SAFİNAZ ABLA - r o m a n

"Geceler sessiz sessiz yağıyor gözlerimden. Yine sensiz kaldım yollarında yar! Yine soğuk rüzgarlarında savruluyorum, tutuver ellerimden… Yalvarırım, bir daha göreyim gözlerini… Geçmiş bakışmalarımızdaki gibi, ısıt gözyaşlarımı yanaklarım üşümeden. Duymasın kimse hıçkırıklarımı; görmesin kimse çaresizliğimi, utanırım… Bilirsin ki, o sıcacık bakışların benim herşeyim. Ve tabii ki, sen… Her zaman, her yerde sen…. Her şiirde, her şarkıda, her cümlede sen… Aşka kanmayan, aşkı tanıyan, aşık olunan, aşık eden, yani sen, dağın zirvesinde bir pınarsın. İçtikçe içeceğim geliyor. Seni seviyorum! Her şeyimdin benim... Nasıl varabildin varılmaz diyarlara? Beni inatla yaşatmak için o kadar çabaladıktan sonra, kendini ansızın yok ettin. Bir ölü kadar duygusuzsun…"

 

""Ömrün hep karanlık geçmeyecektir yakışıklım. Çok geçmeden gün ağaracak elbet, her ağaran gün daha da unutturacak beni sana, gözlerin gözlerimi tanımayacak, her düşte olduğu gibi..."

 

"Hayır! Bu düş hiç bitmeyecek! Ben seni düşlemek için geceleri bekliyorum. Sevinç çığlıkları doluşurken sokağa, kavuşanlar için; ne yaparım ben, güneş doğsa da sensiz? Ve bir sonraki geceye kadar saklı kalıyor düşlerim. Kimbilir kaç karanlığa, kaç uykusuzluğa sığdıracağım onları?"

 

"Düşlerin karalıkların sonsuzluğu içinde kaybolacak. Beni çok sevdiğini, hiç bir düş, bir daha anımsamayacak… Benim dünyam hep karanlık kalacak, ama senin için güneş doğacak."
"Sen karanlıklar içindeyken ben Güneşten nefret edeceğim! 
"Her umudun önünde bir açık pencere vardır. Zifiri karanlık bile varlığını gözler alışana kadar korur. Hiçbir gece korkulacak kadar karanlık olmaz…"

 

"Seni çok özlediğimi duyup bir dönsen, tüm karanlıklarım aydınlığa dönüşecek… "

 

"Cennetten kovulup cehenneme konulacağımı bilmesem, bir elma kopartıp yiyeceğim , senin dünyana dönmek için…" 

 

"Gecenin sessizliğine beklerim seni. Sessiz bir gemi beklemekte limanda ikimiz için. Dön haydi! Ay yükselecek az sonra, birkaç yıldız sönecek... Dön ki, ıssızlık doğursun seni… Dönersen şu koca bebeğin gülecek."

 

"Dönemem... Senin için süren yaşam beni beklemekten kurtarmalı seni..."

 

" Unutmayı istemedim mi sanki? Nasıl unutacağım o gözlerini, içimdeki mavi hüzünlerle ey sevgili? Olmadı. Beceremedim… Alıp başımı gittiğim tüm yollarda sen vardın, sen! Gözlerimde sen, düşlerimde sen, baktığım her yerde, aldığım her nefeste, sen, sen, sen… Sen yoksun… Yaşam yok sen yokken. Yok olan yaşanmıyor. İplikleri çekiştirilen bir kukla gibi yapışmışım sana. Farkımda değilsin. Belki umursamıyorsun. Yaşamın sonu bu…"

 

""Kural: Üç yanlışın bir doğruyu götürmesi…İşaretlediğin faili meçhul yanlışı üçle çarpıp üç yanlışınla bırakıyorum seni ve bir doğrumla sorgulanmaya gidiyorum. Bilirim denizin batmak için aldatıcılığını
Derin çukurunda balık kılığında melekler. Belki melek balığının bizatihi kendisi sorgulayacak beni; tüm suçu üstleneceğim tek taraflı… Senin düşlerinde ölmeyi bekleyeceğim sabırsızca. Ya da, gözlerinden düşmeyi yuvarlanarak, bir kartopu kadar beyaz… "

 

"Oysa ki ben, ısıtmanı ummuştum karda kalmış üşümelerimi, dindirmeni titreşimlerini."

