Serbest Kürsü / Sohbet

Eklenme Tarihi : 13.06.2017
Okunma Sayısı : 1723
Yorum Sayısı : 3


Efendim  bilindiği  gibi  her  ülkenin  kendine  özgü  bazı  davranış  biçimleri  vardır  ve  o  davranış  biçimlerinin  bir  kısmı  bizde  oldukça  ayıp  karşılanır.  Ya  da  onlarca  ayıp  olan  bazı  davranışlar  bizde  oldukça  normaldir.

Örneğin  bizim çok  çok  çocuk  olduğumuz  yıllardaki   Rum  komşumuz  Madam  Evniki'ye  göre  bir  gün  içinde  defalarca  tuvalete  gitmek  çok  çok  ayıp  bir  şeydi.  Çatlasan  da  patlasan  da sadece  bir kez  büyük,  bir  kez  küçük  için  gidilmeli daha  da  gidilmemeliydi.  Ancak   aynı  madama göre  atış  serbestti. Yani  istediğiniz  sıklıkta  ve  istediğiniz  yerde,  ana  baba,  büyük  farketmez  herkesin  yanında   kokulu  ya  da  kokusuz  yellenmek  serbestti.  Yine  madama  göre  geğirmek  oldukça  ayıp  bir  davranıştı.  Yani  üstten  gaz  çıkarmak  ayıp,  alttan  gaz  çıkarmak  serbestti.

Geğirmek  demişken...Mesela  Japonya'da  ya  da Çin'de  diyelim  ki  misafirliğe  gittiniz.  Misafirlikte  de  size yemek  ikram  ettiler.  İşte  o  yemeği  ne  kadar  beğendiğinizi  ifade  etmenin  en  etkili  yolu  bol  bol  geğirmekmiş. 

 Aslında  bizde  hele  de  insanların  yüzüne  karşı  geğirmek  oldukça  kaba  bir  davranış  olarak  görülse  de  bilhassa  Ramazan  Aylarında,  sanki  kıtlıktan  çıkmış  gibi,  buğday  tarlasına  saldıran  çekirge  misali   bir  gıda  tüketimi   yaptığımız  için  haliyle  içimizde  biriken  gaz  bir  şekilde  vücuttan  çıkacak.  Alttan  çıkması  çok  çok  ayıp  o  bakımdan  üstten  salmak  gerekiyor o  da  ayıp olsa  bile...  İşte  o  bakımdan  da  ülkemizde  her  ne  kadar  '' Oha  ayı''  tepkisine  maruz  kalınsa  da  geğirmek   yine  de  yellenmeye  nazaran  ehven-i  şer  görülmüştür.

Efendim,  aslında  konuyu  bir  yerlere  bağlayacağım  da  nasıl  bağlayayım  diye  lafı  uzatıp  duruyorum.

Bilindiği  gibi  Hz Peygamberimizin  en  önemli hadislerinden  birisi  ''  İsraf  Haramdır''  Hadisidir.  Düşünün  ki  Hz.  Muhammed (S.A.S)  ırmak  kenarında  abdest  alırken bile  suyun  israf  edilmemesini  tavsiye  etmiştir.  Hal  böyle  olduğuna  göre  yeme  içme  konusunda  ''  Sofrada  ne  görüyorsanız  saldırın.  Midelerinizde  bir  santimlik  boş  yer  kalmayacak  şekilde  doldurun'' demiş  olması  mümkün  müdür?  Kesinlikle  hayır.  Tam  tersine  tüm  hadis  kitaplarında  ve  değerli  hocalarımızın,  ilahiyatçılarımızın  anlatılarında  Peygamberimizin  Müslümanlara  sofradan  tam  doymuş  olarak  kalkmamayı  tavsiye ettiği  nakledilir. 

Şimdi gelelim  ana  mevzuya.

Çok çok  iyi  tanıdığım bir  vatandaş  var. İşte  bu vatandaşı  Ramazan  ayı dışında  yaklaşık   7/24  devamlı  bir  şeyler  yerken  görmek  mümkündür.   Sadece  tuvalete  girdiğinde,  abdest  aldığında,  namaz  kıldığında  ve  Ramazan  aylarında  imsak  ile  iftar  arasında  çenesi  hareketsizdir.  Onun  dışında  mutlaka  bir  şeyler atıştırır.

Bu  vatandaş  aynı  zamanda bir cemaate  de  dahildir.  Yani  bir  yerde  peygamberimizin“Benden sonra, ümmetim için üç hususta korkuyorum. Bunlar, sapık arzular, bilgiden sonra gaflet, çok yemek ve şehvetlere tutulmaktır.”   Hadisini  en  iyi  bilmesi  gereken  insanlardandır  kendileri.  Zira  zaman  zaman  semtinin  camiinde  imamlık   ya  da  müzezzinlik  de  yapar. Bir  diğer  özelliği  de bağlı olduğu cemaatin  başı  olan  şahıstan  duymadığı  herhangi  bir  şeyi,  kendi  aklına,  mantığına dayanarak  söyleyememesidir. Yani daha  net açıklayacak  olursam  bu  vatandaşa  bir  kişi  ''  Hocam  şu  konuda  fetvanız  nedir?''  dese,  bahsi  geçen  vatandaş,  şeyhinden  o  konuda  bir  şey  duymamışsa  kendi  kafasından  fetva  veremez.

Tüm  bunları  neden  anlatıyorum  az  sonra  anlayacaksınız.

