SAFİNAZ ABLA - r o m a n
Çay Ocağının önünde, kaldırıma konulmuş bir masanın çevresinde beş altı kişiydik. Birer delikanlıydık her birimiz; zamandan çalıp gırgırımızı geçiyorduk. Hepimizin, birbirimizi güldürmek için anlattığımız komik hikayelerimiz vardı. Ben, benimkini anlatıyordum.
"Çalıştığım Göksu Pavyonun
striptizcisinin adı Oya Nur. Size yeminle söylüyorum, hayatınızda onun kadar
güzel bir hatun daha görmemişsinizdir. Hani şu doksan altmış doksan denilen
hatunlardan. Sahneye çıktığı an, tıp; koca salonda gık yok. Herkes ağzı açık
ayran budalası gibi striptiz seyretmekte. Biz de sahnede zorbayı çalarak
hatunun soyunmasına eşlik etmekteyiz."
Nuri, araya girerek, "soyunurken sirtaki
mi oynuyor?" diye sorduğunda, ona;
"Yok," diyorum. "Hasapisko
oynuyor. Tabii, bizim tabak kırıcılar kadının ayakları dibine onlarca tabak
kırmaya devam ediyor."
"Hasapisko da neyin nesi?"
"O da sırtakinin bir benzeri işte...
Hasapiskoda ritm hep sabit,sirtakide ise gittikçe hızlanıyor. Farkları bu...
Biz zorba müziğini hızlandırmadan çalıyoruz, oluyor hasapisko müziği..."
Sirtaki, genelde Yunan Halk dansı sanılır ama,
öyle değildir. Ünlü Zorba filmi için düzenlenmiş müziğin eşliğinde oynanan
oyunun adıdır. Filmde Anthonny Quinn tarafından oynanmış ve daha sonra Yunan
halkı tarafından çok benimsenmiş ve Yunan folklörünün ayrılmaz bir parçası
olmuştur. Bunun sebebi filmin hikayesinin Yunanistan’da geçmiş olmasından öte
müziğin de geleneksel Yunan Hasapiko (kasap) dansından derlenmiş olmasıdır.
İlginç olan şey ise Hasapisko’nun doğum yeri Türkiye’dir. İstanbul’un Fener ve
Balat semtlerindeki kasap locaları arasında doğmuştur ve İstanbul’da ki günlük
yaşamdan kesitler sunar. Kasapların hayvanları kesmeden önce bir tür vicdan
rahatlatma ritüeli olarak hayvanların etrafında döndükleri, önlerinde diz kırıp
çöktükleri figürler içerir. O dönemde İstanbul kasaplarının çoğu Arnavut
olduğundan dolayı Hasapiko da aslında bir Arnavut dansıdır ve onun niçin bir
Yunan dansı olarak ünlendiği ise başka bir muammadır.
"Yiyin gençler!
Bular da hoş sohbetinize tat katsın..."
Hemen ayaklanıp,
içerden bir sandalye getirerek benimkinin yanına koyuyorum.
Neredeyse bir yıl
oluyordu onu hayatımdan çıkarttığım. Çocukluğumdan bu yana adını koyamadığım
bir tutku ile bağımlısı olduğum bu insanla nasıl olmuştu da ilişkimi bu kadar
kolay kesebilmiştim?
"İspiyonculuk
yaptığın için."
"Senin hakkındaki
en doğru kararı anan baban verir diye düşünmüştüm."
"Babam verdiği kararı ağzımı burnumu dağıtarak tebliğ etti." Çenemdeki sırıtkan otuz iki dişi andıran yara izini gösterdim ona. "Bak, mühürü de bu..."
Nuri, her zaman ki iyi niyetiyle aramızı bulmak istedi."Sizin kadar birbirini seven iki insana bu küslük yakışmıyor. Hadi bırakın tartışmayı da barışın artık!"
Ben tereddüt ederken Safinaz abla boynuma sarılıp yanaklarımdan öptü. "Nuri doğru söylüyor yakışıklım! Seninle küslüğe benim de tahammülüm kalmadı artık."
Gözlerimin ıslandığını
hissettim.