Umutsuz olmak adına
fazlasıyla sebep vardı. Gerekçelerini izah edemediği onca yaşanmışlık ketum bir
yadsımazlığın kıskacına yakalanmışken bir asır evvel.
Tutarsızca ve
hesapsızca kapadı kapıyı ardından. Gidiyor muydu yoksa geri mi dönmüştü kendi
dahi bilmezken. Fütursuzca attı kendini yola. Topu topu on dakikalık bir
yürüyüş mesafesine kilitlenmişti artık. Yok değildi hani gözünde büyüyen ya
kilitlendiği o sancılı devinim hali hazırda bekleyen.
Umarsızca bakındı
çevresine. Oldukça tenha ve ıssız yolu adımladı olabildiğince hızlı.
Olay günü…
Güvenlik koridoru
aşılmayacak derece titizlikle takibindeydi emniyet güçlerinin. Binaya tüm
girişler, çıkışlar çoktan engellenmişti. Kalan iki dairede yaşayan aileler de
çoktan olay yerinden uzaklaştırılmıştı. Tekrar bir şiddete maruz bırakmamak
adına yapılmakta olan sıkı denetim ve tüm önlemler had safhadaydı.
Kimse olanlara bir
anlam veremiyordu polis de dâhil olmak üzere. Faili meçhul bir cinayet vakası
nüksetmişti onca sıkı gözlem altında olsa da bina. Tek gören dahi olmaksızın.
Üstüne üstük güvenlik kameralarının görüntü almasına bile izin verilmemişti
gizem dolu bir şekilde. Tek kayıt cüppe giymiş birinin karanlık siluetiydi
üstelik kadın ya da erkek olduğu belli olmayan.
Olaya müdahil olan ekip
her türlü ayrıntıyı değerlendirse de işe yarar hiçbir şey bulamamışlardı.
Aldığı darbe sonucu Bay
K.nın öldüğü haberi düştü ajanslara. Kimin ne şekilde binaya girdiği ve hangi sebeple
tartıştıkları hep bir sır olarak kaldı insanların gözünde.
Polisin üzerinde en çok
kafa yorduğu dairenin kapısının kimin tarafından açıldığıydı. Belli ki olay
esnasında binaya sızan kişi hiç mi hiç şüpheyi üzerine çekmemişti. Bu da olayın
açılımını oldukça kısır bir döngüye sokmuştu.
Bay K. İş dünyasının
sayılı CEO’larından biriydi. Senelerce brokerlık yapmış ve nihayetinde bir
holdingde çalışmaya başlamıştı.
Ölümünün ardından yüklü
bir mirasa konmuştu ailesi. Dul eşine kalan milyonlarca dolar ve gizli kasada
saklı ne varsa.
Genç ve güzel kadın
evlilikleri boyunca mutluluğu doya doya yaşamış ve ek olarak yüklü bir servete
konacaktı.
Olay ertesi…
Cenaze sonrası yorgun
argın attı kendini eve genç kadın. Hayatının en zor günüydü ve en acı dolu.
Yine de fazlasıyla üzgün durmuyordu. Tüm gün acılı eşi oynamıştı, oynamalıydı
da.
Tüm hizmetlilere
süresiz izin vermişti. Yalnız kalmalı ve dinlemeliydi kafasını. Yapacak o kadar
çok işi vardı ki. Gerçi şirket avukatları fazlasıyla yardımcı olmuşlardı ama
payına düşen daha çok işi vardı kadının.
Yatağın altına uzandı
ve günler evvelinden hazırladığı bavulları zor da olsa çıkardı yatağın
altından.
Plan tıkır tıkır
işliyordu işte. Kocasının ölümüne kadar gelişen her olay ilk andan itibaren
kontrolü altındaydı onun ve gözü kara sevgilisinin.
Uyanması gereken ilk
intifa fazlasıyla inandırmıştı gerek yakın çevresini gerekse emniyeti.
Bay K. Ölümüne âşıktı
karısına. Geç yaşta genç bir kadınla birleştirdiği hayatı inanılmaz gençlik
aşılamıştı yaşlı ruhuna. İlk etapta malların çoğunu üzerine yaptı karısının.
Otuz yılı aşkın hayatını paylaştığı karısını bir trafik kazasında kaybettikten
sonra uzun süre gelememişti kendine. Uzun zamanı beraber geçirmişti karı koca
akabinde yalnız dünyası onu fazlasıyla boğmuştu. Sebebin kimden kaynaklandığı
bilmeden çocuksuz geçen bir ömrü çoktan kabullenmişlerdi. Ofis-boy olarak
başladığı iş hayatında inanılmaz bir ivme ile yetkin bir kademe gelmişti adam
bu yüzden işinden başka hiçbir şey görmezdi gözü. Aşka hiçbir zaman inanmamıştı
ta ki Firdevs ile kesişene kadar yolları. Önceleri hoş beş edercesine kısıtlı
zamanlarda bir araya geliyorlardı. Derken koyulttular sohbetlerini ve
birbirlerini görmeden duramaz oldular. Firdevs baba şefkatini bulmuştu adamda
bir yandan sıcak bir sevgi ve bol miktarda para. Görmezden geliyordu adam tüm
gerçekleri zira ölen karısıyla yaşayamadığı bir beraberlikti onlarınki. Oldukça
güzel bir kadındı Firdevs. Önceleri güzellik uzmanı olarak çalışırken ilerleyen
zamanlarda evlilik kararı alır almaz çift gözünü kırpmadan ayrıldı işinden
şimdi tüm maharetlerini Bayan K. olarak sergileyecekti zaman içerisinde. Ne
ailesinden bahsetmişti adama ne de geçmişinden. Umurunda bile değildi adamın.
Her geçen gün kendini daha genç ve dinamik hissederken biliyordu ki
vazgeçilmeziydi kadın.
Şaşalı bir düğün
istemiyordu adam her ne kadar genç kadın ısrar etse de. Lakin ikna etti kadını
eşliğinde yüz binlerce dolara tekabül eden son model bir araba ve üzerine
geçirdiği villanın tapusu ile. Biliyordu zira eş dostun yadırgayacağını. Umurunda
bile değildi gözü Firdevs’ten başak hiçbir şeyi görmezken.
Yayvan bir gülümseme
yayıldı kadının yüzüne yudumlarken kadehe doldurduğu viskiyi. Gerçi içmemeliydi
ama geç de olsa bir kutlama yapmalıydı artık bu yaşananların ertesinde. Gelen
çağrı ile irkildi.
‘’Sevgilim, yolda
mısın?’’
‘’Her şey hazır ve seni
bekliyorum. Evet, tüm hizmetlileri süresiz izne ayırdım. Endişe etme yeter ki
gel. Her şey kontrolüm altında. Evet, cenaze töreni az evvel sona erdi. Sorun
değil yeter ki çabuk ol. Seni seviyorum.’’
Bir taşla iki kuş
vurmuştu kadın. Yüklü bir servet ve karnındaki çocuk her şeyin garantisi idi
artık.
‘’Bir kadeh daha içsem
ne olacak ki.’’ demeye kalmadı duyduğu ses ile irkildi yerinde. Oysa kimseler
yoktu evde. Yine de seslenmekten alıkoyamadı kendini.
‘’Pervin, sen misin?’’
Evin sadık hizmetkârını
zor ikna etmişti gitmesi konusunda. Bay K.nın ilk eşinin gözde hizmetkârı asla
haz etmemişti Firdevs’ten ve hep şüpheyle bakmıştı kadına adeta bir düşman
gözüyle. Tüm ısrarına rağmen adam yol vermemişti Pervin’e. Ne de olsa ilk
eşinden yadigârdı yaşlı kadın.
‘’Ne saçmalıyorum ki.
Sinirlerim öyle bozuk ki gaipten sesler duyuyorum işte.’’deyip yüksek sesle
güldü kadın.
‘’Yeter ki bir an evvel
uzaklaşayım bu evden. Dönünce ilk iş iyi bir fiyata satar sahildeki yalıya
yerleşirim. En azından göz önünde olmam. Hem hamileliğim boyunca bol bol deniz
havası alırım.’’
‘’Dikkat et de deniz
havası çarpması seni aşkım.’’
‘’Sen, sen…’’
‘’Sana acıyorum hem de
bebek haberini aldığım ilk günden beri. Aptal kadın. Oysa kendini çok akıllı
sanıyordun değil mi?’’
‘’Kerim, nasıl olur?
Sen ölmüştün. O cenaze töreni, tüm o izdiham, tüm o insanlar…’’
‘’O kadar kolay mı
kurtulacağını sandın benden?’’
‘’Ya, o aldığın darbe.
Sen yaşayamazsın. Yaşıyor olamazsın. Yerdeydin ve başın kanlar içinde. Öyle
söyledi bana. Boğuştuğunuzu biliyorum ve nefes dahi almıyordun olay sonrası.’’
‘’Demek ki her şeyi
itiraf ediyorsun ha. Fazlasıyla sevindim buna. İşimi kolaylaştırdın küçük
sevgilim.’’
‘’İnan, inan ki benim
suçum yok Kerim. Ben koca bir hata yaptım. Çok çok pişmanım.’’
‘’Bunu polise
anlatırsın.’’
‘’Böyle olmamalı. Ya
bebeğimiz?’’
‘’Ben asla baba olamam.
Kandırabileceğini mi sanmıştın?’’
‘’O ikimizin bebeği
sevgilim. Kıyamazsın o masum yavruya. Ne yaparım ben bu halimle hapishane
köşelerinde? Tabii ki de senin çocuğun.’’
‘’Karım sağlıklı bir
kadındı ve sorunun bende olduğunu ikimiz de biliyorduk. Sadece ikimiz
biliyorduk ama. Bana yutturabileceğini mi sandın eski sevgilinin çocuğunu?’’
‘’Bırak beni gideyim.
Yalvarıyorum sana. Hayatından usulca çıkarım ve senden hiçbir şey de talep
etmiyorum. İnan bana. Bak uçak biletleri elimde ve şu kapıdan çıkıp giderim bir
daha geri dönmemek üzere hem de. Yalvarıyorum sana. Beni polise teslim etme.’’
‘’Evet, tabii ki de
çıkıp gideceksin ama ne başka bir şehre ne de başka bir erkeğin kollarına. Hem
sevgilin olacak o aşağılık adam çoktan tutuklandı. İnandın değil mi o sahtekâra
her şeyin yolunda olduğunu söylerken sana.’’
‘’O bana asla yalan
söylemez, anlıyor musun yalan söylemez.’’
‘’İlk günden beri yalan
söylüyor aptal kadın. Şüphelenmedim mi sandın küçük aptal?’’
‘’Nasıl yani?’’
‘’Hepsi bir oyun. Onun
odama kadar girip tartışmamız ve başıma aldığım darbeye kadar. Anladın mı küçük
hanım. Kazdığın kuyuya kendin düştün.’’
‘’Nasıl olur? O bana
bunu yapmaz, yapamaz.’’
‘’Öyle bir yaptı ki
ruhun bile duymadı. Yeteri kadar adi suç işlemiş bir dolandırıcı. Ve azıcık
ceza ile sıyrılacak bu sayede. Bunca suçun üstüne katil damgası yememek adına
uydu bu plana. Ve fazlasıyla mükâfatlandırdım onu.’’
‘’Sen, adi bir
yalancısın. İnanmıyorum sana.’’
‘’Memur bey,
girebilirsiniz içeri.’’
‘’Hayır, benim hiçbir
suçum yok. O yalan söylüyor. Tüm plan ona aitti. Anlıyor musunuz? Bırakın beni,
ben suçsuzum.’’
‘’Oyun bitti, sevgilim.
Oyun bitti.’’