabilir. Zamanında açtığı onlarca okula bakılırsa
II. Abdul Hamid’de batının birtakım ileriliklerine evet demektedir.
Harbiye, Mülkiye, Tıbbiye, batı tarzında ilk açılan okullar olur. Buna
rağmen Jöntürk hareketi devrededir ve Abdullah Cevdet son sözünü
söyler;"Bir ikinci medeniyet yoktur, medeniyet Avrupa medeniyetidir.) Bu
ifşaata ve olup bitene bakılırsa bir baş kaldırı 1908 den sonra Mehmet
Akif ve onun gibi İslamcı düşünen, batıya karşı koyan hareketten gelir.
Ayrıca 1911 de "Genç Kalemler" dergisinde Ziya Gökalp Tanzimat�ın ana
fikirlerine katılmakla birilik, Avrupa medeniyetinin tereddütsüz kabul
eden, Türkiye’deki azınlığa çatar."Bunlar tıpkı hazır elbise alan
insanlara benziyorlar. Biz İslamlar ise hayatımızın hususiyetlerine
uymayan basmakalıp medeniyet modellerini taklit edemeyiz bizim
ölçülerimize göre biçilmiş elbiselere bünyemize uyan hayat prensiplerine
ihtiyacımız var. Kendi ruhumuzdan yeni bir medeniyet yaratmalıyız. Bu
milli Osmanlı medeniyetini Avrupa kıskanacaktır."der. Devamla; "Bu
medeniyet çürük temellere dayanıyor. Elbet zeval bulacaktır. Yeni
medeniyet Türk ırkı tarafından kurulacaktır. Alkolün ve sefih bir
hayatın bozduğu bir ırk değil, bu parlak savaşların kuvvetlendirdiği ve
gençleştirdiği bir ırk" Görülür ki Ziya Gökalp devam etmekte olan
batılılaşma hareketine evet derken, onun bir disiplin dahilinde ve
seçicilik yoluyla alınmasını, Türkçülük tavrını da ortaya koyarak çözüm
arar. İttihat Terakki’yle birlik Ziya Gökalp batılılaşmaya hayatı
boyunca büyük ivme kazandırmış, belki de günümüze büyük oranda damgasını
vurmuştur. İleride yapılacak olan inkılâpların kültür temellerinin
oluşmasında önemli pay sahibidir.
Gerek Türkiye’de
ki kültür değişmeleri, gerekse batılılaşma karşısında Erol GÜNGÖR
ayağını Türk milli kültürü üzerine koymak suretiyle pergelinin diğer
ayağıyla ufkunu çizmekte, görüşlerini bu pencereden bakarak açıklamaya
çalışacaktır. Erol GÜNGÖR�ÜN bütün savunma mekanizması, ilmi bir
zihniyet ve Türk milli kültürüdür. "Türk Kültürü ve Milliyetçilik" adlı
eserinin önsözünde; "Hâlbuki Türkiye�de batılılaşma hareketleri sonunda,
okumuş tabaka Türk kültürüne büyük ölçüde yabancı kalmış, hakiki bir
kültür yaratarak bunu milletin bütün tabakalarına yaymayıda
başaramamıştır. Tarih içinde türk milli kültürünü halk muhafaza
etmiştir. Şu halde milli kültürün modern imkanlarla geliştirilmesi demek
olan milliyetçilik, ister istemez, halk içinde yaşamakta olan temel
kültür unsuralrına dayanmak zorundadır.� Diye açıklar. Batılılaşma ve
türk kültürü bölümüde geniş izahlar yapar. Batılılaşmanın bir medeniyet
dairesine girmek olduğu, bir çok milletin bu kader yaşamak zorunda
olduğu, modern medeniyetin batı memleketlerinde başlaması nedeniyle, bir
kısım ülkelerin onları geriden takip etmek durumda kalıp, ıstıraplı,
çetin ve ne kadar süreceği belli olmayan bir yola girdiklerini izah
eder. Bu ızdıraplı ve çetin dünya bizide içine almış bulunmaktadır. Fakat
bir şey var ki Reşit Paşa�dan Talat Paşa�ya; Namık Kemal�den Ahmet
Rıza�ya ve Abdullah Cevdete kadar hepsinin asıl gayesi memleketi
parçalanmadan ve yenilgiden kurtarmak olduğu anlaşılır. Yine GÜNGÖR�e göre
bu zevatın bir kısmı dış destekli olsa da durum değişmemektedir.
Ne var ki batılılaşma yolunda atılan adımların memleketi bir
felakete sürüklemiş olması da gözden kaçmamaktadır. Toplum tüm
dayanaklarından yoksun bırakılmıştır. İyi niyetle de olsa dışarı ile
yapılan ilşkiler-iş birlikleri; sonuçta ülkenin parçalanmasına yol
açmıştır. Eğitimde getirilen yenilikler münevver-aydın sınıfıda siyasi
sınıflar gibi gruplara bölerek genel muvazeneyi bozmuştur. Bu sayede
azınlıkların cüreti artmış ve ayaklanma heveslileri harekete geçmekte
geç kalmamıştır.
Devam edecek...
(
Türkiyede Kültür Değişmeleri Batılılaşma Modernleşme Ve Erol Güngör-5 Batılılaşma başlıklı yazı
HayrettinYazcı tarafından
4.11.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.