Abim  ve bu  bahsini  ettiğim  vatandaş,  birlikte  bir  iftara  davet  ediliyorlar. (  Abim  bu  cemaate  mensup  değil.)   İftarda  bu  vatandaş  '' Bismillah''  deyip  kolları  sıvadıktan  sonra  tam  bir  terminatöre  dönüşüyor. Abim  daha  çorbadan  iki  kaşık  içmeden  bu  terminatör   zeytinyağlıları  ve  et  yemeklerini  mideye  indirip  tatlılara  geçmiş  bile.

Abim  dayanamıyor:  ''Üstad  az  yavaş!  Hem  biraz  az  ye. Çatlayacaksın''  Diyor;   ki  gerçekten  de  üstad biraz  daha  bu  yolda  gayret  gösterse  çatlayacak. Yani  oldukça  besili  biri.

Üstad,  son  dilim  baklavayı  mideye  indirirken   hem  abime  cevap  veriyor  hem  de  tüm  sofrada  olan  insanlara  yemekle  ilgili  fetvayı  patlatıyor:

Sıkı  durun  şimdi:

'' Bir  misafirliğe  gittiğinizde  hane  sahibinin  hazırlattığı  yemekleri  yiyip  bitirmek  isterken  çatlayarak  ölen  bir  kişi öteki  dünyaya  şehit  olarak  gider.''  

Şimdi  sanırım  başılığı  neden  ''Ohaaaaa.  Bu  nasıl  fetva  böyle?''  diye  attığımı  anladınız.

Abim  bu  vatandaşın  şaka  yaptığını  sanıyor  ama  hayır.  Vatandaş  oldukça  ciddi.  Zaten  o  cemaat  öyle  kolay  kolay  şaka  yapmaz.  Hele  de  fetvalık  konularda... Ayrıca  o  cemaate mensup  birinin  kendinden  bir  şey  söylemesi  de  mümkün  değildir.  Yani  '' Misafirlikte  çatlayıncaya  kadar  yiyip çatlayarak  ölen,  öteki  aleme  şehit  olarak  gider''  Hükmü  aslında  bu  vatandaşın  kendine  ait  bir  hüküm  değil.  Şeyhinin  görüşü  bu  olmalı.  ''Bu  olmalı.''  diyorum  zira  şeyhin  kendisinden  böyle  bir  hüküm  duymadım.  Ama  aynı  zamanda  bu  şeyhe bağlı  olanların  kendi  kafalarına  göre  hüküm  verdiklerine  de  şahit  olmadım. (  Cemaatin  önde  gelenlerinden  olup  da  öyle  zayıf  nahif  olan  bir  Allahın  kuluna  da  rastlamadım.)  

Yani  efendim  bizlerin( mesela  benim)   genelde  çok  yemek suretiyle  çatlayarak  ölenler  için  kullandığımız  ''  geberdi ''  ifadesi  aslında  çok  çok  günah  bir  ifadeymiş(!)    ''  Şehit  oldu(!) Allah  rahmet  eylesin,  Allah şefaatine  nail  eylesin(!)''  Dememiz  gerekiyormuş(!)

Şimdi  denilebilir ki  ''  Hocam  !  Madem  öyle , bu  vatandaş  şehitlik  mertebesine  ulaşmak  için  gitsin  bir  misafirliğe,  çatlayınca  kadar   yesin,  çatlayınca  da şehit olsun.''

İki  sebepten  dolayı  mümkün  değil:  1-  Bu tür   vatandaşları (  Maalesef  oldukça  kalabalık  bir  türdür  bu  canlı  türü )   çatlatacak  kadar  yiyecek,  hiç  bir  sofraya  nasip  olmadı  bu  güne  kadar. 2- Asıl  önemlisi   Doksan  yaşına  gelmiş  olanı  bile  hastenede  ''  Doktor  bey  yok  mudur  elinde  bir  ilaç  ki  benim  ömrüme  bir  yirmi  sene  ömür  daha katsın''  diye  yalvaran  bu  türlerin-  şehitliğin  kutsallığından  çok  bahsetmekle birlikte- bu  dünyadan  ayrılmaları  öyle  kolay  değildir. 

Velhasılıkelam,  misafir gittiğiniz  evde geğirmeyin.  Yellenmeyin.  Ama  özellikle  de  çatlayıncaya  kadar  yemek  suretiyle  geberip  gitmeyin.  Vallahi  de  şehit  olmazsınız  billahi  de  şehit  olmazsınız.  Aha  size  yemin  ederek  söylüyorum.  

Görmemişliğin, aç  gözlülüğün  alemi  yok.  Efendi  efendi  iki  üç  lokma  atıştırıp  kalkın  sofradan.  

Haa.   Sizi  iftara  davet  eden  kişiye  ve  hanesine  dua  etmeyi  unutmayın.

Ama Kur'anda  ''Sofra  Suresi''  mi  var?  

Evet  var.  Kur'anın  en  uzun  Surelerinden  biri  olan  Maide,  Sofra  anlamına  gelir.  İlle  velakin  Kur'anda  sofra  suresi  var  diye  sofra  başında  ölmek  gerekmiyor..  O  sure  hiç  kimseye  ''Çatlayıncaya  kadar  yiyin; çatlayarak  ölün.''  demiyor. Hz  İsa'nın  havarilerine  gökten  inen  sofradan  bahsediliyor  o  surede. 

İnanarak  ve  sevabını  Allahtan  dileyerek  oruç tutan  tüm  Müslüman kardeşlerimin  oruçları  kabul,  ibadetleri makbul  olsun.  

Saçmasapan  fetvalarla  Müslüman  aleminde  hem  komik durumlara  düşen  hem  de  kafa  karışıklığına  yol  açan  her  kim  olursa  olsun  Allah  akıl-fikir,  feraset ihsan  eylesin.

( Ooooohaaaaa. Bu Nasıl Fetva Böyle ? başlıklı yazı Sami Biber tarafından 13.06.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu