Yıllardan hüzün
Mevsimlerden hazan
Yazgımın rüzgârı
değiştirdi seyrini yine
Mutlak bir gölgenin
dibinde
Karanlığa karıştı
umutlar.
Bilip bilmediğim ne çok
şey
Ne çok insan
Çekmişken elini
eteğini.
Bak döktüm eteğimdeki
taşları
Doğduğum gün kadar
masum olmak
Tek dileğim.
Karışmamak karanlığa
Hala o çocuk yanım
Bağırırken avaz avaz
Külfeti ağırmış be
dostum, büyümenin
Renklerden en çok
beyazı sevdim.
Hislerimi aldırmalıydım
ilk hissettiğimde
Hani büyüyüp de
çıktığım o yolda
Ve kendimle ilk yalnız
kaldığımda.
Ürkünç ya da korkak
Tınısı bile farklı
Hele ki ritmi aralıksız
devinirken
Peyder pey çalınırken
ömründen.
Ötelenmiş benliğimin
kalan yarınsında
O dehşetengiz karanlık
koyulturken düşlerimi.
Avaz avaz bağırmak tek
dileğim
Yakıp yıkmak gidenlerin
ardından.
Saf tuttuğum mezarlık
Dün gömdüğüm ölü
düşlerim.
Yarına nispet
edercesine
Çağırırken uzaklardan
Dost bellediğim.
Son bir izlek senden
arda kalan
Tut ki kıyısındayım
O hengâmede
tırnaklarımla kazdığım
Depresif nice yılgı
Kademelerden mükellef
Debelenirken ayağımın
altında
Aşamadığım her tümsek.
Reva görülmüş madem
kabulüm,
Niyazında şu kademeli
ömrün
Nüansı çalınırken
uzaklardan
İç içe geçmiş pejmürde
kılıfları ile
Nice yalan.
Yine yeniden demek olsa
Keşke tek marifet.
Bilmemeyi yeğlerdim
doğrusu
Yüz yüze geldiğim onca
sanrıya
Okuduğum ilk ve son
lanet.
Ömrün ikinci yarısı
addettiğim günün
Yıl dönümü bu gün.
Son bildiğim acıların
Nezdinde verilirken
nice hüküm
Peyder pey eliyorum
ayrık otlarını
Günlerden hüzün
Nice donatı gönül
bahçemde
Dokunmaya dahi
kıyamadığım boynu bükük
O pembe gülün.
Bazen külfet bazen
derinlerde saklı
Bin bir imge
Gecenin sonunda ya da
ortasında ömrün
Boş bir çember ellerim
pergel
Sığamazken içine
Sığdıramadığın bir tek
hece
Telaffuzu yürekte saklı
Ellerim uzanmışken gök
kubbeye.
Mecali yeter mi kulun
devinirken
Sığındığım engin gönlün
tek maliki.