 

"Sayısını unuttum sana attığım adımların. Karın ezilmeye müsait yapısını bilmesem, bileceğim ki, geçmişinde ben yoktum."

 

"Tam da sevişmeye hazırlanırken gözünden düşüp silmiştim kardaki izlerinden adımlarını… "

 

"Ayaklarımın ayaklanmasındaki doğruluk, anlamsız çarpıklığın formülü… İradem aklımı çeliyor, öyle başlıyor dönme telaşı… Parmaklarımı ısıtırken ciğerlerinin en sıcak nefesi. Sensiz cennet bile kar etmiyormuş, anladım. "

 

""Çaresiz ruhlar mezarlığında" uğuldayan tüm sesler sana ağlıyordu. Bütün yoksul çocuk ninnileri için sağılıyordu yoksul annelerin memelerindeki sütler; ana sütü peşinde dolaşıyordu yılanlar… Ruhumu salıverdim içimden senin ardına, tüm tazallümleri ve zulümleri sana adadım. Tüm biriktirdiğim lanetli şiirlerimi sana terk ettim… Anılarımda rotasyonla konumlanırdı, bana bıraktığın mahlül. Cesaretini arttırıyordu bir teneke kutunun güveni ruhumun.

 

"Bir teneke kutuya kapattım ruhumu, "çaresiz ruhlar mezarlığında" bir çukura attım. Bir krom nikelajlı beklenti içindeyim… Ve bütün fukara sokak ressamları, seni bensiz resmediyor çuvaldan devşirme bir tuvale. Beklentilerimin istikbaline yükledim, Cehennemlik her kabahatimi. Ve sana kendimi yutturmaya yeltendim. Seni nasıl da içten sevdiğimi anlatmasını her yazdığım şiire tembih ettim. Süslü sözcükler icat ettim bunun için… Hâlbuki sana yalnızca alışkanlıktan meylediyordum, şimdi ise sensizliğe kadük kaldım… Yalnızca tahayyüllerimin bitiminde söndürenim, sensizliğe görünen güneşlerin bendeki boyutunu. Yalnızlığıma örttüğüm karanlıklar, çiçeklerimi soldurdu… 

 

"Çaresiz ruhlar mezarlığında", Ki, puhu kuşunun sesi dillendiriyordu uğultulu ağlamaları… Korkuyordum işte, haziran sıcağında yılanların uyanışından. Dilimi yiyerek susturuyorlardı; şiirlerimin haykırışı kalıyordu bana, suskunluğun inadına. Her şiirim haykırıyordu sana: DÖN!... 

 

"Bir sigara içemedikten sonra seninle karşılıklı kendimi sana sırtlatmak istemiyorum, tut elimi yeter. Nefesimi güçlendirdim yürüyebilecek . kadar, artık düşmeyeceğim gözlerinden yuvarlanarak. Doğrularımı da sana bırakacağım. Seninle savaşarak yenik düşmeye amadeyim, ayaklarının altında kalmaya... Beni anlayacaksındır bir elmanın çıtırtısında… 

 

"Çaresiz ruhlar mezarlığında her kabir başında bir ağaç, ağaçtan ağaca zıplayarak gitmekte ruhlar… Sen de giderken öyle, bir kerecik dönüp de bakmadın bile… Sabah ışıldadı. Artık tozpembe bakılmıyor dünyaya. Yalnızım. İnatla kayboluşumu seyretmektesin mahmurluğumda. Sabah sabah küfür ederken yakalandım kırık aynalara… Yalnızlığa isyan ediyor yağmurun şiddeti. Her damla yağmur yalnızlığı fısıldıyor. Duymuyorsun. Sen yoksun… Yoksun!...

( Safinaz Abla - Son Söz... başlıklı yazı AliKemal tarafından 16.11.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu