An'a
İbrahimi bir duanın imdadına
Çılgın bir bulut devrilir
Ve görürsün yağmurların aşkla güldüğünü
Karınca dudağından taşan suyla söner miydi nemrutların ateşi?
Küçümseme, çünkü safını Hak bilir
Acıyla dokunmuş aşkın kilimlerine
İşlerken sevdanın zorlu nakşını
Kâh yankısı vurur yüzüne bir belanın sesi
Kâh dalarsın maveralara
Derin bir uçurumda kalır özlemlerin sureti
Düşüyorum...! çaresizliğin tam yerine
Sözlerin bir hükümdar fermanı
Gözlerin bir cinayet tufanı
Karda çürüyen heyula bir ç/ağdır zaman
Asılır soluğu düğümlenen duvarlara
Sırılsıklam nehirlerin sureti
Ne varsa sürükler , bir yıkıntıdan geriye kalanı
Soluk bir mezar taşı, mülteci şehirlerin yalnızlığı
Kana susamış kını
Kılıçlar öfkesini fısıldar celladın kulağına
Ve bir makaslık ölümdür ruhların nişanı
Bahtı kara/kırmızı
Hüznünü sağdırır gökkuşağının yedi rengine
Kızıla boyanır haylazlığı
Bacasında ıtır tüten sabahların
Bembeyaz bir kapıdan girer rüyaların, sızlanma sakın!
Belki mahşere kalır bağlara gül düğünü
Ay doğuran amansız gece
Çoban kepeneği gibi çöktüğü vakit aynaların tenine
Dokunaklı çığlıklarla
Kırılır kanatları yıldızların
Görürsün, alevlenen umutların dağlara güldüğünü
Üşüyen resmimin gömleği ey!
Eşkalinin kölesiyim
Külfeti özgürlüktür bana yeter,
Varsın ağlayadursun hücremde bahar
Cezam müebbet, ellerimde rüzgâr dilenen bir mum çiçeği
Görürsün bedduadan tebessümsüz söndüğünü
Dokununca ansızın yakar
Alnı secdede, matemini çöllere taşır bir kum çiçeği
Şimdi;
Ejder çanağında kül düğünü
Her macerası hüsranla biter
Yasaktı kelepçeli aşkların gül düğünü
Efsunlu denizim
Benzeri olmayan ülkem ey!
Yollara serdim sırrını, varoşlara sürgün kentim ey!
Gönül sınırında paramparça
Sana ram, yaralı bir şehzadeyim
Ömrüm düşüyor zindanlara, ışığına amadeyim
Kırıldığı yerde zincirlerin intizarından
Tılsımınla çöz beni
Görürsün, çıplak düşlerin yorgansız yatağında öldüğünü
Deli dalgalarım...
Mecazını taşır kimsesiz öykülere
Topla beni firakın kıyılarından
Sultan olsun endamın hüzzamın kalesine
Şehrazat duruşuna pervaneyim
Bakışlarım isyandır benim
Katil ruhlu yüzlere
Gör beni...
____________
Ramazan Boran
(
Kırağı Çalmış Ateşte Gül Düğünü başlıklı yazı
RamazanBoran tarafından
10.08.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.