Tenine güneş kavruğu konmamış taze gelin,

kaderine boyun eğip giyindi kara gelinliği.

İç içe benzeşik kaderlerin tekamülü

boş boğazlı söylemleriyle 

eline su dökemeyecek bir partnerimi  sundu ona

döşlerine yılan dolanacak...

Kaderin hükümranlığında düşler zaman aşımına uğradı.

Boynumuz eğri kaldık.

Bize söz hakkı tanınmadı.

Kaçamak bir gülücükteki utangaç vedalaşmalar,

aminsiz beddualar.  

Ne oluyorsa kadere kırk beş...

 

Konmasam da baş köşeye,

düşlerim sığınağım.

O gitti ya, aklım onda kaldı, alacaklarına mukabil,

kalbi  bende; artık, bende akıl, onda kalp kalmadı.

Kalpsiz varlığı bir cehennem,  yokluğu da;

ben ise memnunum akılsız halimden, gamsız, tasasız.

Unutkanlık nehrinde boğulmadıkça

umut damlaları damlıyor düşlerime.

Molibden alaşımlı duvarlarına yüz sürsem aşınmaz,

duvaktan daha hassas tenim

Ölmüş teessürlerde yanakları kızarır,

vıcık vıcık olur saçları.

Okşayamam.

Varmaz elim...

( Kadere Kırk Beş... başlıklı yazı AliKemal tarafından 3.01.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.