Efendim bilindiği gibi her ülkenin kendine özgü bazı davranış biçimleri vardır ve o davranış biçimlerinin bir kısmı bizde oldukça ayıp karşılanır. Ya da onlarca ayıp olan bazı davranışlar bizde oldukça normaldir.
Örneğin bizim çok çok çocuk olduğumuz yıllardaki Rum komşumuz Madam Evniki'ye göre bir gün içinde defalarca tuvalete gitmek çok çok ayıp bir şeydi. Çatlasan da patlasan da sadece bir kez büyük, bir kez küçük için gidilmeli daha da gidilmemeliydi. Ancak aynı madama göre atış serbestti. Yani istediğiniz sıklıkta ve istediğiniz yerde, ana baba, büyük farketmez herkesin yanında kokulu ya da kokusuz yellenmek serbestti. Yine madama göre geğirmek oldukça ayıp bir davranıştı. Yani üstten gaz çıkarmak ayıp, alttan gaz çıkarmak serbestti.
Geğirmek demişken...Mesela Japonya'da ya da Çin'de diyelim ki misafirliğe gittiniz. Misafirlikte de size yemek ikram ettiler. İşte o yemeği ne kadar beğendiğinizi ifade etmenin en etkili yolu bol bol geğirmekmiş.
Aslında bizde hele de insanların yüzüne karşı geğirmek oldukça kaba bir davranış olarak görülse de bilhassa Ramazan Aylarında, sanki kıtlıktan çıkmış gibi, buğday tarlasına saldıran çekirge misali bir gıda tüketimi yaptığımız için haliyle içimizde biriken gaz bir şekilde vücuttan çıkacak. Alttan çıkması çok çok ayıp o bakımdan üstten salmak gerekiyor o da ayıp olsa bile... İşte o bakımdan da ülkemizde her ne kadar '' Oha ayı'' tepkisine maruz kalınsa da geğirmek yine de yellenmeye nazaran ehven-i şer görülmüştür.
Efendim, aslında konuyu bir yerlere bağlayacağım da nasıl bağlayayım diye lafı uzatıp duruyorum.
Bilindiği gibi Hz Peygamberimizin en önemli hadislerinden birisi '' İsraf Haramdır'' Hadisidir. Düşünün ki Hz. Muhammed (S.A.S) ırmak kenarında abdest alırken bile suyun israf edilmemesini tavsiye etmiştir. Hal böyle olduğuna göre yeme içme konusunda '' Sofrada ne görüyorsanız saldırın. Midelerinizde bir santimlik boş yer kalmayacak şekilde doldurun'' demiş olması mümkün müdür? Kesinlikle hayır. Tam tersine tüm hadis kitaplarında ve değerli hocalarımızın, ilahiyatçılarımızın anlatılarında Peygamberimizin Müslümanlara sofradan tam doymuş olarak kalkmamayı tavsiye ettiği nakledilir.
Şimdi gelelim ana mevzuya.
Çok çok iyi tanıdığım bir vatandaş var. İşte bu vatandaşı Ramazan ayı dışında yaklaşık 7/24 devamlı bir şeyler yerken görmek mümkündür. Sadece tuvalete girdiğinde, abdest aldığında, namaz kıldığında ve Ramazan aylarında imsak ile iftar arasında çenesi hareketsizdir. Onun dışında mutlaka bir şeyler atıştırır.
Bu vatandaş aynı zamanda bir cemaate de dahildir. Yani bir yerde peygamberimizin“Benden sonra, ümmetim için üç hususta korkuyorum. Bunlar, sapık arzular, bilgiden sonra gaflet, çok yemek ve şehvetlere tutulmaktır.” Hadisini en iyi bilmesi gereken insanlardandır kendileri. Zira zaman zaman semtinin camiinde imamlık ya da müzezzinlik de yapar. Bir diğer özelliği de bağlı olduğu cemaatin başı olan şahıstan duymadığı herhangi bir şeyi, kendi aklına, mantığına dayanarak söyleyememesidir. Yani daha net açıklayacak olursam bu vatandaşa bir kişi '' Hocam şu konuda fetvanız nedir?'' dese, bahsi geçen vatandaş, şeyhinden o konuda bir şey duymamışsa kendi kafasından fetva veremez.
Tüm bunları neden anlatıyorum az sonra anlayacaksınız.
Abim ve bu bahsini ettiğim vatandaş, birlikte bir iftara davet ediliyorlar. ( Abim bu cemaate mensup değil.) İftarda bu vatandaş '' Bismillah'' deyip kolları sıvadıktan sonra tam bir terminatöre dönüşüyor. Abim daha çorbadan iki kaşık içmeden bu terminatör zeytinyağlıları ve et yemeklerini mideye indirip tatlılara geçmiş bile.
