“Ve hastalandığım zaman bana şifa veren, O’dur.” ŞUARÂ, 80
Acı düştüğü yeri yakar... Acısı olmayan, karşısındakinin ne çektiğini asla anlamaz. öğüt verir, belki iyi niyetlidir ama karşısındakinin acısını daha da artırdığının farkında değildir aslında. iyilik yapmak, bir şeyleri verebilmek bu yüzden çok zordur.
Hastanede niçin hemşire vardır, hiç düşündünüz mü? Hemşire, hastayı tanımaz, böylece sadece onun ihtiyacı olanı verir. hastanın veryansınlarına, bağırmalarına asla aldırmaz. Duygusal değildir, bir profesyonel gibi işini yapar sadece. Bu yüzden hasta en kısa zamanda şifaya kavuşur.
Biz mutlu etmeyi, dertli insan ağlarken, onunla ağlayarak yardımcı olacağımıza inanırız. Oysa, hasta insana ve acı çeken insana yardımcı olmak ve mutlu etmek demek, onu tanımıyormuş gibi davranmak ve ihtiyacı olan ilacı vermekten geçiyor. Bu yüzden mutsuz olan da mutluluk vermek isteyen de içtenlik dolu ve kontrollü bir şekilde paylaşmalıdır. Oysa mutluluk vermeyi, elimizden ne gelirse yapabilmeyi ne kadar istediğimiz ne kadar açıktır...
insan ancak, acı çekmeye görsün.... Veryansınları tüm dünyayı çınlatır işte … Hem acı çekene, hemde hasta yakınına büyük sabır gerekiyor. Hastalığın geçici olduğunu ve şifaya kavuşacağımızın bilinciyle soğukkanlı olmalıyız. Allah hastalarımıza şifa dertlilerimize deva versin ve yakınlarına da sabır versin dileklerimle yazımı noktalıyorum.
Saffet Kuramaz