“Çocukların
nasihatten çok, iyi örneğe ihtiyaçları vardır.” Joseph Joubert
“Ana-babaların
çocuklarına gösterebileceği en büyük sevgi, onlarla kuracağı arkadaşlıktır.” Henry Ward Beecher
Anne, baba, çocuklar ve bazen de yakın
akrabaların sıkı bir hayat birliği oluşturacak şekilde toplanıp birleştiği,
biyolojik, psikolojik, hukuki, ahlaki, ekonomik, kültürel ve dinî bağlara
dayalı en küçük sosyal birime aile denir.
Aile; içinde insan türünün üretildiği,
toplumsallaşma sürecinin ilk ve en etkili biçimde yer aldığı, ana-babalar ile
çocuklar arasında birincil ilişkilerin kurulduğu, ekonomik etkinliklerin yer
aldığı bir toplumsal kurumdur.
Toplumun temeli ailedir. Çocuğun
eğitiminde en önemli kurum ailedir. Mutluluğun kaynağı para ve teknoloji
değil, “huzurlu” bir ailedir.
Aile, çocuğun kişiliğinin
biçimlenmesinde en önemli çevresel etkendir. Kişilik, çocuğun kendisine,
çevresindeki insanlara ve dünyaya karşı tavırlarını belirleyen özelliklerin
tümüdür.
Aile; çocuğun gelişimini, toplumsal
uyumunu ve başarısını etkileyen en önemli etkenlerden biridir. Çocuğun
yaşamasında ve gelişiminde anne-baba kadar önemli olan başka bir etken söz
konusu değildir.
Olumlu aile ortamı, çocukların sosyalleşmesini, öğrenmesini, bağımsızlığını ve
başkaları ile geçinme kurallarını benimseten önemli bir kurumdur. Hayattaki
başarısını ve özgüven duygusunu da önemli ölçüde geliştirir.
Aile ortamındaki yakın, sıcak ve
duyarlı ilişkiler aile bireyleri arasında güvenli bir bağ kurar. Duyarlı ve
ilgili ailede, çocuğun istekleri ve bakış açısı önemsenir; çocuğun
gereksinimleri uygun bir biçimde ve zamanında karşılanır.
Çocuğun; “bedensel, ruhsal ve sosyal
gelişimi” sevgi dolu sıcak bir ortamda yetişmesine bağlıdır. Böyle bir ortamı
sağlayacak ilk ve temel topluluk şüphesiz ailedir.
Uyumlu ilişkiler içinde, güvenli bir
aile ortamında sevgi ve anlayışla büyüyen çocuk olgunlaşır, kişilik kazanır,
kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenir. Sevildikçe güven duygusu pekişir,
desteklendikçe öz saygısı artar. Anlayış gördükçe hoşgörülü olmayı, sorumluluk
aldıkça bağımsız davranmayı öğrenir.
Aileler, çocuklarının başarılı bir
eğitim hayatına sahip olmaları ile birlikte
değerler ve ahlaki normlar, motivasyon ve ilgilendirme, eğitim destek ve
kaynakları, eğitim alışkanlıkları, sosyal beceriler gibi özelliklerinde de
önemli rolleri vardır.
Aileler, çocuklarının karakter
gelişiminden, akademik başarılarına kadar her yönüyle eğitimlerine etki
ederler. Çocuklarının fiziksel, duygusal ve bilişsel gelişimlerine destek
olurken, aynı zamanda onların değerlerini, davranışlarını ve öğrenme
alışkanlıklarını da şekillendirirler.
Günlük hayatta “huy” dediğimiz
karakter vasıflarının pek çoğunun temeli çocuklukta aile vasıtasıyla atılır. “Cömertlik,
cimrilik, temizlik, düzenlilik, dağınıklık, çekingenlik ve sosyallik,
merhamet, kıskançlık, paylaşma, fedakârlık, kin tutma, doğruluk, yalancılık”
gibi değer ve alışkanlıkların kazanılması hep çocukluktaki eğitime bağlıdır.
Bir çocuk evinde rahat değilse, anne
baba ile her konuda sevincini ve sıkıntısını paylaşamıyorsa, sevildiğinden ve
kendisine değer verildiğinden emin değilse; cezalar, baskılar ve yasaklar bir
fayda vermeyecek, aksine işler daha kötüye gidecektir.
Anne babanın davranışları, çocuklarını
olumlu ya da olumsuz şekilde etkilemektedir. Çocuklarda görülen davranış sorunlarından
bazıları aileden, anne babanın çocuğa uygun olmayan yetiştirme tarzından
kaynaklanmaktadır.
Ailenin çocukla ilgilenme, denetleme,
iletişim kurma biçimleri de çocuk üzerinde etkili olmaktadır.