Abim dayanamıyor: ''Üstad az yavaş! Hem biraz az ye. Çatlayacaksın'' Diyor; ki gerçekten de üstad biraz daha bu yolda gayret gösterse çatlayacak. Yani oldukça besili biri.
Üstad, son dilim baklavayı mideye indirirken hem abime cevap veriyor hem de tüm sofrada olan insanlara yemekle ilgili fetvayı patlatıyor:
Sıkı durun şimdi:
'' Bir misafirliğe gittiğinizde hane sahibinin hazırlattığı yemekleri yiyip bitirmek isterken çatlayarak ölen bir kişi öteki dünyaya şehit olarak gider.''
Şimdi sanırım başılığı neden ''Ohaaaaa. Bu nasıl fetva böyle?'' diye attığımı anladınız.
Abim bu vatandaşın şaka yaptığını sanıyor ama hayır. Vatandaş oldukça ciddi. Zaten o cemaat öyle kolay kolay şaka yapmaz. Hele de fetvalık konularda... Ayrıca o cemaate mensup birinin kendinden bir şey söylemesi de mümkün değildir. Yani '' Misafirlikte çatlayıncaya kadar yiyip çatlayarak ölen, öteki aleme şehit olarak gider'' Hükmü aslında bu vatandaşın kendine ait bir hüküm değil. Şeyhinin görüşü bu olmalı. ''Bu olmalı.'' diyorum zira şeyhin kendisinden böyle bir hüküm duymadım. Ama aynı zamanda bu şeyhe bağlı olanların kendi kafalarına göre hüküm verdiklerine de şahit olmadım. ( Cemaatin önde gelenlerinden olup da öyle zayıf nahif olan bir Allahın kuluna da rastlamadım.)
Yani efendim bizlerin( mesela benim) genelde çok yemek suretiyle çatlayarak ölenler için kullandığımız '' geberdi '' ifadesi aslında çok çok günah bir ifadeymiş(!) '' Şehit oldu(!) Allah rahmet eylesin, Allah şefaatine nail eylesin(!)'' Dememiz gerekiyormuş(!)
Şimdi denilebilir ki '' Hocam ! Madem öyle , bu vatandaş şehitlik mertebesine ulaşmak için gitsin bir misafirliğe, çatlayınca kadar yesin, çatlayınca da şehit olsun.''
İki sebepten dolayı mümkün değil: 1- Bu tür vatandaşları ( Maalesef oldukça kalabalık bir türdür bu canlı türü ) çatlatacak kadar yiyecek, hiç bir sofraya nasip olmadı bu güne kadar. 2- Asıl önemlisi Doksan yaşına gelmiş olanı bile hastenede '' Doktor bey yok mudur elinde bir ilaç ki benim ömrüme bir yirmi sene ömür daha katsın'' diye yalvaran bu türlerin- şehitliğin kutsallığından çok bahsetmekle birlikte- bu dünyadan ayrılmaları öyle kolay değildir.
Velhasılıkelam, misafir gittiğiniz evde geğirmeyin. Yellenmeyin. Ama özellikle de çatlayıncaya kadar yemek suretiyle geberip gitmeyin. Vallahi de şehit olmazsınız billahi de şehit olmazsınız. Aha size yemin ederek söylüyorum.
Görmemişliğin, aç gözlülüğün alemi yok. Efendi efendi iki üç lokma atıştırıp kalkın sofradan.
Haa. Sizi iftara davet eden kişiye ve hanesine dua etmeyi unutmayın.
Ama Kur'anda ''Sofra Suresi'' mi var?
Evet var. Kur'anın en uzun Surelerinden biri olan Maide, Sofra anlamına gelir. İlle velakin Kur'anda sofra suresi var diye sofra başında ölmek gerekmiyor.. O sure hiç kimseye ''Çatlayıncaya kadar yiyin; çatlayarak ölün.'' demiyor. Hz İsa'nın havarilerine gökten inen sofradan bahsediliyor o surede.
İnanarak ve sevabını Allahtan dileyerek oruç tutan tüm Müslüman kardeşlerimin oruçları kabul, ibadetleri makbul olsun.
Saçmasapan fetvalarla Müslüman aleminde hem komik durumlara düşen hem de kafa karışıklığına yol açan her kim olursa olsun Allah akıl-fikir, feraset ihsan eylesin.
(
Ooooohaaaaa. Bu Nasıl Fetva Böyle ? başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
13.06.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.