Umutsuz ve bedelsizdi
aşk
Seyri yalın ve bir o
kadar tuhaf
Tenezzül dahi etmez
iken yankısına
Kulağa gelen çağrısıydı
O efsunlu tılsımın.
Müptelası ya da bitimin
tezahürü
Korunaklı o dünyanın
Boşluğa açılan kapısı:
Kapanmamak üzere belki
de
İlk kez ve son kere…
Anlamak adına geçen
yürekten ne varsa
Sığınmak o sıcak
varlığa
Buz kesti aniden
O kâfir duygular
Soluklandı son kez
Gelmemek üzere tekrar
yan yana.
Kıvılcımıydı düşen
gönle
Bitimsiz sansa da yürek
nafile
Kafiyeler, dizeler, tüm
uyaklar
Her şeydi ve herkes
İçten dışa yansıyan…
Sığıntı idi ya da müptela
Bir kez itmiştin oysa
en uzağa
Yakan yıkan her kelime
Başlamıştı bir kez
sonun durağan yakıcılığı.
Uzak kalmak kendinden
Ulaşmak adına yakan
sevdaya
Korumak kollamak adına
Uzaktan dokunmak uğruna
Ne geçti ele
Hüsrandan başka.
Kifayetsizlik belki de
Ya da çepeçevre saran
korkular
İzdüşümü yenilginin
İçten içe burkan
İlkti ve son
Buymuş işte kaderin
gördüğü reva.