Sağlıklı aile ortamında sevgi ve
anlayış içerisinde büyüyen çocuk, gelişimi için gerekli olan deneyimleri elde
eder. Özsaygısını kazanarak hoşgörülü olmayı, sevilerek sevmeyi, alıcı ve bencil
olmaktan kurtularak paylaşmayı öğrenir.
Aile birliğindeki çökme ve
çözülmelerin artması toplumsal sorunları da çoğaltır. Bu nedenle aile, çocuk ve
toplum açısından hem önemli hem de birleştirici rol oynar. Dünya üzerindeki bütün
ailelerin bir tek, ortak yanı vardır: İnsanlar, kim olduklarını ve nasıl bir
kişi haline geldiklerini aile içinde öğrenirler. Açık ve etkin iletişim mutlu
ve huzurlu ailelerin ortak özelliğidir.
Çocuğun davranışlarının ve huyunun
temelleri evde atılır. Anne babalar çocuklarının kötü davranışlarını gördükleri
zaman, “Çocuğuma nazar değdi!” diyerek
kendilerini kandırmaktan vaz geçmeli. “Nerede
hata yaptım?” sorusunu kendilerine sormalıdırlar.
Ailenin oluşmasında rol oynayan duygu
ve sevgidir. Sevgiyle büyüyen bireylerin ruh sağlıkları yerinde olur. Sevgi,
saygı, hoşgörü ve anlayışın hâkim olduğu bir ailede büyüyen çocuk kendini ve
çevresindekileri seven, kendisiyle ve hayatıyla barışık, özgüveni yüksek bir
birey olarak yetişir.
Uyumlu ve özgür bir aile içinde
dengeli ve tutarlı ilişkilerle büyüyen çocuk, bir birey olarak yetişkin
yaşamına ulaşabilir. Karşılıklı saygı, sevgi, hoşgörü ve fedakârlığa dayanan
ilişkilerle yetişen çocuklar sağlıklı kişilik geliştirirler.
Ailenin çocuk için önemi, sadece onun
maddi ihtiyaçlarını karşılamaktan kaynaklanmaz. Çocuğun maddi ihtiyaçları değişik
şekillerde karşılanabilir. Ancak aile içinde sağlanan sevgi ve güven ortamını başka yerlerde sağlamak oldukça zordur.
Çocuk için özellikle anne sevgisi çok önemlidir.
Sağlıklı benlik gelişimi için aileye düşen
görevler: Bedensel
benliğin oluşumu için çocuğun bedeninin farkına varması sağlanmalı. Çocuğun
kendini diğer varlıklardan ayırarak öznel benliğini oluşturması için, çocuk
ismiyle çağrılmalı. Benlik saygısı için, sorularına doyurucu ve çocuğun seviyesinde
cevaplar verilmeli. Özdenetim için, kendi düzeyindeki engelle karşılaştırmalı
ve müdahale etmemeli. “Biz” duygusunun gelişimi için, çocukların başka
çocuklarla oynamasına izin verilmeli. “Öz yeterlilik” için, yapabileceği işlerle
yüzleştirerek, yapabildiğini hissettirmeli. “Özgüven” için, çocuğu şartsız
kabul etmeli, sevmeli.
“Çocuklar,
hiçbir zaman göremeyeceğimiz bir geleceğe ilettiğimiz mesajlardır.”
Geleceğin yetişkinlerini ve geleceğin ailelerini
hazırlıyorsunuz. Çocuklarınız ve aileniz için en iyisini yapmanın peşindesiniz.
Mutlu çocuklar yetiştirebilmek
görevlerinizden bir tanesidir. Çocuk yetiştirme işini çok onurlu, size
bahşedilmiş bir ayrıcalık olarak görmeniz gerektiğini ve bu sorumluluğun sizin
yaşamınıza bir anlam ve önem kazandırdığını bilmelisiniz.
Bu gün ailem için neler yapabilirim?
Çocuklarımın hangi iyi yönünü ortaya çıkarabilirim? Onları nasıl
onurlandırabilirim? Sorularını sıklıkla düşünüyorsanız ve cevaplarını
verebiliyorsanız, ideal aile ortamı için harekete geçtiniz demektir.
Anne
baba olmak yeterince zor. Anne baba olmanın en zorlu yanlarından biri de, “Yeterince
iyi bir anne baba mıyım?”
sorgulamasıdır.
İçinizi
ferah tutun. “Mükemmel anne babalık
yoktur” diyor Prof. Dr. Neriman Samurçay ve “Kendini mükemmel sanan anne babalar vardır, ama mükemmel anne babalık
yoktur” diye ekliyor.
Leyla
Navaro, “Beni Duyuyor musun?” adlı
kitabında anne babalara şu mesajı
vermektedir: “İnancımız, mükemmel anne babanın mükemmel çocuk yetiştirdiği değil,
mutlu anne babanın mutlu çocuk yetiştirdiğidir”
Mükemmel değil, mutlu anne babalar olunuz!…
Sevgiyle
kalın…
Seyfettin Karamızrak