Ben deyim kurgu siz deyin gerçek. Ya da ben deyim gerçek siz deyin kurgu...
...............................................................................................................................
Feride her sabah olduğu gibi o gün de sahip oldukları bir inek ve iki keçinin sütünü sağmak üzere elindeki kovayla ahıra yönelmişti. Ama bir gariplik vardı. Her sabah bu saatlerde böğürtüleriyle ortalığı inleten ne inek, ne keçiler ne de minik buzağının hiç sesi gelmiyordu. Ahır tam bir sessizliğe bürünmüştü.
Yavaşça kapıyı açtı ve açtığı anda gördüğü şey karşısında buz kesti adeta. Elindeki kova yere düştü. Kendisi sendeledi. Boğazına bir yumruk tıkandı adeta. Gözleri kocaman kocaman açılmıştı bu dehşet sahnesi karşısında...
Yaklaşık beş dakika heykel gibi karşısındaki manzarayı seyrettikten sonra canhıraş bir feryatla bağırdı:
-Seviiiimmmm. Kızımmmm.
On dört yaşındaki kızı Sevim'in cansız bedeni hükmü infaz edilmiş bir idam mahkumu misali ipin ucunda sallanıyordu. Kim bilir kaç saattir bu vaziyetteydi. Çünkü ceset tamamen morarmış, dünyalar güzeli Sevim adeta bir zombiye dönüşmüştü.
Tekrar ağzını açtığında ilk olarak kocasına seslendi.
- Osmaaannn. Yetiiişşş. Sevim kendini asmış.
Daha sonra komşulara seslendi.
-Yetişin komşular. kızım kendini asmış. Ben yandım komşular yetişinnnn...
Osman'ın, komşularının ve yedi yaşındaki diğer kızı Ümmühan'ın ahıra koşması bir dakikayı bile bulmadı. Herkes dövünüyor, herkes ağlayıp duruyordu '' Vah zavallı kuzum. Vah zavallı Sevim'' Diye.
Sevim'i ipten indiren babası, bir avucunun sıkı sıkı kapalı olduğunu gördü. O eli açtığında avucunda bir kağıt vardı ve kağıtta '' Bu kahpe dünyaya artık daha fazla dayanamayacağım.Elveda Ümmühan. Dilerim bana olanlar sana da olmaz'' yazıyordu.
İki saat kadar sonra polisler de eve geldiler ve Ümmühan'ın bile ifadesini aldılar. Hane halkı da Sevim'in yakın akrabaları da hep aynı şeyi söyledi polislere:
-Bir sevdiği varmış. Babası bu ilişkiye karşı çıkıp kızı sık sık azarladığı, hatta son olarak konuştuğu oğlanı dövdüğü için intihar etmiş.
Polis, Osman ve Feride'ye '' Ölmeden önce bir not bırakmış mı peki'' Diye sorduğunda her ikisi de '' Herhangi bir not görmedik '' Diye ifade verdiler. Böylece olay kayıtlara '' intihar'' olarak geçti ve başka herhangi bir araştırma, soruşturma yapılmadan dosya kapandı.
7 SENE SONRA....
- Allah Allah...Yani şimdi bu fotoğraftaki kız Ümmühan değil de Sevim mi?
-Evet...Ümmühan da büyüyünce aynen ablası Sevim'e benzedi.
-Gerçekten de şaşılacak derecede benziyor. Yazık...On dört yaşında bir kız bir sevgili yüzünden intihar ediyor. İnsanın aklı alacak gibi değil.
-Bak Sami. Sana bir sır vereceğim ama hiç kimseye söylemeyeceksin tamam mı?
-Sır mı?
-Evet sır...Sevim bir sevgili yüzünden intihar etmedi.
-Neden intihar etti peki?
-Babasının tacizleri yüzünden intihar etti.
-Çüşşşşşş. Tamam, Osman serserinin teki. İçki, kumar, zamparalık, hatta uyuşturcu bile var herifte ama kendi öz kızını taciz edecek kadar alçak olamaz.
-Maalesef o kadar alçak biri.
-İyi de sen nereden biliyorsun?
-Sevim bana herşeyi anlatmıştı ölmeden önce
-Sevim sana herşeyi anlattı ve sen onun halası olduğun halde sustun öyle mi?
-Osman'dan bahsediyorum Sami. Bunlar akrabalarım ama alayı tavuk keser gibi adam keser bunların. Hem annesinin bile bilip de sustuğu bir şeyi ben niçin söyleyeyim ki?
-Annesi de mi biliyordu?
-Düşünsene. Bilmese polise '' Hiç bir not görmedim '' der miydi? O notu ben de gördüm, annesi de hatta tüm komşular da...
-O kadar insan gördünüz ve polise bir şey söylemediniz ha?
-Kim söyleyebilirdi ki. Buradaki kadınların kızların en az yarısı babasının, amcasının, erkek kardeşinin, dedesinin, kayın pederinin tacizine tecavüzüne uğramıştır. Kim kimin ayıbını günahını ortaya dökebilir ki?
-Dur dur..Beynimin içine sıçtın resmen. Tamam, bura halkının yarısı ayyaş, kumarbaz ama diğer yarısı kış sabahlarında dışarı koydukları su kovası üzerindeki buzu kırıp o buz gibi suyla abdest alan insanlar. Ayrıca sarhoşu, kumarbazı hepsi Cuma namazına geliyorlar, hepsi Kurban Bayramlarında kurban kesiyorlar. Yahu bu memlekette Kurban bayramlarında kurban dağıtacak hiç kimse bulunamadığı için millet kestiği kurbanların etini Kur'an Kurslarına vermiyor mu? Nasıl olur böyle bir rezalet?
