Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 20.03.2018
Okunma Sayısı : 2725
Yorum Sayısı : 7
Günün Yazısı

Bu Yazı 21.03.2018 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.


Atatürk'e  gerek  yurt  içinden,  gerek  yurt  dışından  elbette  ki  pek  çok  mektup  gönderilmiştir. Ben  bugün  bu  mektuplardan  oldukça  ilginç  ve  önemli  bulduğum  iki tanesini  sizlerle  paylaşacağım.

Bu  mektuplardan  ilki  Kurtuluş  Savaşı  büyük  bir  başarı  ile  noktalandıktan hemen  sonra  yazılmıştır. Yazılış  tarihi  9.12.1922  dir  ve  Viyana'dan  gönderilmiştir.  Ancak  mektubun  sahibi  Atatür'e  sadece  bir  mektup  değil  aynı  zamanda  kendi  bestesi  olan  ve  Türk'ün  zaferinin  dile  getirildiği  bir  marşın  notalarını  ve  güftesini  de  göndermiştir.

Evet,  maktup  Viyana'da  Müzik  öğretmenliği  yapan  Leopoldine  König'ten  geliyordu. Leopoldine König  Atatürk'e  söyle  sesleniyordu:

Türk Milletinin Şanlı Kurtarıcısına

Ekselans,

Bendeniz Büyük Savasın dehşetleri içinde bulunmuş bir subay kızıyım. Bütün dünyanın düşman kesildiği biz Avusturyalılar, uçurumun kenarında bulunuyoruz. Mutsuz ülkemiz daha uzun süre, daha iyi zamanları beklemek zorunda kalacaktır. Buna karşılık Türkiye yeniden doğuşunun borçlu bulunduğu bir adama sahip olmak mutluluğunu elde etmiştir.

Türk Zaferi güçlü elinizle yaratılan bu şanlı kurtuluş, adaleti seven herkesi içten sevinçlere kavuşturmuştur. Bendeniz de yüksek yönetiminiz altında Türk milletinin kazandığı bu şanlı zafer hakkındaki sevinç ve duygularımı bestelediğim marşı Ekselanslarına sunmakla belirtmek istiyorum.

Ekselanslarınızın bu marştan bir zevk duymalarının benim için bir onur olacağını arz ile, ve büyük bir bağlılıkla, bir imzanızın bağışlanmasını rica ederim. En içten saygılar.

Viyana 9.12.1922 Leopoldine König
Wien, XIII, Stainbauergasse 25. D. Desten1

Atatürk'e  gönderdiği  marşın  güftesinin  Türkçesi  ise  şöyleydi:

ZAFER  MARŞI

Mustafa Kemal Paşa
Çarptı şiddetle, çarptı şiddetle!
Dağıttı düşman sürülerini, sürülerini.
O’nu Tanrı göndermişti;
Savaşı kazanmak için.
Güzel yurduna barış getirmek için..
Zalimdi, hırslı haindi düşman.
Haindi düşman…
Güçlüydü Kemal Paşa,
Yendi Yunanı, yendi Yunanı…
Kemal Paşa çok güçlüydü,
Hemen yendi düşmanı,
Acılar döndü sonsuz sevince…
Durmayın hemen bir defne çelengi sarın.
O yüce insanın başına.
O tüm yaşamını attı tehlikeye;
İslâm dünyası için…
Gür seslerle bağırın!.
Gönüllerden sevinçlerle!.
Tanrı ‘nın O ‘na sonsuz mutluluklar
Vermesini dileyin siz…

I. Dünya  Savaşında  Müttefikimiz  olan  ancak  10  Eylül  1919  da  İtilaf Devletleriyle Sen Cermen (St. Germain) Antlaşmasını  imzalayarak  yenilgiyi  kabul  eden  Avusturya şimdi akıbetinin ne  olacağını  beklemekteydi. Oysa  Türkiye  yenilgiyi  kabul  etmemiş,  bir  varlık  savaşına  girişmiş  ve  bunda  da  zafere  ulaşmıştı. Bu  durum  Leopoldine Konig'i  etkilemişti  elbette,  dolayısıyla  Mustafa  Kemal'i  ve  Türk  Kurtuluş  savaşını  öven  böyle  bir   beste  yapması  çok  da  şaşırtıcı  değildi. 

