Sensin
ve benim,
yani hayatın küçük dolaplarına gizlenmiş
iki çocuk.
- Sen aşka sarılırken, soyut bir hazla,
ben sana sarılıyorum aşk sensin diyerek…
Tanım belirsiz.
- Sen, senin belirsizliğine damlamış
aşkı,
- Ben aşka, bulanmış belirsizliği
kucakladım.
Bulabilir miyiz dersin, somut bir
şeyler?
Çocuğuz ve uykudayız,
Rüyamdan çıkagelirsen ve dersen sev;
Bulursun aşkın tanımını
Ben ise seni…
Uyku tenime değse
Ve ayaklarına kapansa önümde ki
sözcükler
Sözcüklerin her çığlığı tınlasa kulak
memelerinde,
Senin ve benim bildiğimiz bir tanım olsa
aşk…
Aşık bir geceden kalma şiirler
koşuşarak,
Her şiir ne söylüyorsa öylesine mest,
mutlu, kaygısız,
Dalkavukça sevişmelerden bihaber,
Utangaç öpüşmelerden de…
Kısa sürerek uyandıracak bu rüya
elbette,
Ellerimizin birbirimize dokunamadığını
anlayarak.
Gözlerinden gözlerim yakalayabilir
miydi, bilmem, aynı düşü…
Aslında aşkın aramızda hiç dolaşmadığını
anlayarak küsüşebiliriz de…
Önce ikinci bir düş, aynısından
dileyerek,
Biraz uzun sürmesini sağlayabilir erken
yatmak.
- Karanlığım uzamakta uykusuzca…
Kapımın önünde
Bu defa kokun zil çalmakta
Ve doğruca bana sarılmakta aşk yerine
Ben kokulara aldanıp rüyaları bırakmam
Sahi, nedir aşk?
Aşk, gerçekten sen misin?