-Nasıl olur bilmem. Ama oluyor maalesef. En rezil günahı işledikten sonra kestikleri kurbanın sırtına binip Sırat Köprüsünü rahatlıkla geçeceklerini düşünüyorlar herhalde.
-Yahu herkesi anlarım da annesi nasıl susar?
-Susmak zorunda Sami. Yoksa kendisi de Ümmühan da açlıktan sürünürler.
-Bu kadar basit yani?
-Maalesef bu kadar basit.
Beynim, duyduklarım karşısında resmen durmuştu. Sofrasına oturduğum, yemeğini yeyip çayını içtiğim, zaman zaman zaman da benim evime misafirliğe gelen Osman bir sapık olabilir miydi? Haydi o sapıktı peki Feride tüm bunları bildiği halde susmuş olabilir miydi? Öfkeyle haykırdım.
-Olamaz...İnanamıyorum. Haydi diyelim ki sen sustun. Annesi nasıl susar yahu?
Saadet acı acı güldü.
-Şimdi sen de öğrendin işte. Peki konuşabilecek misin?
Beynime balyozu yemiştim adeta. Öyle ya artık ben de biliyordum gerçeği. Gerçek olmasa bile ortada çok ciddi bir iddia vardı. Peki ben konuşabilecek miydim?
Hayır..Ben de konuşamayacaktım. Kendi kendime o kadar çok mazeret buldum ki...Osman'ın sülalesi beni kıtır kıtır keserdi her şeyden önce. Sonra üzerinden yedi sene geçmiş ve dünyanın en zor davalarından biri olan ensest tacizi nasıl ispat edebilirdim ki? Ayrıca ya Sevim gerçekten de aşk davası yüzünden intihar ettiyse? O zaman bir daha Osman ve ailesinin yüzüne nasıl bakardım? İyi de Osman niçin polise '' Hiç bir not bırakmamış'' Demişti? Sevim neden sadece Ümmühan'a '' Elveda'' demişti de annesine ve babasına dememişti? Offff offf. Allah belanı versin Saadet. Niçin bunları bana anlattın ki? Bunca sene susmuşsun yine sussaydın olmaz mıydı?
Karmakarışık duygular içindeydim. Bir tarafta kendi ailem, biri özürlü, biri kız olan dört evladım, eşim, öte tarafta içimi kurt gibi kemiren bir şüphe. Ne yapmalıydım Allahım?
Konuşmadım. Ben de herkes gibi ağzıma kilidi vurdum...
BİR SENE KADAR DAHA SONRA...
Bir sene kadar sonra Ümmühan'ı daha on beş yaşındayken bir delikanlı ile nişanladılar. Oralarda zaten kızlar on sekiz yaşını geçtiği halde halen evlenmemişse ''Evde kalmış'' gözüyle bakılırdı. Kız kaçırma ve erken yaşta evlenme konusunda rekor öyle sanıldığı gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da değil oradaydı. Yalnız Ümmühan'ın hiç yüzü gülmüyordu. Bu nişanlılıktan belli ki mutlu değildi. Belki de zorla evlendiriliyordu. Bunu hiçbir zaman öğrenemedim.
Nişandan bir kaç ay sonra Ümmühan'ın düğünü yapıldı. Ancak dışarıda davullar zurnalar çalarken Ümmühan birden bire ortadan kayboldu. Bir başka delikanlı ile kaçmıştı.
Şaşılacak bir şekilde Ümmühan'ın evleneceği genç ve ailesi ''Kızı bulup getirin. Kızlığı bozulmamışsa biz razıyız '' dediler.
Ümmühan bulundu. Kızlık mızlık kalmamıştı tabii ki. Ama yine de ilk nişanlandığı gençle tekrar düğün dernek kuruldu. Lakin Ümmühan bir kez daha kaçtı. Bu sefer koca evinden kaçmıştı. Hem de gerdek gecesi.
Damadın babası ille de '' Düğünde taktığım altınları geri isterim'' diyordu. Namus mamus düşündüğü yoktu. Kan davası, cam davası peşinde de değildi. ''İllede altınlarım'' diyordu.
Ümmühan'ın ilk kaçtığı delikanlı hapiste olduğundan bu sefer kime kaçtı, kimle kaçtı bilinmiyor. İkinci kez kaçtıktan sonra bir daha ne yüzünü ne izini gören olmadı. Herkes ama herkes onu uyuşturucu satmaktan hapiste olan amcası Tahir'in öldürdüğünü ve kimsenin bulamayacağı bir yere gömdüğünü fısıldadı ama hiç kimse yine yüksek sesle konuşamadı.
Ümmühan on bir senedir kayıp. Sanki böyle biri hiç yaşamadı.
Osman ve Feride halen hayattalar. Sevim adını verdikleri son çocukları da hayatta...
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sadece bir bölüm yazmayı düşündüğüm bu yazı gördüğünüz gibi söylenecek daha pek çok şey olduğu için bir bölüm daha sürecek. Belki başka bölümler de olabilir. Lut kavmine rahmet okutacak kadar sapıtan bu dünyada artık herkes bu konuda sesini çıkarmalı diye düşünüyorum. Sevimler, Ümmahan'lar yitip gitmesin.
.........................................................................................................................................
İkinci bölümde ne yazacağımı merak eder misiniz bilmem ama en azından bu yazıya koyduğum resmi merak etmişsinizdir. O zaman şu çok kısa videoyu seyredin mideniz bulanmadan seyredebilecekseniz.
https://www.youtube.com/watch?v=omtHXEHg2WQ