Ben, yapay kurguların, muhteşem hayatlar sunduğu, perdelere yansıyan şuh bakışlı sarışın afet...
Her an muhteşem görünmesi gereken bir suret. Tecimsel düşünen Hollywood prodüktörlerinin elinde bir kurban...
Ben, başarı diye aldatılan...
Başarı, sinemaya giren bir erkeğin elinde bilet...
Mutluluğu çocukluğunda yitik bir gelecek...

Ben, Norma Jeane Mortenson... Şöhret perdelerinde uçan sarı kelebek...
Ben Marilyn...
Kocasını öldürmeye çalışan bir eş filmiyle (Niagara) şöhret bulan, sevgilisi tarafından hayatı sonlanan bir kurban...
Acılı bir eş...
Yığınların aptal sarışın yaftasını vurduğu, okuma aşkını kocası Arthur Miller'de bulduğu zeki kadın...

Ben Norma .
Biyolojik babasını hiç bulamamış, annesini bir şizofren olarak hastaneye yollamış, yetimhanede bir çocuk.

Ben Norma.
Dayım kendini asan bir hasta. Anneannem Della ve dedem Otis, manik depresyonda, yetimhanede bir çocuk... 7 yaşında...
Üvey baba küçük kıza cinsel tacizde bulunmuş...
O ben Norma... 9 yaşında...

Hayatımı bir zebaniyle birleştirecek kadar yalnızdım. Bir kaçıştı evlilik, komşunun çocuğuyla...James Doughtery, 4 yıl süren birliktelik. Geçimsizlik ve boşanma...
Norma 20 yaşında.

Mankenlik ajansı, modellik, oyunculuk, şarkıcılık, saçını kestirip platin sarısına boyatmıştır, ve kollarını şöhrete uzatmıştır artık Norma.
Bir kabak çiçeği gibi açmıştır Marilyn Monroe...

Norma inkar ettiği geçmiş... Şuur uykuda. Hatıraları kusmuş hafıza, bir çırpıda.
Norma Los Angeles'ta bir parya...
"Benim için bir gelecek olduğunu biliyorum; ama ben onu bekleyemem" diyordu.
Yabancısıydı Marilyn, sosyete ülkesinin. Aklın varsa intihar et diye bağırıyordu her gece beyninde uğuldayan bir ses... İntihar et... İntihar et...
Alkol ve hap bağımlılığı ile taksitli ölümü seçmesi bundanmıydı kimse çözemedi.

"Gentlemen prefer Blondes" ve "How to Marry a Millionaire" filimleri ile burjuvanın şuh bakışlı sarışın biblosu oluvermişti Marilyn.
Kalbi, her hırsızın sokulacağı çorak bir tarladır. Sıra Monroe'dadır.
Ağır makyajıyla sosyete salonlarının ortasında dolaşırken, gülücükler dağıtır etrafa.
Yapmacık, ama ürperten ihtiraslarla...

Marliyn... Arafta bir ruh. Cinneti cennete dönüştürme gayreti.
Geçmişteki sevilme hasreti ile sevenini arayan bir yürek. Ne kadarda herkes gibi...
Nice erkekler geçti hayatından; Marlon Brando, Arthur Miller, Joe Dimiacho, Frank Sinatra, John F. Kennedy, Elton John...

Hüzünlü bir şarkı besteledi Elton John, ölümünden sonra Marilyn için, "Candle in the Wind". Rüzgardaki mum.

Ben Rüzgardaki mum, sessizce derinlere iniyorum. Kapanırken gözlerim bir perde gibi... Tüm perdelere veda ediyorum.

İntihar edersen demişti, sevgilisi Kennedy bir sansasyon ile sönmeye yüz tutan şöhreti yeniden taçlandırırsın.
Güven bana Marilyn... Güven bana sevgili. Seven kurtarır ne pahasına olursa olsun sevdiği ülkeyi...
İnan Marilyn...

Doktorumu arayacaktın hani sevgili...
Doktorumu arayacaktın...
Doktorumu...
Dok..........................

Norma ... En acıklı yaşam öykülerinden biri ve Monroe gerçek bir trajedi.
Kabak çekirdeği gibi kadınsın Marilyn, hiç bitmiyorsun.
Dedi Kennedy...

( Kabak Çekirdeği Gibi Kadındı Marilyn Monroe başlıklı yazı SönmezKORKMAZ tarafından 4.11.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.