Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 4.10.2024
Okunma Sayısı : 77
Yorum Sayısı : 4
Korkma  Sönmez  Bu  Şafak


İstiklal  Marşımızın  TBMM'de  Milli  Marşımız  olarak  seçilmesinin  hikayesini  hepimiz  biliyoruz.  Kısaca  hatırlatalım.

1920  Yılında  Maarif  Vekaleti, istiklal  aşk  ve  arzumuzu  dile  getiren ve  milli  marşımız  olarak  kabul  edilecek  bir  marşın  sözlerinin  yazılması  için  bir  yarışma  açtı.  Yarışmaya  aralarında  Kazım  Karabekir  Paşa'nın  da  bulunduğu  724  Şairin  şiirleri  katıldı  ve  en  sonunda  Burdur  Milletvekili  Mehmet  Akif  Ersoy'un -  Hepimizin  bildiği -  şiiri  İstiklal  Marşımız  olarak  kabul  edildi.

Evet,  buraya  kadarını  herkes  biliyor.

Peki  İstiklal  Marşımız  12  Mart 1921 de  kabul  edilir  edilmez bugün  söylediğimiz  şekliyle  söylenmeye  başladı  mı?

Hayır... Marşımızın  bestelenmesi  işi  düşmanlarımız  yurdumuzdan   kovulduktan  sonraya  kaldı.

Evet, 12 Şubat  1923'de  İstanbul  Maarif  Müdürlüğüne  İstiklal  Marşımızın  bestelenmesi  konusunda  bir  yarışma  tertiplemesi  talimatı  verildi,  İstanbul  Maarif  Müdürlüğü  de  kolları  sıvayıp  bir  beste  yarışması  başlattı. 

Ancak  yarışma  başlayınca  ciddi  bir  sıkıntı  ortaya  çıktı  zira  ülkedeki  en  önemli  üstad  bestekarların  hepsi  yarışmaya  katılmışlardı  dolayısıyla  da  yarışma  jürisi  oluşturmak  mümkün  olamıyordu.  Öyle  ya  bir  insanın  hem  yarışmacı  hem  jüri  olması  hiç  de  ahlaki  ve  tarafsız  bir  tutum  olmazdı.

Sadeddin Kaynak, Lemi Atlı, Kapdanizâde Ali Rıfat Bey, Ali Rıfat Çağatay, Rauf Yekta Bey, Muallim İsmail Hakkı Bey,  Zati Arca, Ahmet Yek­ta Madran, İsmail Zühdü, Osman  Zeki  Bey hepsi  İstiklal  Marşımızı  bestelemişlerdi kendi  müzik  bilgi  ve  anlayışlarına  göre.

Jürisi  olmayan  yarışmanın  sonucunda  her  bestekar  kendi  eserinin  tanıtımını  ve  reklamını kendisi  yaptı ve  bu  konuda  en  başarılı  olan Ali  Rıfat Çağatay oldu. 

2O  zaman  Ali  Rıfat  Çağatay'ın  bestesi  İstiklal  Marşımız  olarak  kabulş  edildi'' diye  düşünüyorsanız  heme  açıklayayım. Hayır...  Ülkede en  çok  Ali  Rıfat  çağatay'ın  bestesi  çalınıp  söylense  de  diğer  besteler  de  İstiklal Marşı  olarak  çalınıp  söyleniyordu.  Şöyle  ki: 

Ali Rıfat Bey'in  bestesi  İstan­bul'un Asya yakasında ve Batı Anadolu'nun İzmir dışında ka­lan yerlerinde okunurken  İstanbul'un  Rumeli  yakasında Zati Arca'nın, Edirne'de Ahmet Yek­ta Madran'ın, İzmir'de İsmail Zühdü'nün, Ankara'da ise Osman Zeki Bey'in bestesi İstiklal  Marşı  olarak çalınıp  söyleniyordu.

Her  ne  kadar Ali  Rıfat  Çağatay'ın  bestesi  yedi sene  boyunca en  çok  çalınıp  söylenen  marş  olsa  da  1930'da  işler  değişti. 

1930 Yılında  Maarif  Vekaleti  tüm  okullara  bir  genelge  yolladı.  Genelgede  "Resmî marşımız artık Zeki Bey'in bestesidir, bundan böyle diğer marşlar icra edilmeyecektir" deniyordu.

Yani İstiklal  Marşımız,  bugün  çalıp  söylediğimiz  şekliyle  1930  Yılında  resmen  milli  marşımız  oldu. 

Eee,  Edgar  Manasyan'ın  rolü  ne  İstiklal  Marşımızda?

Efendim, 1912-1933  Yılları  arasında İstanbul  Konservatuvarında  muallimlik,  1937  yılından  ölümüne  kadar  da (    ) Patrikhane'nin Meryemana Kilisesi'ndeki Koğtan Korosu'nun şefliği görevini  yürüten Edgar  Manasyan  adlı  Ermeni  vatandaşımız,  İstiklal  Marşımızı  orkestraya  uyarlayan  kişidir. 

Daha  anlaşılır  bir  şekilde  ifade  edecek  olursak: İstiklal  Marşımızı  Türk  Milletinin  en  kolay şekilde okumasını  sağlayan (!)  kişi  Edgar Manasyan'dır. 

Bugün  onun  sayesinde  İstiklal  Marşımızı  Türk  gırtlağına  en  uygun  şekilde(!)  okuyoruz.  Şöyle  ki:

Korkma, sönmez bu şafak
larda yüzen al sancak;
sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. o be
nim milletimin yıldızıdır, parla
yacak o benimdir, o benim milletimindir ancak.


Çatma, kurban olayım 
çehreni ey nazlı hilâl!
kahraman ırkıma bir gül ne bu şiddet bu celâl  sana
olmaz dökülen 
kanlarımız sonra helâl hakkıdır
hakk’a tapan, milletimin istiklâl

FOTOĞRAF:  Edgar  Manasyan 
( Korkma Sönmez Bu Şafak başlıklı yazı Sami Biber tarafından 4.10.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu