Gözlerimde aç sinekler uçuşmaktaydı
Göz kırpışlarımın avcısıydım, acımasız
İhtiraslarımı koyuverdiğim kaçamakları seviyordum.
Mesele bundan ibaret…
geçmişimi susuyorum!
Bundan böyle bu gerçeğim var yaşama dair,
Sükûtîlik kırlangıç dönümünde bir ağacın çıplaklığı.
Bir kuzine ılıklığında barış olmalı zemheri mevsimi,
Son sözüm bu sana…
Yok…
Barışmayacaksan,
İçine sindiremediğini söyleyeceksen,
suskunluğumda gizlenen namussuzlukları;
haklısın,
nefsimize yenik kaçamaklardır namussuzluklar,
senden daha namuslu, asla olamadım...
Vahşîce incittiğim suçsuzluğun ağlarken mendillere
ruhumu kiraya verdiğim şeytan keyfetti gecelerde,
hem de benim servetimi tüketerek.
Her mevsimi aynı yalanlara inandıracağımı sandım.
Çoğalttığım yalanlarımı sığdıramadım mevsimlere,
İşte, yalanlarımın sonbaharındayım;
Kahır içinde, kahırlı tahammüllerin bittiği yerde,
Sana ait her şey yüz çevirdi ya benden,
Anlıyorum ki, kalbin çok kırgın susmalarında.
Keşke senin susmalarını dinleseydim…