Onlar huzurlarında tövbekar olmamı istiyorlar,
günahlarımın bedelini ödememi istiyorlar
ve bunu yaparsam
pişmanlık yasasından yararlanacağımı söylüyorlar…
Annem kan çanağı gözleriyle ağlıyor
ve korkuyla inliyor:
- teslim ol yavrum, öldürürler!...
ölüm,
teslim olmakla direnmek arasındaki mesafesizlik mi?
ölüm,
günahlarımın bedelini ödeyeceğim hapishane mi?
İyi ama, cesaretim neden kırılmakta?
Neden, düş kırıklığı yaşamaktayım?
Düş kırıklığım cesaretimin kırılmasından mı?
Tir tir titriyorum!
Cesaret olmasa da titremek ayıp değil mi?
Utanmalıyım!
Özgürlük ormanın derinlerinde
düşlerde saklı…
Suskunluğun
ve karanlık korkunçsuzluğun
ormanlarında
arzuladığım şeyi görüyorum düşlerimde
ve benim olanın bana geleceğini biliyorum
yaşı yirmi memed yüreğim
hırsız otlarına dolanıyor
ve çıkarıp atıyorum yüreğimi
ve yerine bir hırsız otu dikeniyle seni çakıyorum
ve bu buluşmanın doğurduğu mükemmel kararları alıyorum
duygularımın çıkış mekanı Tanrım,
huzurunda
hemen buluyorum özgürlüğü
ve hemen tanıyorum,
bu yapılan dua
ve duamın tutması…
Gidilecek yol,
yeniden kurulacak hayat
ve yaşanacak özgürlük
karşılığında vazgeçiyorum direnişten,
ellerimle tutuyorum,
ve yüreklerine taşımaları için
ellerine veriyorum…
─ ateş etmeyin! teslim oluyorum!
Siliyorum bütün günahlarımı
ve geçmişimi affediyorum
Tanrı’ya şimdiden şükrediyorum…
Bu hayatımın dönüm noktası
biliyorum ki aklıma koyduğum şeyi yaşayacağım
hiçbir yer ve şart engelleyemeyecek bunu,
dönüşün muhteşem olacak,
umut insan için hep vardır
unutma mezarlıklar ölecek kadar
aptal olan insanlarla dolu…
en kötü şartlara sahip özgürlük,
en iyi ölümden daha cazip...