Leopoldine  König'in  Mektubu  Mustafa  Kemal  Atatürk'e  ulaştığında  cevap  yazmakta  gecikmedi.

O  da  Viyanalı  genç  müzik  öğretmenine  bir  mektup  yazarak  şöyle  dedi:

Matmazel

Hassas ve rakik bir ruhun ifade-i âlâmı olan mektubunuzu ve milletimizin kazandığı zaferi terennüm eden marşınızı aldım. Çok teşekkür ederim. Adalet geç olsa bile, mutlaka bir gün tecelli edecektir. Bu kudret-i, fâtıranın değişmez bir kanunudur. Binaenaleyh, sevgili vatanınızın halihazırı sizi müteessir etmesin. En yakın zamanda memleketinizin nail-i halas ve istiklal olmasını temenni ederim. Matmazel.

Mustafa Kemal - Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi  29.12.1922
--------------------------------------------------------------------------------------------

İkinci  mektuba  gelince...

Bu  mektup tüm  dünyanın  dahi  olarak  kabul  ettiği  çok  ünlü  bir  bilim adamından  gönderilmişti.  Ancak  bu  seferki  mektup  Cumhuriyetin  onuncu  yılında  yani  1933  yılında,  Fransa'dan  gelmişti.  Mektubu  yazan Albert Einstein'di. 

Almanya'da  Berlin  Üniversitesinde dersler  veren  Einstein,   Nazilerin  Yahudiler  üzerinde  baskısını  arttırması  sebebiyle  artık  burada  yaşayamayacağını  anlamış  ve  Fransa'ya  geçerek Paris'te  College  de  France'da  ders  vermeye  başlamıştı.  Ama  burada  da  Naziler  rahat  bırakmıyordu.

Fransa'da  kurulan  OSE (  Yahudi  Nüfusu Koruma  Grupları  Birliği )  adlı  bir  teşkilat  Einstein'i  başlarına  geçirmişti. Ancak  Almanya'da  hâla  oldukça  önemli  sayıda  Yahudi  bilim adamı  bulunmaktaydı. Onların  da  Almanya'dan  çıkarılması  ve  güvenli  bir  ülkeye  yerleştirilmeleri  gerekiyordu.

Einstein  bu  güvenli  ülkenin  ancak  Türkiye  olabileceğini  düşündü.  Çünkü  pek  bilinmese de  ta  1922  yılından  beri  Mussolini  zulmünden  kaçan İtalyanlar  bu  güvenli  ülkeye  sığınmışlardı.  Ayrıca  1930  yılından  bu yana  - bilim  adamı  ve  sanatçı  olsun,  olmasın-  Budapeşte, Prag, Tiroll, Paris ve Viyana gibi  şehirlerden pek  çok  insan  Türkiye'ye  kaçarak  hayatlarını  kurtarmıştı.  

Türkiye  bugün  olduğu  gibi  sadece  Müslüman  din  kardeşleri  Suriyelilere  değil  her  dönemde,  hangi  dinden  olursa  olsun  mazlum insanlara  kucak  açan  bir  ülkeydi.

İşte  tüm  bunları  gayet  iyi  bilen  Albert  Einstein  17  Ocak  1933  tarihinde  Mustafa  Kemal  Atatürk'e  hitaben  bir  mektup  yazdı.  Ancak  bu  mektubunu  direkt  olarak  Atatürk'e  göndermedi.  Mektup  Beyoğlu'nda  diş doktoru  olan  bir  Musevi aracılığı  ile  Mustafa  Kemal  Atatürk'e  ulaştırılacaktı

Samy  M.  Gunzberg adlı  bu  bu diş  doktoru   Einstein'in  mektubunu  Türkçeye  çevirdi  ayrıca  kendisi  de  Atatürk'e  bir  mektup  yazarak  her  ikisini  birden  30  Ocak  1933  de Başbakanlığa  iletti.  Ancak  Başbakan  İsmet  İnönü  bu  mektupları  Atatürk'e  vermek  yerine  ''  Gereğinin  yapılması ''  Notuyla  zamanın  Maarif  Vekili ( Mlli  Eğitim  Bakanı ) Reşit  Galip Bey'e  havale  etti. Çünkü  mektuplarda   daha  çok  Türkiye'ye  sığınacak  olan  Yahudi  bilim  adamlarının  Türk  Eğitimine,  bilime  olabilecek  katkılarından  söz  ediliyordu. 

