I.
Ne
yapmışsam senin içindi.
Zor
günlerdi senin için…
Elinden
tutup ayağa dikiltişim,
ağladıkça
sen onun için,
yüreğimdeki
yakarışları duymayacağın halde
sımsıkı
sarılışım
ve
hayattan vaz geçtiğin o günlerde
umursamadığın
yakarışlarım senin içindi, ey aşk!...
Seni
bir an için de olsa tatmin edebilmek mümkün olmadı.
Uğruna
çırpınışlarım beyhudeydi.
Evet…
Seninle
bir mutluluk yaşanamayacağını anlayabiliyorum.
Ve
buna rağmen sensiz olamıyorum…
Elimden
gelen tek şeysin sen.
Benim
olmanı senden isteyemem;
gene
de kalbinin bir köşesinde kalabilmeyi çok isterdim.
Ne
mümkün!
İçinde
olmadığım bir yaşamı seyrederek yoruluyorum.
Çaresizliğin
ve umutsuzluğun girdabında, acz içindeyim.
Kara
sevda dedikleri bu olsa gerek…
Senin
yıkılmışlığında tutup ayağa kaldırdığım gibi,
ellerimden
tutuversen,
çekiversen
bu düşkün halin içinden,
mesela
benim oluversen;
seni
benim sevdiğim kadar olmazsa da,
seviversen
işte bir parçacık; ne mümkün!
Bir
okyanus da boğulmak nedir ki,
senin
nüfsun içinde boğulmak yanında?
II.
Ey Aşk,
tek hecelik gücünle bir insana ne
kadar hükmedebilirsin ki!
Beni aşağılamaya çabalamandaki
cüretin nereden?
Neden kendini de aşağılamıyorsun?
Durma, gel!
Burada, sebep olduğun bir acı var;
çekilen ızdırabı gör ki,
belki utanırsın, aşağılanırsın kendi
kendine.
Hiç kimse, hiç
bir şey için beni aşağılayamamıştı.
İlk kez seninle aşağılanıyorum.
Beni layık bulmadığın dünyana ben,
dünyamı bağışladım.
Bırak da temiz kalsın dünyalarımız;
kibirinle, cüretinle, çık git.
Mademki sana layık değilmişim,
elden ne gelir ki,
gidişini sineme çekerim.
Sana gerçeği haykırıyorum işte,
Seni sevmiyorum ey aşk!
Seni hiç sevmiyorum!
Sen tek heceden ibaret bir laftan
ibaretsin.
Tek hecelik gücünle bir insana ne
kadar hükmedebilirsin ki!
Benimki boş heveslerdi,
Kendimi bir şey sanmıştım
Ben kendimi de sevmiyorum.
Kalbim hasarlı,
Aklımda tek heceli bir laf…
Gözyaşlarım inatçı, beni alt ettiler
işte…
Aklımdaki sen ile yüreğimdeki sen
kavga halinde,
Galip malum,
Gözyaşları…
Her halukarda, aşk kazanıyor
Ve hükmetmeye devam ediyor yüreğime