Mahal vermez iken
bütünlemeye birbirini
Gözlerimin gölgesinde
konuştu sevdanın dili
Bir yanda soluk bir
gölge
Kapladı en derini o
kara hüzün.
Ve sonrasında
evveliyatımının eşliğinde o solgun yüzün
Tümlecinden ayrı kalmadı
mı sanırsın her bir sözün.
Gidip de göremediğim
kayıp eşkâlin
Demlendi ve seyreldi nihayetinde
şu ahir ömrüm.
Gölgemin gölgesiydi
nöbet tutan
Ayracında saklanmış
kalan yarım
Nezdinde kavuşmayı
beklerken o koca tümün.
Işıksızlıktı hapseden
İzbelerde, kuytularda
gizlenen.
Aynalar kırık, bin bir
parça
Binlerce akis yansımış
Dans ederken kayıp
ruhlar
Ne tümleyen ne tümlenen
Gizli saklı her biri
bir başına.
Aktı, aktı yaşlar oluk
oluk
Ve yıkandı tüm kiri
pası melun ruhların.
Kavuşmaktı tecellisi
hasretin
Ebediyetten miras
uzantının
Görüp göreceğim o
hayallerin.
Bir avuç tütün kadar
acı
Elde kalan koca bir sus
payı.
Kelimeler oynaştı
ahenkle
Suskun ve mağdur gönle
nazire edercesine.
Sustum susalı
İlkti bu sessizliğin
yakıcılığı
Ve sondu içinde kilitli
kaldığım
O dört duvarın boğucu havası.
Tek tek toplamak
yıldızları
Savrulmuş dört bir yana
Sanki bir korun verdiği
acı
Belki de sesi o
görmediğim yabancının.
Bir bir savurdum
yaprakları
Bin bir dilekle
tuttuğum o papatya falı.
Bilmezdim nazını
niyazını sevdanın
Kimler erdi keramete kim
bilir.
Çocuk, kadın ve adam
Mükellefti her biri
Sunulan sevdadan
Adını çoktan koymuştu
ne de olsa Yaradan.
Azaldı özlem,
Azaldı hüsran
En güzel armağandı oysa
Sevginin eşliğinde
sunulan.