Mevsimleri tuttum ellerinde, hep soğuktular,
Samanyolu’nun aydınlanma telaşında bir yıldızı kaymış,
dünya rayından çıkmış.
Kaygılandım bak şimdi durduk yerde…
Çelik kuvvet telaşlı koşturmakta;
Feleğin çarkı münhal kalmış,
münferit çokhücreliler nefaset içinde…
Uzun yıllardır ketumluklar
toprağındaydım,
yıkanmış beyinler masumlaşmış harmoni
Anlıyor musun?
geçmişteki gibi ilgi çekmiyor dişçi
koltukları
Yani vurdumduymazız uyuşturulmayı idrakte
otuz iki tekmilini birden bilirim çarpuk çurpuk
otuz ikisi birden sökülüp atılıyor temelinden
yani, dedim ya, çokhücreliler dişsiz birer canavar
bir insan modeli deforme edilmiş
bir elinde pala, bir elinde sigara
kaçabilirsen kurtulursun.
Çelik kuvvet yıkıyor beyinleri, zehirliyor
kaygılandırdım bak gene kendimi
uyuyordum ne güzel, böldüm uykumu
Her yıldız kayabilir, Güneş’de,
Aydınlanmaya boş veremem artık,
devam edemem güdülmeye…
Aydınlanma çözdüğün problemler,
her problemin formülü farklı olur…