Bin bir imge hele ki
Çığırtkan yankısı
dünden yarına
Çizdiği o yolda…
Nizamını yitirmiş düşlerin
bekçisiydi
Tanıdığım o şahsı
muhterem.
Bir kelaynak kuşuydu
işin aslı:
Yaşadığı o ağaç kovuğu,
Menzilinde gözyaşları
Kuru bir lehçe ile
Dilinde zikrettiği tek
hece.
Mubahtı sevda mubahtı
elem
Sitem bilse de
sevilmediğini
Görmediğine kani
değildi önceleri.
Mutlak yetileri vardı
Gizlediği o sümen altı,
Soruları vardı
Sadece zihninin
kancalarına takılı,
Cevapsız ve asılsız.
Nice düş adamı
Düşman bellese de
görmezden geldiği
Hicap etmese de
sevmekten kaçmazdı.
Zamandı bir diğer
düşmanı
Ve mekânsız önyargılar
Hatta mesnetsiz
ithamlar.
Kara kalemdi her insan
giren hayatına
Bilemezdi rengini
Sağdıcı bilmişti bir
kez taşıdıkları öfkeyi.
Bir adamdı sadece
Sıradan yine de tek
farkı
Külyutmazdı günden
geceye
Sürüklenirken kaderin
rüzgârında.
Göçmüştü karısı
Lakin başka kollarda
hükmediyordu
Yelken açmışken yeni
bir aşka,
Unutmuştu saçının,
gözünün rengini
Yine de ağlardı
Dinlediğinde çalan
komparsitayı.
Salkım saçaktı hatta pejmürde
Soran oldu mu susardı
sessizce
Gizlenirdi perde
arkasına.
Gömütü idi aşk ve
hüsran
Beklentisi yoktu
Bir yudum dostluktan
başka.
Bir düş adamıydı
Uzun lafın kısası
Saklı idi kalan yarısı
O bilinmezlik
urbasında.