Karanlığın sürrealist devinimi esaretine sokarken sadece sustum.
Sustum ve ağladım.
Ağladım ve diledim.
Diledim ve...
Çok uzaktı hecelerin tınısı. Kelimeler yersiz, kafiyesiz hatta hepten karışmış gecenin ayazına.
Sıtkı sıyrılmış bir benlik benimki. Bir o kadar aciz. Caiz olan ne ise sunumunda döngünün.
Dilekler, dualar ve pervasızca ettiğim beddualar. Yalan yanlış ne varsa dibimde, uzağımda...
Sona gelirken başa dönme ihtimali kadar yersiz aynı plağı baştan çalmak belki de.
Susmak kadar acıtıcı ve hıçkırmak nöbete dururken.
Cehennem bekçisi ve cehennem yolcuları nasıl da mutlu ve beklemede.
Küfretmek, saymak söymek neye yarar ki. Yakmak yıkmak ve karışmak sonsuzluğa, uyumak binlerce asır uyanmadan ve hissetmeden.
Belki de acımak kendine acıtırken yarınları imkansız. Çaresizlik dem vurmuş bir kere.
İzdüşümü biteviye bölerken ve parçalarken bedenimi kıvranmakta ruhum.
Kan akarken musluklardan, karayel üşütürken bir ninni dilimde ve sensin göğüs çeperimde.
Gitme sakın gitme.
Acıyorum acırken canım acıtırlarken onca menkıbeyi.
Kıvrılıyorum kırık bir yüksük kadar korunaksız.
Başım ne eğik ne dik.
Ne solgunum ne de canlı.
Ne varım ne de yok. Araftayım belli ki...
Gitme sakın gitme.
Tütsülemiştim düşlerimi.
Kılıfına uydurmuşlardı onca yalanı.
Umurumda mı kırık kalbim.
Bedenim varlığının ayazında.
Yoksunluğum, yoksulluğum diz boyu.
Korkum ne ölüm ne de yalnızlık. Yarınsız senlerin, sensiz yarınların türevi karartan düşlerimi. Çalınmış hayallerimin mahşeri olur gidişin. Aşksız buhranlarımın çeri çöpü dahi tırnağın etmez.
Kuruntularım yetim kalır haricinde iken döngünün.
Yerli yersiz tüm söylemler adım başı. Bölgesel yokluklar hepten tümledi evreni.
Farkındayım hiç olmadığı kadar. Farklılığımın, yeknesak kimliğimin, garipliğimin bilincindeyim. Manasız, kitlesel çöküşlerin çekimi kadar güçlü içinde debelendiğim girdap.
Heyula evrenin o minicik toz zerresiyim olsa olsa. Yarınsızım, sonrasızım.
Öncesi sen.
Miladı yine sen.
Ne tek bir emsalin,
Ne de gölgen.
Gitme sakın gitme.
Ben giderim senin yerine.