Gelin tanış olalım, işin kolayın tutalım
Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz.
Yunus Emre
Türk Dil Kurumu sözlüğü sevgiyi; “ insanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu. ”Şeklinde tanımamaktadır.
Sevgi, saygıdeğer bulunmaktır, fark edilmedir, hoş görülmektir, paylaşmadır.
Moslow'un sıraladığı hiyerarşik insan gereksinimleri üçgeninde sevgi, temel olarak belirlenen; “fizyolojik ve güven” ihtiyacından sonra gelmektedir.
Sevgiyi, “İnsanları birbirine yaklaştıran olumlu ve iyi duyguların tümü” olarak tanımlayabiliriz.
“İnsan, sevme yeteneğini sevilerek kazanır. Sevmeden önce sevilmeyi öğrenir.” Sevecenlik, ilgi, anlayış, hoşgörü, acıma, bağlılık ve beğenme de bu duygunun ürünleridir.
Bazı anne babalar sevgilerini ve çocuğa olan güvenlerini başarı şartına bağlarlar. “İyi bir karne getirirsen seni severim. Takdir belgesi alırsan beni mutlu edersin. Sen akıllı bir çocuksun, çok çalışıp yüksek notlar almalısın…”derler.
Şartlı sevginin sonu inatlaşmaya varır çoğu zaman. İnadına yaramazlık, ders çalışmama, saç uzatma gibi. Aile iletişiminde yaşanılan problemler “şartlı sevgi” lerin açtığı yaralardır.
Bir mağazadan kendine gömlek alan çocuk tezgâhtara, “bu gömleği eve götüreyim. Eğer annemle babam gömleği beğenirse geri getirip değiştireceğim” diyor.
Tezgâhtar şaşırarak sebebini sorunca çocuk, “O’nlar hep benim istemediğim şeyleri yapıyor ve benim zıddıma davranıyorlar. Ben de O’nlara inat beğenmedikleri bir gömlek alacağım” diyor.
Bu bağlamda ünlü Japon düşünür Masumi Toyotome, Three Kinds of Love. “Aşk üç çeşittir .” adlı eserinde sevgiyi üç kısma ayırmıştır.
1-Eğer türü sevgi: Belli beklentiler karşılandığında verilecek sevgidir. “Eğer iyi olursan ;annen baban, seni sever. Eğer başarılı ve önemli kişi olursan, seni severim.” Türünden sevgidir.
En çok rastlanan sevgi budur. Bir şarta bağlı, karşılık bekleyen sevgidir. Nedeni ve şekli bakımından bencildir. Amacı sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır. İlişkilerin pek çoğu "eğer" türü sevgi üzerine kurulduğu için çabuk biter. En saf olması gereken anne baba sevgisinde bile "eğer" türüne rastlanır.
2-Çünkü türü sevgi: Bu tür sevgide kişi, bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır.
Bu tür sevgi insana yük getirir. Kişiler hep daha çok insan tarafından sevilmek isterler. “Çünkü” türü sevgi de, gerçek ve sağlam sevgi olamaz. Bu tür sevgide güven duygusu yoktur. Bunun iki ayrı nedeni vardır:
-“Acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz?" korkusu,
-“Ya günün birinde değişirsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa..." endişesidir.
Toplumlardaki sevgilerin çoğu “çünkü” türündendir. Bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür.
3-Rağmen türü sevi: Bu tür sevgide, insan "bir şey olduğu için" değil, "bir şey olmasına rağmen" sevilir. Burada insanın iyi, çekici ya da zengin olarak sevgiyi kazanması gerekmiyor. Kusurlarına "rağmen" olduğu gibi, o haliyle sevilebiliyor
Yüreklerin en çok susadığı sevgi budur. Farkında olsanız da, olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir. "Dünyadaki en büyük kıtlık, rağmen türü sevginin yeterince olmayışıdır!"
Sevginin, “insanları mutluluğa götüren tek reçete” olduğunu söyleyebiliriz. Sevgi, insanı bir şeye, diğer insanlara, zorlama olmadan, “çünkü” ve “eğer” gibi koşullara bağlanmadan, özgürce, “her şeye rağmen” düşüncesi ile bağlayan, en temiz, samimi, beklentisiz ve sınırsız duygu, birlikteliğidir.
Kollarını açarak insanları olduğu gibi görüp, kendine özgü ilgi, sorumluluk, saygı, vefa vb. duygularla bir şeyler verebilmektir.
Sevgi buyrukla olmaz. Onda; çıkar, korku, yalan, küçülme, saygısızlık yoktur. Geniş bir hoşgörü, baskın ve yoğun bir özveri vardır. Anlayış, yüceltme, koruma, savunma, saygı ve acıyı, sıkıntıyı, üzüntüyü, erdemi, sevinci, mutluluğu paylaşma vardır.
Bireysel mutsuzluğumuzdan eğitim-öğretimdeki aksaklıklara, toplumsal kargaşadan dünyada yaşanmakta olan ekonomik krizlere kadar bütün insanlık sorunlarının kaynağında sevgisizlik bulunmaktadır.
Başarılı ve mutlu olmak, dünya barışını korumak ve insanların, insan gibi yaşamasını istiyorsak, sevgiyi her eylemimizin temeline almak ve bunu doya doya yaşamak zorundayız.
Sevgiyle kalın…