Açılmış bir uykudur hayat ,
İki kıvılcım arasında yaşanır kavgalar
Yaralandıkça menzili uzar hüzünlerin
Yağmurlar karışır mühürlü gözyaşlarına
Ve kan kokusuna bandırılır yeminler .
Acının çeyizini işlerken Rabia’lar
Rüzgarı çalınır ölüm değmemiş bedenlerin
Kefeni biçilir nasırlı dünlerin
Kırılmaz olur öfkenin çelik fidanı
Ve uyanır zırhını giymiş sesler .
Dalları budanırken kutlu bir hayatın
Aynı ağıdı söyler dilsizler
Umut yaprak yaprak düşer ömürden
Kimi yorganda ölür kimi urganda
Ve toprağa gizlenir ölüler .
Kanı çekilirken seslerin
Ölüme ayarlı saat gibi bekler insan
Koğuşunda sabahlar acının ortanca çocukları
Genç ölümlerle değişir mevsimler
Ve gözlerden damlar göç yaşları .
Kağıt helva inceliğinde yaşanırken hayat
Yaralı bir kardelen kokusu sarar ruhları
Ecelin eli dokunur yanaklara
Bulanık su gibi dibi görünmez yüzler
Ve başlar sükunetin sureti . . .
.
.
.