Mektupları  inceleyen  Reşit  galip  Bey  ise  '' Teklif, mevzuat-ı kanuniyemizle uygun değildir", "Bunları bugünkü şeráite (şartlara) göre kabule imkán yoktur" Diyerek  olaya  noktayı koydu. Yani  bizlerin  çok  sevdiğimiz  tabirle  ''Aman  aman  ne  Şam'ın  şekeri, ne  Arap'ın ( Bu  sefer  Yahudinin tabii  ki ''  g.tü''  dedi.   

Ancak,  Mustafa  Kemal  aylar  sonra  bu  olaydan  haberdar  oldu  ve  pek  çok  sayıda  Yahudi  bilimadamı  Almanya'dan  Türkiye'ye  getirildi.  Ancak  Albert  Einstein aralarında yoktu. Çünkü  o bu  bekleyiş  ve  teklifin  reddedilişi döneminde ABD  ye  gitmiş  ve  orada  rahatı  oldukça  iyi  olduğu  için  Türkiye'ye  gelmemişti.  

Şimdi   Albert  Einstein'e  aracılık  eden  Samy  M. Gunzberg'in  Mustafa  Kemal'e  yazdığı  mektupla  başlayalım : ( Aynen  yazıldığı  şekliyle  ) 

Efendim  hazretleri

Bir  ay  evvel  Paris'te bulunduğum  sıralarda dünyanın  her  yerinde  şubeleri  olan meşhur  OSE  namındaki  sıhhı  Musevi  Cemiyetinin meşhur  professor Aynşitayinin riyasetinde  bulunan Paris  ve  Londra  şubeleri müracaatla  Almanyanın en  yüksek  fakültelerinde  bulunmuş ve tababetin  her  şubesine  mensup professörler  ile bir  çok  mütehassıs  büyük  doktorların maiyetlerinde  çalışan genç  muavinler bundan  böyle  Türkiyede  çalışmak  için Türkiye  cumhuriyeti hükûmeti  nezdinde vasıta  olmaklığımı  bendenize teklif  etmişlerdi.Bunun üzerine  bendeniz  böyle  mühim  bir  mesele  hakkında  Türkiye  cumhuriyeti sefarethanesine  ve resmi  bir  şekilde  müracaat  etmek  lazımgeldiğini kendilerine  ifade  etmiştim. Fakat  tarihlerde  görüldüğü  gibi Türk hükûmetinin  bu  gibi  yüksek  insanî  müracaatları  din  farkını  nazarı  dikkate  almayarak daima  terviç edegeldiğini  düşünerek arzettiğim  bu  heyete tanınmış mütehassıs bir  çok doktor ve  doktorların  Türk hükûmetine iki  veya  üç  sene  fahriyen hizmet  etmek  ve  muallimlik suretiyle  talebe  yetiştirmek ve  bu  müddet  zarfında hükûmetin  tensip  edeceği yerlerde  yalnız  talim  ile  meşgul  olarak sanat  icra  etmemek  şartıyla çalışmaları  ve  bu  müddet  zarfında  türkçe  öğrenmeğe  gayret  etmeleri ve  üç  sene  sonra türkiye  kanunlarına  tabi  olarak Kolloykom  denilen  mezuniyet  imtihanı  geçirdikten  sonra  sanat  icra  edebilmeleri şartlarına  muvafakat  eyledikleri  takdirde Almanyadaki  siyasî  buhrandan  dolayı insaniyet  namına  Türk hükûmeti  nezdinde vasıta  olabileceğimi  de ilâve etmiştim

Bu  kerre  Proefessör  Alber  Anşitayin riyasetinde  bulunan  bu  cemaat  bizzat Anşitaynin  imzasıyla baş vekâleti  celileye  resmi  inğilizce istidayi benim  vasıtamla  takdim  için namı  acizaneme  göndermiştir. 

İstidanın  tercemesi  merbuttur. Lütfen  bu  istidanın  tetkikiyle müracaatı vakıa hükümetimizin  menafii aliyesine  taalluk  ediyorsa ya  doğrudan  doğruya  professör  Aynşitayna yahut  gene  bendenizin  vasıtamla  bir  cevap  verilmesini  veyahut hükûmetin  başka  bir  arzu  ve  şeraiti  varsa  bunların  da  ileveten  bildirilmesini hükûmetime  bir  hizmet edeceğimi  zannederek arz  ve  istirham  ediyorum.Muktezasının emru  irade  buyurulması maruzdur  efendim  hazretleri

Diş  Tabibi
Sammy  Gunzberg
Beyoğlu-  İstiklal  caddesi  No  56
30.09.1933

Şimdi  de  Albert  Einstein'in  Atatürk'e  yazdığı  Mektup: ( Sammy  Gunzberg'in  tercümesiyle  )

Efendimiz Hazretleri

Cihanşümul  OSE   musevi sıhhiye  cemiyetinin  fahri reisi  sıfatıyla    Almanyadan  çıkmış  olan kırk  professör  ve  ve  doktorun fenni  ve  tıbbî meşğuliyetlerini  Türkiyede  devam  ettirilmelerine  müsaade  buyurulması  için  zatı  semilerine müracaat  ve  reca  ediyorum.

Arzettiğim doktorlar  halen  orada  cari  olan kanunlardan  dolayı  bundan  böyle Almanyada çalışmıyacaklardır. Bu  zevatın  kısmı  âzamı geniş  tecrübe  ve  malûat  sahibi ve  ilmi  meziyetleri  haiz  bulundukları  cihetle yeni  bir  memleketde  yerleştikleri  takdirde pek  büyük  faideler  temin  edebileceklerdir. Cemiyetimiz  müracaat  eden bir  çokları   arasından kırk kadar tecrübeli  mütehassıs  ve  pek  yüksek  alimleri  tefrik  etmiş ve  bu  istidamızla  bunların  memleketinizde  yerleşerek icrayi  sanat etmelerine  müsade buyurulması  için müracaat  etmekte  bulunmuştur. Bu  ilmü  fen  adamlarının  hükûmetinizin  emirlerine tevfikan  herhangi  bir müeessesenizde hiç  bir  ücret  talep  etmeksizin bir  sene  çalışmak  arzusunda  bulunmaktadırlar. Bendeniz  bu  müracaatı  terviç suretiyle bu  talep  ve  istidayı  hükûmetinize takdim  etmeğle  yalnız  pek  yüksek  insanî bir  iş  gördüğümü değil,  ayni zamanda  memleketinize  de bir  menfaat  temin  etmiş olacağımı  ümit  eylediğimi  kemali  serbestiyle  arz ve  ifadeye mücaseret  eder ve  bilvesile  ubuduyetkârane tazimlerimi  takdim  eylerim  efendim hazretleri.

Prof  Albert Einstein 

Bu  mektuplardaki  en  ilginç  hususlardan  biri  de  şuydu:    Albert Einstein  mektubunun sonunda '' Your Exellency's obedient servant''  Yani  senin  büyüklüğün  karşısında  itaatkar  hizmetçin''  Diye  kendinden  bahsederken (  Umarım ben  de  yanlış  tercüme  etmemişimdir )   tercümeyi  yapan  Sammy  Günberg  bu  ifadeyi ''  Ubuduyetkârene  tazim''   Yani  ''Kulluk  derecesinde  saygı''  Olarak  tercüme  etmişti. Einstein  Atatürk'ün büyüklüğünü,  Atatürk  de  onun ne  denli  büyük  bir  bilim  adamı  olduğunu  biliyordu.  Ama  ne  yazık  ki  bu  büyük  bilim adamının  Türkiye'ye  getirilmesi  ve  belki  de  Türk  bilimine  yapabileceği  çok  önemli  katkılar,  ülkemizin  müzmin  hastalığı  olan  '' mevzuat''  engeline  takılmıştı. 


RESİMLER:

1- Albert  Einstein'ın   mektubu  (  Orijinal )
2- Albert  Einstein'in mektubunun  tercüme  edilmiş  hali
3- Arabulucu  Sammy  Gunberg'in  mektubu. 


( Atatürk'e Yazılan İki Mektup başlıklı yazı Sami Biber tarafından 20.03.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu