Dâhili topraklarımda, gelincik koklarken uğur böceği
eteğine dolandı bacakları, ilk baharın anneler gününde
gece yarısı
olmuştu yıldız şöleniyle, nefes nefese
tecrit
edilmiş kadınlara fahişelik yaptırılıyordu...
genelev
çocuklarıydık biz, hepimiz, babamız belirsiz...
tahayyül bile edemezsiniz, en sevimsiz ölümler benim
cinayetim olur.
çok ihanetler vurdum
kalemimin kurşunuyla,
çok yalanlar vurdum yüzlerine,
ben katı bir kuralım, sevimsiz
Bizi beğenin ya da beğenmeyin,
mapusane koğuşlarında taciz, tecavüz!
namusunu
temizlemiş piçlere ‘Karaoğlan’ ile dayak...
kontrbas homurtusunda çocuk zırıltıları
Camlarda sis
karartmalarının körlüğü
Masalarda
ecinni seansları
Saçma
sapan sanatların kategorik kurallarında,
kopartılan fırtınalar ve şans, ve reddetmenin zorunluluğu
hayat bayram değil...
Müstakim
kademe sistemlerinin uygulandığı sokaklarda,
çığ bezemeli
kurtboğanlar...
dalkavuk bir temayül
dillerde
eksik vokal engelleri,
başlı başına
bakımsız umutlar f
ulelerle kurulan ağızları küfürlü saatler
afet sonrası
yıkıntılar
dünyaya
yeniden doğma beklentileri...
rakıyla
peynir kavuşmasında, bembeyaz bir sarhoşluğa
satırlar koydum aşk uğruna, kalemimin kurşunuyla...
bana adımı sormayın, bir kafa kağıdım yok,
anamın piçi olarak doğduğumdan beri...
soranlara da adamın biriydi işte, derseniz, tanır herkes,
bulunmaz adamlar ülkesinde...
Karaoğlan’ : plastik ve tahta cop